kapat
29.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi


Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Pekinellerle bir müthiş konser!..

Bir müthiş, ama ne müthiş konser.. Bitmek bitmedi.. Kimse bitsin istemedi.. Alkışlar, alkışlar, alkışlar.. Bisler.. Bisler.. Bisler..

Seyirci nasıl coşmuş görmelisiniz?..

Şimdi gel de bu konseri Berlin Filarmoni'nin "Sportif" konseri ile karşılaştır bakalım. Hatır için tek bis yapılan, o üstün körü, o baştan savma konseri göklere çıkaran uzmanlar, farkı nasıl açıklayacaklar acaba?.. Herhalde "Capitol de Toulouse Ulusal Orkestrası popüler parçalar çaldı da ondan" diyeceklerdir. Desinler.. İstanbul halkı, neyin ne olduğunu hissediyor.. Müzik zaten his meselesi değil mi?.. İçine aktı mı, yüreğine dokundu mu, tamam işte..

***
"Şu karşıda oturan kız, Güher'e ne kadar benziyor" dedim, Zülfü'ye.. (Livaneli).. Nişantaşı'nda alelacele bir ayaküstü lokantada yemek yiyoruz da.. "Benzemiyor, Güher o" dedi.. Gerçekten o.. Karşısında da, kardeşi Süher.. Dünya çapında, dünyaca ünlü iki piyanist, kendi ülkelerinde halkın arasına oturmuşlar, kimsenin haberi yok.. Onu aklım almıyor da, benzetiyorum sanıyorum zaten..

Oraya Milano Fatih'i gelse yer yerinden nasıl oynar oysa..

Bu ülkede spor sayfaları görevlerini iyi yapıyor. Hatta ilk sayfalar, baş, orta ve son yazarlar da, sporu ve onun Fatih'ini iyi yazıyorlar. Ama iş, dünyayı hem de yıllar önce fethetmiş bilim, kültür, sanat adamlarına gelince.. Tıss.. Kimsenin haberi yok..

Süher ve Güher, ışıl ışıl, pırıl pırıl tuvaletlerle geldiler sahneye.. Harikaydı kılıkları.. Şef Michel Plasson sopasını salladı ve Mendelssohn'un iki piyano için konçertosu başladı. Süher ve Güher'in piyanoları karşılıklı dururdu evvelden.. Birbirlerine bakarlardı. Bu defa Güher, Süher'in sırtına bakıyor.. Bana sorarsanız eskisi daha güzeldi. Onların birbirlerine bakarak çalmaları ayrı bir sinerji oluşturuyordu sanki ve bu bakışlar, ayrı bir şov oluyordu..

Harikaydı orkestra.. Harikaydı piyanolar.. Harikaydı Mendelssohn!..

Ağbim almıştı kitabı, lisede falan okumuştum.. Hayatını Bach'ı tanıtmaya adayan Felix Mendelssohn'un hayat öyküsünü.. Nasıl enfes bir romandı.. Ama bu lise hayranlığına rağmen, klasik müzik dinlemeye başladığımda üniversitede, Bach beni pek sarmamıştı açıkçası.. Belki daha bir zenginlik, daha bir derin kulak gerektiriyordu onu dinlemek.. Öyle olmasa, zaten Felix'in bu kadar çabasına ihtiyaç duymaz, kendi zamanında tarihe geçerdi..

Tesadüfe bakın.. Bayıla bayıla, hem de tekrar tekrar Bach dinlememi de Pekinel Kardeşler sağladı..

Take Bach diye bir CD'leri var.. Bach'ın caz yorumu.. Ben ki, cazı da pek sevdiğimi söyleyemem.. Ama Süher ve Güher'in parmakları ile Bach ve caz, inanılmaz bir şey olmuş.. Yani her evde bu CD mutlak olmalı.. Ara ara dinlemelisiniz.. O kadar güzel..

Konserden sonra eve dönüp, bu CD'yi dinledim bir saat.. Öyle havaya girmişim.

***
İkinci bölümde bu defa orkestra Nikolai Rimsky- Korsakof'un Şehrazat Senfonik Suitini çaldı..

Binbir Gece Masallarının müziği Şehrazat.. Kral Şehriyar'ın kellesini almasını önlemek için ona her gece bir masal anlatıp, en heyecanlı bölümü ertesi geceye bırakan akıllı gelinin öyküsü..

Ve Korsakof'un Şehrazat'ın masal anlatmasını seslendiren o rüyasal keman solosu.. Böyle bir melodi.. Böyle bir keman sesi, sizi alıp masal alemine götürmez de ne yapar?..

Şehrazat, klarnet, fagot, trambon, flüt ve çellolar için enfes sololar içeren ve insana müziği hem de fena halde sevdiren bir yapıt..

Fransızlar da olağanüstü güzel çalınca, yer yerinden oynadı, Lütfi Kırdar'ın temelleri sallandı.. Bislerin sonu gelmedi.. En son Carmen üvertürü çalarken, artık yerinde oturan tek kişi yoktu!..

***
Santa Cecilia Ulusal Akademisi orkestra ve korosunun konserinde ise hayal kırıklığına uğradım.. Ünlü şefimiz Rengim Gökmen "Bunlar benim okulum" dedi..

140 kişilik bir koca gurup.. Ama yaptıkları yanlış.. Bir opera konseri veriyorsan, hele böyle güçlü bir koro ile, dünya operalarında ne koro partileri var.. Güzel bir program yapar, çıkar dağıtırsın.

Bunlar ne yaptı..

Verdi'nin Talihin Kudreti Operası ile, Bellini'nin Norma Operalarının ikinci perde finalleri.. Yani, dekorsuz, kostümsüz, sanki ucuza mal edilmiş bir opera temsili.. O zaman da olmuyor tabii.. Bu tür konser, üç beş kişiyi tatmin eder.. Oysa bu 140 kişinin hakkını veren bir repertuar yapılsaydı eğer, gene yer yerinden oynardı..

O adından çok söz edilen Rus sopranoları Maria Guleghina da fazla mekanik geldi bana.. Soluğu büyük ama, sesi büyülü değil..

Büyük masraflı, küçük sonuçtu özetle..

Bir gazetecilik dersi!..
CNBC-e cumartesi ve pazar sabahları harika nostalji yapıyor. Cumartesileri müzikaller, Pazar westernler..

Geçen Pazar erken kalktım.. Üniversiteye ve gazeteciliğe başladığım yıllarda izlediğim Cimarron'u yeniden görmek için.. Edna Ferber'in destansı romanının uyarlamasını eleştirmenler pek beğenmemişti ama, ben çok sevmiştim..

Vahşi Batı'da serüvenci bir gazetecinin savaşı olması ilgimi çekmişti belki..

Glenn Ford, genç gazeteci.. Billy the Kidd de zamanın en ünlü haydutu..

Billy, Glenn'in yeni yeni kurulmakta olan kasabasını basar bir gün.. Köşeye sıkışınca arkadaşları ile okula sığınır ve çocukları rehin alır.

Billy'nin babasını tanıyan Glenn, silahsız okula dalar.. Çete birbirine düşer. Çatışma çıkar.. Sonunda arkadaşı Billy'yi vurur, Glenn de, vuranı..

Dünyaca ünlü bu haydud ve çetesine büyük ödüller konmuştur.. Dünya şirini Maria Schell, Washington'dan gönderilen ödül çeklerini büyük bir sevinçle kocasına koşturur. Artık oğullarının tahsili garantilenmiş, yeni bir matbaa alma şansları doğmuştur.. Glenn çekleri yırtarken "Ben adam öldürdüm diye para alamam" der. Koca bir servet gözleri önünde çöpe giderken Maria hayret ve büyük bir merak içinde kocasına sorar:

"O zaman okula niye girdin?.."

Glenn'in yanıtını, bugünün tüm gazetecileri çok iyi düşünmeli ve yorumlamalılar..

"Kendimi sorumlu hissettim.."

O zaman 1889.. O zaman silah kanun..

Bugün 2001.. Bugün uygarız..

Acaba kaçımız kendimizi bu ülkenin insanlarından, çocuklarından sorumlu hissediyoruz, sevgili meslekdaşlarım..

Hayatımız pahasına.. Para için değil!..

Kendini sorumlu hissetmek..

Gazeteciliğin temel ilkesi..

Günay Bodrum'da..
Geçen yaz ilk defa dükkan açtığı Bodrum'da olay olan Günay, "Devam" dedi.. Deniz kenarındaki ayni nefis mekanda, bu yıl daha da hızlı bir Günay var..

"10 hafta, 10 star" diye koymuş, Günay yazın adını..

Açılış yarın akşam, Sibel Can ile.. Ondan sonraki cumartesi geceleri Ebru Gündeş, Sertap- Levent, Yılmaz Erdoğan, Beyaz, Ajda Pekkan, Candan Erçetin, Aşkın Nur Yengi, Gülben Ergen sahne alacaklar.

Günay, Hülya Avşar ve İbrahim Tatlıses ile görüşmeleri de sürdürüyor.

Hafta sonları Bodrum'a uçanlar, pek dinlenme fırsatı bulamayacaklar yani.. Zaten Bodrum'a dinlenmeye gidenin aklı yok..

Çarşamba, Perşembe ve Cuma geceleri, geçen yazı nerdeyse tek başına taşıyan Fedon'un şovları var.. Fedon müthiş formda.. Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları, Ege'nin iki sahilinde birbirlerini ağırlarken, geçen hafta sonu Tele- Pazar'da bir dostluk ve kardeşlik programı yaptı ki, anlatılmaz..

Altın Kızlar eşliğinde kanunu ile alakturka müzik yaparken tanıdığımız Birsen Tezer, her gece yemek müziğinde olacak.. Gece yarılarında gene Günay Sürprizleri olabilir. Karşınıza bir Rus revüsü, ya da vazgeçilmez, unutulmaz, efsane adam İlhan Feyman da çıkabilir.

TEBESSÜM
Fıkra Yıldırım Tuna'dan

Akıl hastanesinde Doktor hastasının iyileşip iyileşmediğini anlamak için test yapmış..

"Yolda yürürken birdenbire tren üzerine gelirse ne yaparsın?" diye sormuş.. "Helikopterime biner kaçarım..!" demiş adam. "Helikopteri şimdi nereden çıkarttın?" demiş doktor "Senin içine ettiğim treni çıkarttığın yerden.."

SEVDİĞİM LAFLAR
Koku, tad, sıcak.. sende her aradığım vardı: Seni soğuk bulanlar, ısıtamayanlardı.

Arif Nihat Asya (Teşekkürler Selmi)

BİZİM DUVAR
Bakan Yılmaz Karakoyunlu, Türkan Şoray'la film çevirecekmiş. Sultan da siyasetçi sayılır, yıllar evvel koyduğu "Öpüşmem Kanunu" hala yürürlükte...

Hakan&Utku

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır