kapat
29.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi


Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

Dünya Türkiye'ye nanik mi yapıyor?

Ben size boşuna mı söylüyorum, enseyi karartmayın, diye.. Ama önce koşullanmalardan arınmak gerekiyor; nedir o koşullanmaların en taşlaşmış bölümü; dünyayı Türkiye'den ibaret sanmak...

Unutmayın ki hayat, koşullanmalarla ıskalanır. Gövdemi iyi yaşatayım derken, çağın dışına da düşebilir ve olağanüstü bir mucizeler cümbüşünün lezzetine dilinizi bile değdiremeden, evrensel aynalarda "namevcut" olarak gelip geçersiniz..

Beyinsel yoksulluklar da, parasal yoksulluklar kadar ezip bitiricidir ama, ikincisi kadar "önemli" görünmez.. Şişkin bir cüzdanla ters orantılı bir beyin yoksulluğu, aşağılık duygularının en derin karanlığına gömer insanın kişiliğini... Tırmandığınız sanal bir pozisyon sonucu, ona buna emirler vermeye kalkarak kendinizi avutmaya çalışsanız da; farkedemediğiniz bir takım eycinli gözleri, size "angut" damgasını bastığı gibi; değil kendinizi, yere düşen gölgenizi bile iptal eder.. "Var" gibi görünseniz de, bir türlü "var olamadığınızın" kezzabını içe içe kaybolur gidersiniz..

Bir kez dünya, Türkiye'den ibaret değil. Ve o dünya, hepimizin ortak dünyası...

Şayet dünya, Türkiye'den ibaret olsa; ne elektrik keşfedilebilirdi, ne sinema, ne uçak, ne bilgisayar, ne cep telefonu, ne deniz otobüsü, ne otomobil..

Ve şimdi sıkı durun...

Çarşamba günkü Sabah'ın arka sayfa manşeti şuydu:

"İngiltere-Amerika bir saat"

Manşet altı başlığa da şu açıklama çıkartılmıştı:

"Amerikalı, İngiliz ve Japon bilimadamları Atlantik Okyanusu'nu suyun altından saatte 4 bin kilometre hızla geçecek bir tren üzerinde çalışmaya başladılar."

Şimdi haberin tümünü okuyalım: "İnsanoğlu yakında İngiltere'den Amerika'ya trenle 1 saatte gidecek. Başını Massachusetts Institute of Technology profesörü Frank Davidson'ın çektiği bilimadamları, okyanusu suyun altından saatte 4 bin kilometre hızla geçecek süper bir tren üzerinde çalışıyor. Tren 1 saat gibi kısa bir zaman içerisinde, bin kişiyi Atlantik Okyanusu'nun öte yakasına taşıyacak.

Okyanusun altına kurulacak olan tünelden gidecek olan tren; raylar üzerinde değil, yaratılan manyetik alan sayesinde havada ilerleyecek. Tüneldeki havanın boşaltılması sayesinde, sürtünme tamamen ortadan kaldırılacak. Tünel okyanusun dibinde değil, su yüzeyinin 30 metre altında monte edilecek ve çelik kablolarla sabitlenecek."

Kemal Derviş, istifa noktasına geldi ve son anda istifadan vazgeçti" türü haberlerle daha çok ırgalanır bizim Türkiye...

21'inci yüzyılda siyaset ve ülke yöneticiliği; en yüksek rantı getiren, en itibarlı bir "başarı kartviziti" olmaktan iyice kopuyor artık. Ortaçağ koşullanmalarından arınamamış toplumlar hariç...

Türkiye de, 21'inci yüzyılla henüz el sıkışabilmiş değil. O nedenle siyasal estek köstek ve didişmeler, en az 20 yıl daha gündemden düşmez. Ekonomi de, berbat bir çöplüğe burun üstü dikilip çakıldığı için; daha bir süre, bir takım anlamsız sıkıntılar çekileceğe benzer..

Ancaaak... Ancak füze trenler devreye girdiğinde, ne Türkiye'deki yönetimin anlamı kalır, ne Fransa'daki mülkiyetin...

Sabahları yarım saatte Sidney'deki villandan İstanbul'a gelir, akşama doğru Paris'e uğrayıp bir konyak içtikten sonra, Arjantin'deki minüskül çiftlik evine gidersin...

Siz bu hayali, delice bir fütürizm mi, sanıyorsunuz?

Babaanneme de, ayda insanın dolaşabileceğini ve evde otururken Brezilya'daki maçı izleyebileceğimizi söylesem; bana "haydi saçmalama, çılgın" demez miydi?

2050'de uzayda tatil yapmaya da başlarsınız; savunmalara harcanan milyarlarca dolar dönemlerinin dalgasını geçmeye de; günü birliğine Ottawa'ya, Ulusal Müze'de bir Japon ressamıyla buluşmak için gitmeye de..

Kalıyor o zamana kadar ne yapacağınız?

Bu tip bir soruya Voltaire de pek bir yanıt bulamamış ve Candide'i şöyle bitirmişti:

"Bahçenizi geliştirmekle uğraşın"

Onlar-Biz" ayırımı, politik ve sanal bir ayırımdır. Ve Türkiye de dünyanın dışında değildir. Değişen dünyayı ne kadar algılayıp benimserseniz; Türkiye'yi de o kadar daha çabuk çağdaşlaştırırsınız. Elinizdedir bu... Enseyi karartmayın...

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır