Siyaset kurumunu çürüten sorumsuzluk ekonominin bıçak sırtında durduğu bir dönemde bile egemenliğini sürdürüyor.
Ekonomik programın başarısı IMF'ye verilen sözlerin tutulmasına bağlı.
Ama çıkar çatışmaları yüzünden umudumuzun bağlı olduğu pamuk ipliği sık sık kopma tehlikesiyle karşılaşıyor.
Telekom işte böyle bir tehlikeydi.
Hazine Bakanı Derviş ile Ulaştırma Bakanı Öksüz arasındaki zıtlaşma Telekom'u, tehdit yaratan bir bomba haline getirdi.
Patlama önlendi ama koalisyon yeni yaralar almaktan kurtulamadı.
Herkes, ya Kemal Derviş "lânet olsun" deyip giderse korkusunu yaşıyor.
Fakat Ecevit'i Derviş'ten önce MHP'nin çekip gitmesi ihtimalinin daha çok korkuttuğu ortaya çıktı.
Başbakan dün DSP grup toplantısında "Hükümeti bozmak için uğraşanlar var. Bunlar özellikle MHP'yi usandırmaya uğraşıyorlar. MHP'nin bu oyuna gelmeyeceğini umuyorum" dedi.
"Bakan Derviş'i mi kastettiniz?" diye soran gazetecilere Ecevit "hayır o değil" demedi.
"Gerekeni söyledim!" dedi.
Belli ki Başbakan, Telekom'un kriz odağı haline gelmesinde Derviş'i de kusurlu buluyor. Peki bu durum Derviş'in gözden çıkarılması gibi bir sonucun zemini olabilir mi?
Umarız olmaz..
Çünkü böyle bir şok, Derviş'i ekonomik programın şansı olarak gören iç ve dış kamuoyunda panik yaratacaktır.
İnat uğruna Türkiye'nin geleceği üstünde kumar oynamaya kimsenin hakkı yok.
MHP lideri Bahçeli dün parti kurmaylarına "Derviş istifa edebilir. Belki ülkemiz için hayırlı olur" dedi.
Hayır, hayırlı olmaz, felâket olur..
Umarız Bahçeli bu sözleri, Telekom pazarlığında Derviş'i tavize zorlayacak son koz olarak kullanmıştır.
Derviş sağlam mı?
Telekom bombası "bomba imha ekibi" tarafından etkisiz hale getirildi.
Ama bomba imha ekibinin yeteneğine endeksli istikrar olur mu?
Başbakan, koalisyon liderleri arasındaki uyumun mükemmelliğini sürekli övüyor.
Ama gördük ki bu yetmiyor.
Birbiriyle selâmlaşmayan bakanlar ortak sorumluluğu nasıl paylaşacak?
Gitmesinde MHP'nin "hayır" gördüğü Kemal Derviş nasıl çalışacak?
Yarattığı umut ve güven, Derviş'e zorluklar karşısında kişisel risklere göğüs gererek mücadele etmesi borcunu yükledi.
İsmi üstünde "sıkışırsa kaçar" spekülasyonlarının üretilmesine izin vermemesi, kaderin ve milletin ona yüklediği sorumluluktan yüz akı ile çıkması için şarttır.
Krizi çözmek için getirilen adamı kriz odağı haline sokmak, ancak Türk siyasetçisine yakışırdı. Ama bu "marifet" artık bizi bunalttı, bıktırdı..
"Uyumlu liderler" bu krizi çözmeli..
Derviş de buna yardımcı olmalı.."Birbirimize hoşgörülü olmalıyız" demişti geçen gün..
Meselâ.. Görmek istediği şeyi kendisi göstererek başlayabiliriz!
Magazin
