kapat
21.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Fatih'in eksik yanı, bir tamamlansa..

Hani, hemen her babanın oğluna anlattığı ünlü hikayedir "Vezir oldun ama, adam olamadın" kıssası.. Ve de bu kıssadan çıkarılacak hisse..

İki Fatih Terim var..

Birincisi, önce futbolcu, sonra futbol adamı Fatih Terim..

Bu Fatih, futbola da, futbol adamlığına da nerdeyse sıfırdan başladı.. İkisinde de büyük aşamalar yaptı.. Futbolculuk devri efsane oldu. Bu ülke Libero kavramını onunla öğrendi. Ülkenin en büyük kulübünün ve milli takımının kaptanı oldu. Unutulmaz bir jübile ile uğurlandı.

Futbol adamlığı, Teknik Direktörlüğü de öyle.. Sepp Piontek'in yanına yardımcı atandığında, kulüp takımlarında minnacık bir başarısı bile yoktu.. Piontek onu, A takımına yardımcı, Ümit Takımına esas adam olarak atadı ve Terim'in öğrenme devri başladı. Piontek'ten sonra Milli Takımda kendini yetiştirmeye devam etti. "Büyük" olmanın yolunun "Korkusuz" olmaktan, "Büyük Hedefler" çizmekten geçtiğini öğrendi. Kendisini ve takımını Avrupa Kupası Finallerine taşıdı.

Sonra Galatasaray'a geldi. Ve asıl yükseliş orada başladı. Fatih Terim

Sadece Galatasaray'ı değil, kendisini de yetiştirdi. Bir yanda Avrupa Şampiyonu bir takım kurarken, öte yanda, bir dünya markası Milan'ın başına tartışmasız geçecek bir Fatih Terim yarattı..

Gerçek başarısı da buydu..

Bir Fatih Terim yaratmak!..

Bu Fatih Terim ile ilgili söylenecek herşey, günlerdir söyleniyor zaten.. Ne ilave edilebilir ki?..

Fatih Terim, şu anda bir ulusal umuttur..

Hani yarışmalara giden güzellerimiz de söylerler ya.. "65 milyonun arkamda olduğunu hissediyorum.." diye.. Terim, 65 milyonun arkasında olduğunu hissetmiyor.. Biliyor.. O başarırsa 65 milyon kendi başarmış gibi sevinecek, gururlanacak ve hepsinden önemlisi umutlanacak..

"Fatih yaptı işte.. Ben neden yapmayayım?.."

Bu, milli takım teknik direktörlüğünden daha kutsal bir görev Fatih için.

Başarmak zorunda..

Arkasında 65 milyonun sadece hayali değil, duaları da varken başarmak zorunda..

***
Başarı ile Fatih Terim'in arasında bir tek engel var..

Kendisi..

Ya da ikinci Fatih Terim..

Birinci Terim, Adana'nın arka sokaklarından çıkıp, Dünya İmparatoru olurken, hala bir adım ileri gitmeyen ikinci Terim..

Dün sabah Yavuz Donat'ı okurken, hayal kırıklığına uğradığımı itiraf ederim..

Gerçi pek çok yazarımız gibi Yavuz da ona çanak tutuyor ya..

"Bu bizim milletçe hastalığımız" diyor.. Oysa hastalık belki de sadece kendisinde..

Fatih Terim hala en küçük eleştirilere tahammül edemiyor.. Hala kendisini eleştirenleri düşman görmeye devam ediyor. Hala kendisini kusursuz, mükemmel, eleştirilmez sanıyor.. Bu yüzden eleştirenlerden nefret ediyor. Kin bağlıyor.. Daha kötüsü, ceza vermeye kalkıyor.. Cezalandırıyor..

Hallac-Mansur düzeyine ulaşmış.. "En-el hak" diyor.. Hallac'ın derisinin yüzüldüğünü aklına getirmeden..

Fatih için dost, ona "İmparatorum çok yaşa" diye çığlık çığlığa biat edenler.. Onun ya müridi olacak, her yaptığına bir keramet atfedeceksiniz.. Ya da düşmanısınız.. Çünkü onun sözlüğünde dost eleştirmez. Eleştirirse düşmandır.

Fatih için insanlar ikiye ayrılır.. Ona tapanlar ve düşmanlar..

Yüzlerce yazı yazıp onu göklere çıkarabilirsiniz. Hatta adına kitap yazıp, buradaki satırlarınızla yağdanlıklığın son aşamalarına ulaşabilirsiniz.. Ama ettiğiniz bir tek masum eleştiri cümlesi, tüm bunları sıfırlar, Fatih Terim sizi ta Floransalardan arar, "Sen de mi Brütüs" der.. Ceza verir ve küser..

Fatih Terim'in ellerinde bugün İtalya Kupası yoksa, bunun sebebi, onun "Mürid" dostlarıdır. Bu akılsız dostların gazına gelip Fiorentina'dan çok erken istifa etmese, Samet Aybaba'nın yaptığını yapsa, İtalya'ya geldiği sene kupa kucaklayan bir Türk Hoca olarak tarihe geçecek ve bugün Milan'daki yeri çok daha sağlam olacaktı.

Terim niye müridlerine bu kadar esir, eleştirenlere bu kadar düşman?..

Ruh bilimciler bunu bir tek sözle açıklarlar:

"Kendine güven eksikliği.."

Koskoca imparator bu kadar kırılgan, bu kadar alıngansa ve bu kadar kindarsa, başka ne sebep olabilir ki?..

***
Bak şimdi Sevgili Fatih,

Sana sorarsan, ben en büyük düşmanlarından biriyim.. Bana sorarsan, belki de senin bu ülkedeki sayısı beş onu geçmeyen gerçek dostlarından biri..

Çünkü ben senin hakkında düşündüklerimi, senden hiç çekinmeden yazıyorum. Dostluğunu satın almak gibi bir çabam yok..

Başından beri söylediklerimi ve yazdıklarımı satır satır, kelime kelime biliyorsun. Sana yönelik övgülerin en büyüğünü ben yaptım.. Eleştirilerin de..

Çünkü ben, sadece düşündüklerimi, inandıklarımı yazdım..

Çok kızdığın, deliye döndüğün, beni amigolara ve tribünlere hedef gösterdiğin günler oldu.. O ünlü Kent Kırosu deyişim, bu açık tehdidin ve şantajın üzerinedir biliyorsun.. Sonra "İkimiz de amacı aşan laflar ettik" dedin.. Ne güzeldi. Ben de katıldım sana.. İşte o günlerde bile, o çok kızdığın eleştirileri dikkate aldığını görüyordum.. Bir yandan kızıyor, köpürüyor, öte yandan haklı olduğunu düşündüğün eleştirileri de dikkate alıyordun..

Bugün düşünürsen, birinci Fatih Terim'in o baş döndürücü yükselmesinde, bu ülkede seni eleştiremeye cesaret eden o tek tük kalemin, "Padişahım çok yaşa"cı yağdanlıklardan çok daha rol oynadığını kabul edersin..

Bu yüzden, (Bu satırları okurken gene öfkeden deliye döndüğünü, gene bana saymaya başladığını, ilk fırsatta beni gene düşman ilan edeceğini biliyorum) bu ikinci İtalya Seferine başlarken, sana gene başkasının söylemeye cesaret edemeyeceği şeyleri anlatacağım.. Bunlara kulak verirsen, ki vereceğini adım gibi biliyorum, Milan da başarı şansın, yüzde 100'lere ulaşır..

***
Sevgili Fatih,

Artık diplomat olmayı öğrenme zamanın geldi.. Fiorentina Başkanına yaptığın gibi, daha ilk günlerden cart curtlara başlar, tavır alır, soğuk ve uzak durursan, saha sonuçlarını beklemeden kendini kapının önünde bulursun.

Berlusconi, Gori değil.. İtalya'nın en büyük siyaset adamlarından biri.. Milan'ı değil, İtalya'yı yönetmeye soyunmuş. En küçük tavra tahammül edecek durumda değil.. Sadece Milan'da değil, İtalya'da imparator o.. En iyi sen bilirsin ki, bir İmparator, ikinci imparatora tahammül edemez.. Senin Milanlı olduğun günde ortalarda olmayışı, işlerinden değil. Tesadüf hiç değil.. Törene Galliani'yi göndermesi bir mesaj.. Bir tavır.. "Yerini bil" diyor.. Galliani'nin İtalyanca konuşmana müdahalesi, transferler konusundaki sözlerini nerdeyse tekzip etmesi de, sana ilk günden gelen bir uyarı.. "Burası Floransa değil, ayağını denk al" uyarısı..

"Gayeye giden her yol meşrudur" Fatih.. Başkan ve yöneticinle uyumlu olman, onlara diplomatça yaklaşman seni asla alçaltmaz.. Ama bu uyumu ve sabrı gösterir, Galatasaray'a kazandırdığın kupaları Milan'a kazandırırsan, o zaman gerçek imparatorun kim olduğunu, sadece Galliani ve Berlusconi'ye değil, tüm dünyaya gösterirme fırsatı bulursun..

Floransa'daki hatanı yapma.. Gaza gelme.. Öfke ile kalkanın zararla oturduğunu, Ancelotti'nin hazırda beklediğini bil.. Berlusconi, gazeteleri kanalı ile, bu Damosten kılıcını tepene astı.. Sonuna dek, zafere kadar dayan Fatih.. Zafere kadar.. Ondan sonra seni kimse tutamaz zaten!..

***
Sevgili Fatih,

Eleştirilerden korkma.. Çekinme.. Kızma.. Darılma.. Küsme.. Hele ceza vermeye hiç kalkma..

İtalyan medyası, kızınca Florya'ya almadığın ekmek parası peşindeki bizim muhabirlerden oluşmaz.. Orada köşe yazarları senin masana oturabilmek için sahte övgüler düzmez.. Dünyanın en büyük köpek balıklarıdır onlar.. Jaws..

Burada sana binlerce alkış tutulurken, bir iki eleştiriyle deliye dönüyorsun.. Şimdi Milano'dasın.. Avrupa futbolunun kalbinde.. Ora, ne İstanbul'a benzer.. Ne Floransa'ya..

Eleştirinin ne olduğunu çok yakından göreceksin.. Soğukkanlı, hazımlı, hoşgörülü olman gerek.

Eleştirilere karşı başını dik tutman için, onları sindirmen gerek.. En sıcak sıktığın el, seni en sert eleştireninki olursa, kırılgan, alıgan, yıkılgan değil, kendine güvenen bir kişiliğin olduğunu gösterirsin, saygınlığın artar..

***
Sevgili Fatih,

İtalya'da başarı için birinci Fatih'in dorukta olması yetmez.. İkincisinin de hemen yanıbaşında olması gerek..

Birinciyi nasıl yarattı isen, ikinciyi de yarat artık..

Diplomat ol.. Uyumlu ol.. Eleştirenlere saldırmaktan vazgeç. Sana eğrilerini söyleyenlerin düşman değil, yürekli dostlar olduğunu bil.. Gerçek dostlarını eleştirenlerin arasında aramayı dene.. Tarih, durmaksızın alkışların döşediği felaket yollarının örnekleri ile dolu.. Onlara kapılma.. "Mağrur olma Padişahım, senden büyük Allah var" diyenlerin, "Padişahım çok yaşa" diyenlerden çok daha fazla seni sevdiklerini, başarın için dua ettiklerini anlamaya çalış..

Dünya futbolunda marka iki takımdan birinin başındasın. Aklın fikrin burda olmasın artık.. Kafanı yüzde 100 Milano'ya ver.. Burayı şimdilik unut.. Mümkünse aileni Milano'ya taşı.. Fulya hep yanında olsun.. Fatih'in yapı taşlarında o çok önemli biri..

Yeterince diplomat, yeterince uyumlu ve eleştirilere karşı yeterince hoş görülü olursan Fatih dostum, Fatih Hocam, Gedik Ahmet Paşanın Otranto'dan adım atıp da fethedemediği İtalya'yı sen tam kalbinden, Milano'dan vurursun.

Deplasmana gittiğin kentlerde İtalyanlar gene "Mamma Turchi" çığlıkları atmaya başlarlar..

Zafer seninle olsun Fatih Hocam..

Biz burada 65 milyon nefeslerimizi kesmiş seni izliyor, senin için dua ediyoruz..

Zafer seninle olsun..

Olmalı.. Olacak.. Yeterki sen..

..Ol!..

Ol artık!..

www.sigortam.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır