kapat
26.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi


Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ERDAL BİLALLAR(ebilallar@sabah.com.tr )

Tantan'dan Ilgaz'a

Tantan'ın Fatih Belediye Başkanı olduğu günlerden biri... Sabah gazeteye giderken hem bir kahvesini içmek, hem de sohbet etmek için belediyeye uğradım...

Makam odasının kapısını açıp içeri girdiğimde telefonla konuşuyordu... Bir yandan eliyle "Geç otur" diye işaret etti, diğer yandan telefonda konuşmayı sürdürdü:

"Bizim baldızın Vatan Caddesi'nde çantasını kapmışlar... Çantayı bulup, öğleden sonra gönderin..."

Bir polis müdürüyle konuştuğu belliydi... Telefonu kapattı, "Nereden bulacaklar?" diye sordum, "Merak etme bulup getirirler" cevabını verdi... Kahveyi içtik, sohbet ettik... Öğleden sonra zannedersem Zeyrek projesiyle ilgili olarak Tantan'ı telefonla aradım... Konuşma sırasında aklıma geldi, çantayı sordum... "Bulup getirdiler... İçindekiler de tamam" dedi...

***

ATV haber spikeri Dr. Elif Ilgaz'ın yaşadığı kapkaç terörü ile ilgili haberi okurken, aklıma bu anı geldi... "O gün Tantan'ın baldızının kapılan çantasını bulup getiren polis, bugün İstanbul sokaklarını parselleyen kapkaççılarla niye mücadele edemiyor?" diye düşündüm...

***

Yıllar önce mesleğe başladığımızda, soyulan bir evi inceleyen polis, hırsızın kim olduğunu hemen söylerdi... Gasba uğrayan bir kişi karakola başvurup başına gelenleri anlatınca komiser, "Falancayı alın gelin" derdi... Ve bunlar genelde doğru tahminlerdi...

***

SON SÖZ: Acaba polis yıldı mücadele etmek mi istemiyor, yoksa mücadeleye çalışıyor ama yenik mi düşüyor? İçişleri Bakanlığı bu soruya yanıt aramalı...

Köşelerdeki kurnaz tilkiler!

Gazete köşelerinden askere kin kusmayı Fazilet sayacaksınız... Yandaşlarınızla bir TV kanalının düzenlediği sohbete katılıp, halka, Anayasa Mahkemesi'nin Fazilet'i kapatma kararını askerin isteği ile verdiğini anlatacaksınız! Bunlarla da kalmayıp, bazı milletvekillerine getirilen siyaset yasağını da yine askerin intikamı olarak yorumlayacaksınız...

Kısacası; Türk Silahlı Kuvvetleri'yle Anayasa Mahkemesi'ne hakaret edeceksiniz, halkı gereceksiniz, bu iki kurumu tartışma zeminine çekip gözden düşürme çabasına girişeceksiniz... Ve bütün bunları da demokrasi adına yaptığınızı ilan edeceksiniz!

Yağma yok!

Önceki gün bu köşede savunduğum görüşümü kelimesi kelimesine bir kez daha yineliyorum: "Fazilet Partisi padişah fermanıyla, bir ihtilal liderinin arzusuyla kapatılmadı... Anayasa Mahkemesi'ne dava açıldı.. Bu davaya aylarca bakıldı... Deliller incelendi, savunmalar dinlendi ve yargı sonunda kararını verdi.... Yani; Fazilet'in kapatılması sizin iddia ettiğiniz gibi bir demokrasi cinayeti değil... Hukukun işlemesi.. Hatta Türkiye'nin hukuk devleti olduğunun bir kez daha tescil edilmesi..."

Anladınız mı kurnaz tilkiler!

Boşuna bağırmayın, halkı kandırmaya kalkmayın... Önce yargı kararına saygılı olmayı öğrenin, sonra kalkıp sözüm ona demokrasi havarisi kesilin...

Zeybetiko farkı!
Zeybetiko oynayan Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu'yu izlerken düşündüm; devlet adamı böyle mi olmalı, yoksa bizdeki gibi surat mı asmalı?

Veya ülkeyi yönetenlerin hayattan zevk almasını bilen, bütün komplekslerden arınmış, kendisiyle barışık bir kişiliği mi bulunmalı, yoksa bizde olduğu gibi çatık kaşlı, kavgacı, çatışmacı bir çizgide mi durmalı...

Benim oyum tabii ki Papanderu ve onun gibilere...

Babasının ölüm yıldönümünde bile onun en sevdiği şarkının eşliğinde çıkıp ülkesinin bir milli oyununun en güzel figürlerini sergileyebilenlerde... Kısacası; hayatı doya doya yaşayanlarda... Bundan zevk aldığını gösterip anlatanlarda... Sonuçta ayıplanmayıp, alkışlananlarda...

Siz hiç zeybek oynayan bir tek bakan hatırlıyor musunuz? Bırakın zeybeği, bir davette veya düğünde eşiyle dans eden kaç bakan tanıyorsunuz?

İşte fark burada... Zeybetiko oynayan bakanların ülkesinde kişi başına düşen milli gelir 15 bin dolarda, surat asanların ülkesinde ise 2500 dolar sınırında!

TÜKETİCİ'NİN SESİ
Cine 5'e uyarı!

İstanbul'dan Atilla Öylu, Cine 5 aboneliğinden geçen yıl ayrılıyor. Ancak 15 Haziran'da kendisine haber verilmeden kredi kartından 116 milyon 871 lira çekiliyor. Konuyu Cine 5 yetkililerine aktardığında, "Decoder'i iade ederseniz paranız 1 hafta içinde geri ödenir" yanıtını alıyor... Ancak o günden bu yana iade yapılmadığı gibi telefonları da yanıtsız bırakılıyor.

Serbest kürsü
Velilerin isteği!

Lise 1'ler için not ortalamasının düşürülmesini istiyoruz... Benim oğlumun ortalaması 2.02... Seviye yükseltme sınavına giren öğrencinin ortalamasının en az 3 olması gerekiyor... Yani 2.80-2.90 dahi olsa sınıfta kalınıyor... Geçen yıl ortalama 2'ydi.. Bu zor ve ağır ekonomik koşullarda özel okullarda sınıfta kalmak binlerce öğrenci velisine büyük bir yük getirecektir... Dileğimiz Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu haklı isteğimize ses vermesidir...

İĞNE
Hem haksız, hem de adaletsiz

İstanbul Mahmutbey gişeleri ile Bahçeşehir arası 14 kilometre... Ücret 2 milyon 250 bin lira... İzmir-Çeşme otoyolu ise 90 kilometre; o da 2 milyon 250 bin lira... Görünen o ki; bu zammı yapanlar yalnız insafsız değiller, adalet-sizler de... Ve hatta İstanbullular'a biraz düşmanlar da!

DOĞRU SÖZ
Tekme yiyen köpeğin dişleri daha sivridir...

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır