kapat
29.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi


Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
METİN MÜNİR (mmunir@sabah.com.tr )

Neşe Düzel göçük altında

Arkası bize dönük, sanık sandalyesinde oturan kadının adı Neşe Düzel. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndeyiz.

Adı büyük ve ürkütücü ama ucuz ve kötü yapılmış mobilyalarla döşenmiş, penceresiz, basık tavanlı, duvarları kirli, havası kullanılmış nefes kokan bir yer.

Merak ediyor insan, neden Türkiye mahkemeden çok cezaevi antresine benzeyen yerlerde adalet dağıttırıyor yargıçlarına, diye. Olimpiyatlara ev sahipliği yapmaya aday olmak için milyonlarca doları kolayca gözden çıkarabilenler, yargıçların daha uygar ve zevkli mekânlara ihtiyacı olduğunu akıl etmiyor. Oysa cehennemde bir kartopunun erimeme şansı ne ise Türkiye'nin olimpiyatlara ev sahipliği yapma şansı da odur.

Eğer duyarlı iseniz, katkıda bulunmak istiyorsanız, haksızlığa karşı mücadele ediyorsanız, entelektüel dürüstlüğe ve cesarete sahipseniz, Türkiye'de gazetecilik yapmak yüksek riskli bir iştir.

Savcı "bir mezhebi bir mezhebe karşı kışkırtma" suçundan Düzel'in altı yıl hapsedilmesini talep ediyor.

"Sayın yargıç, ben bir gazeteciyim," diyor Düzel ayağa kalkıp. "Mesleğim, toplumsal sorunların ortaya çıkarılmasını öngören bir meslek. Bir toplumun bir sorunu çözebilmesi için önce o sorunu görmesi ve tanıması gerekir çünkü. Gazeteciliğin önemi de burdadır zaten." Ve ardından şunları söylüyor:

"Ben Alevi vatandaşlarımızın sorunlarıyla ilgili bir röportaj yaptım.

Çünkü o röportajı yaptığım sıralarda, silahlı çatışmalarda ve açlık grevlerinde ölen gençlerin çoğunluğunun Alevi olduğunu belirten yazılar ve haberler yayınlanmıştı. Yani burada bir sorun olduğu seziliyordu.

Konuyu en iyi bilenlerden biri olan Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Başkanı Murtaza Demir ile görüştüm. Alevi vatandaşlarımızın sorununu anlattı. Yapılan haksızlıklardan ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nda bir tek Alevi bile olmamasından yakındı.

Bu konuşmada, bir kışkırtma değil, sorunların çözümlenmesi için dile getirilmiş bir yakınma vardı. Bu yakınmaları ve istekleri dile getiren konuşmayı yayınladığım için şimdi burada ben, 'bir mezhebi bir mezhebe karşı kışkırtma' suçundan yargılanıyorum.

Benim yargılanmamı isteyen sayın savcıya şimdi sormak istiyorum.

Alevi vatandaşlarımızın hiçbir sorunu olmadığı halde böyle yakınmaları dile getirdiklerini düşündüğü için benim yargılanmamı istiyor. Sayın savcı, Alevi vatandaşlarımızın sorunlarını Alevi vatandaşlarımızdan daha iyi bildiği kanaatinde mi?

Yoksa, sayın savcı, 'böyle bir sorun vardır ama bu söylenmemelidir' görüşünde olduğu için mi benim yargılanmamı istiyor?

Bir toplumun içindeki yakınmaları, haksızlığa uğradığına inanan insanların hak talebini dile getirmek kışkırtma olamaz. Tam aksine, toplumun huzuru ve barışı için sorunların çözümüne yardımcı olmaktır bu.

Kışkırtmak, insanlara baskı yapmaktır. Onları, seslerini demokratik yollar içinde duyuramayacaklarına inandırmaktır. Ben bir gazeteci olarak, bu toplumun bütün kesimlerine, hukuk ve demokrasi içinde seslerini duyurabileceklerini gösteren bir iş yaptığımı düşünüyorum.

Kışkırtıcı değil, tam aksine umut verici bir işi yerine getirdiğime inanıyorum. Hukukun da, sorunların çözümü için demokratik yolların açık olduğu güvenini insanlara veren bir müessese olduğu inancındayım. Vereceğiniz kararın bu inancımı haklı çıkartacağını umuyorum."

Düzel böyle düşünüyor ama savcı talebinde ısrar etti ve mahkeme ekime ertelendi.

Bol şans sana, akıllı ve cesur kadın.

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır