Teknokrat bakan olarak kabineye girdiği ilk günlerden itibaren Kemal Derviş ile MHP'li bazı bakanların yıldızı bir türlü barışmıyor. Hemen her önemli ekonomik karar öncesinde MHP'li bir iki bakan ile Derviş arasında sert tartışmalar yaşanıyor. İpler sürekli olarak gerildi ve en sonunda Telekom kriziyle birlikte kopma noktasına geliyor.
Bugün artık Kemal Derviş ile MHP'li bazı bakanlar sanki ortak hükümetin üyeleri, ülkenin geleceği açısından hayati önem taşıyan ekonomik programın ortak uygulayıcıları değil birbirlerinin can düşmanları haline geliyorlar. Birbirlerine karşı hiçbir konuda güven duygusu kalmıyor.
Telekom'a atanacak yeni yönetim konusunda önceki gün yaşanan sert tartışmaların ardından Ankara'daki gerilim öyle bir noktaya tırmanıyor ki, ya Kemal Derviş istifa edecek ya da MHP hükümetten çekilecek. Her iki durum da tam anlamıyla bir ekonomik ve siyasal kaos.
Devlet Bakanı Kemal Derviş, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz ile anlaşma umudunun kalmadığını görünce önce Başbakan Ecevit'e oldukça sert ifadeler taşıyan ve istifa edebileceğini ima eden bir mektup yazıyor. Ardından da önemli finans merkezlerine yapacağı 13 günlük programlı dış gezisini iptal ettiğini kamuoyuna duyuruyor.
Telekom krizinin tehlikeli biçimde tırmandığını gören Başbakan Bülent Ecevit, kabinenin "kriz çözücüsü" Hüsamettin Özkan'I devreye sokuyor. Özkan'ın yaklaşık 24 saat süren mekik diplomasisinin ardından dün öğle saatlerinde nihayet hem Enis Öksüz ve Devlet Bahçeli hem de Kemal Derviş, kerhen de olsa, içlerine tam olarak sinmese de Telekom Yönetim Kurulu'na atanacak yeni isimler üzerinde uzlaşmaya varıyorlar. Derviş ısrarından vazgeçiyor, Öksüz de bir miktar geri adım atıyor...
Kriz şimdilik atlatılıyor, ama, Derviş Ğ MHP ilişkilerindeki gerilim düzeyi bir kat daha yükseliyor. Yeni krizlerin, yeni kavgaların tohumları atılıyor.
Kemal Derviş'in bazı davranışlarına, bazı açıklamalarına öteden beri tepki duyan Devlet Bahçeli, düne kadar yine de Derviş'in hükümette tutulması için gerekli özveri ve duyarlılığın gösterilmesi gerektiğine inanıyordu. Fakat yaşanan Telekom krizi ve Derviş'in MHP'ye yönelik suçlayıcı açıklamaları üzerine o da tutumunu sertleştiriyor; "giderse gitsin" noktasına geliyor.
Derviş şimdilik kalmasına kalıyor, ama artık bu aşamadan sonra MHP'nin kabinedeki boy hedefi olarak kalıyor.
Yaşanan tehlikeli gerilimler, kamuoyuna yaptığı bazı açıklamaları yüzünden Derviş'in Başbakan Ecevit ile olan ilişkisini zedeliyor. İlişkilerin ilk günlerdeki sıcaklığından eser yok bugün.
Derviş ilk günlerde muhtemelen hemen her konuda Ecevit'in desteğini alabileceğine, Başbakan ile çok yakın ve samimi bir çalışma ortamı içinde olacağını, bir dediğinin iki edilmeyeceğini umuyordu.
Ancak zaman içinde ilişkilerin aşınmaya, eski yakınlığın kaybolmaya başladığını görünce bazı gelişmeleri kayda geçirme, tarihe not düşme gereği duyuyor. Başbakan'la bire bir konuşmak yerine yazışma yolunu seçiyor Derviş.
Önce toplu sözleşmelerle kamu işçilyerine verilen yüksek ücret artışı konusunda, ardından Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'le tartışmaları ve hububat destekleme fiyatlarının yüksek belirlenmesi üzerine Başbakan Ecevit'e oldukça sert ifadeler taşıyan uyarı mektupları yazıyor Derviş.
Önceki gün kaleme aldığı son mektubunda verilen tavizlerle ekonomik programda çok önemli gedikler açıldığını vurgulayan Derviş, bu durumun devam etmesi halinde ekonomik programın yürütülemeyeceğini vurguluyor ve bu durumun devam etmesi halinde kendisinin de görevi bırakabileceği imasında bulunuyor.
Evet, Derviş uyarı ve itirazlarını Başbakan'a gönderdiği mektuplarla bir bir kayda geçiriyor. Hem Ecevit'i ve hükümeti uyarıyor hem de programdan sapmalar yüzünden meydana gelebilecek sıkıntıların sorumluluğu konusunda adres gösteriyor, "sorumlusu ben olmam" diyor...
Magazin
