kapat
27.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Divan'a uzandık


Geçen yaz Türkbükü için 'burjuvazinin açık hava kulübü' diye yazmıştım. Şimdi tablo tamamlandı, iyi de oldu... Koç Ailesi'nden Sevgi ve Erdoğan Gönül'ün aldığı Palmira, artık Divan Palmira
Sevgili Orhan, Sen de bilirsin bir zamanlar Bodrum'da türdeş tatilciler vardı. Üç aşağı beş yukarı aynı sınıftan, aynı ilgi alanlarına sahip kişilerdi bunlar. Bodrum'u ünlü yapan Halikarnas Balıkçısı olduğundan az buçuk kitap okuyan, cin tonik içen enteller ve entelektüeller...

1980'lerde ise orta sınıf akın etti Bodrum'a. Beyaz beyaz siteler aldı başını gitti. Bunlar olurken üst sınıf teknelerle dolaşmayı, rakı göbekli mangalcılarla karışmamayı tercih etti.

Yıllar sonra, geçen yaz tatil için Bodrum'a gittiğimizde ciddi bir ayrışma gözümüze çarptı. İstanbullu girişimciler eskiden para harcamaya gittikleri Bodrum'a, bu kez para kazanmak için gelmişlerdi. İstanbul'daki bar, restoran ve meyhanelerin ikizleri açılmıştı. Burjuvalar Türkbükü'nde stres atarken oğulları kızları gündüzleri beach'lerde piyasa yapıyor, geceleri Havana'da D&B ile dans ediyordu. Televole takımı ise geceyarısı oldu mu, Dedikodulu ve benzeri meyhanelerin yolunu tutuyordu. Bodrum'un içi paso bira içen rocker öğrencilere ve ucuzcu İngilizler'e, İrlandalılar'a filan kalmıştı.

YATIMI PARK ETTİM
Biz geçen yaz televole mekanları hariç Bodrum ve civarında epey gezdik. Tabii en zevklisi de, güneş batarken Türkbükü'ndeki Otel Mavi'nin barında satsumalı cin tonik içmekti. Kumların üzerinde gezinen kaz ailesi leblebilere bayılıyordu. Şirin kasaba köpeklerinin; 'hev hev' sesleri çıkartarak tasmalarını çekiştiren süslü mü süslü sıfır numara kanişlere sulanmasını izlemek de eğlenceliydi.

Tabii canımızı sıkan şeyler de vardı. Bir kere Türkbükü koyu, tekne parkına dönmüştü. Bunlar ister istemez denizi kirletiyordu. Ship Ahoy'un, Ada'nın filan iskelelerinde güneşlenip dedikodu yapmak pek şıktı ama suya girmeden önce aşı olmak gerekiyordu!

Sadece bizi değil, oradaki herkesi sinir eden ise Otel Palmira'nın önüne çekilen yattı. Yat deyince öyle küçük bir şey sanma. Mübarek şehir hatları vapuru gibiydi. Kardeşim şunu açığa demirlesene! Zodyaklarla modyaklarla anında ulaşırsın, değil mi... Yok, illâ otelinin önünde duracak!

Aradan aylar geçti. Geçen hafta yine gittik. Palmira'yı Koç Ailesi'nden Sevgi ve Erdoğan Gönül almış. Zaten adını da Divan Palmira diye değiştirmişler. Türkbükü'ne uygun bir otel haline getirmişler. Odaları, mimarisi filan tabii ki harika. Ayrıca otelin kıyıyla bağını kesen, mezarlık duvarı gibi uzanan taş seti yıkmışlar. Ferahlamış. Harika bir barı var. Kocaman ve yuvarlak. Bayılırım! (Açık hava barı dediğin böyle olmalı. Kapalı yerlerde ise arkası aynalı, uzuuun barlar iyi gider.)

Açılışa tabii ki birçok ünlü gelmişti. Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Gülin-Akın Öngör, Vitali Hakko, Cemre-Mehmet Ali Birand, Ayla Dümer gibi...

ALİ ŞEN UÇTU
Ali Şen akşam oradaydı, ertesi sabah baktık, İstanbul'a uçmuş, Star'daki Kırmızı Koltuk programında, "G.Saray nasıl kurtulur" diye söylev çekiyor! Gazeteciler Ella Mengi'nin fotoğrafını çekerken, emekli psikiyatrist Ergon Mengi, "Gelinim!" diyerek hemen kareye girdi ('Kayınpederiyim' de diyebilirdi!) Ben anlatmasam bile; at kuyruklu geçkin playboyların, çıtırlara şirinlikler yaptığını sen de tahmin edebilirsin...

Velhasıl geçen yaz Türkbükü için 'burjuvazinin açık hava kulübü' diye yazmıştım. Şimdi tablo tamamlandı. İyi de oldu.

Yine yazarım. Sevgilerimle

EMRE AKÖZ

 
Yeni dış kaynağın doğru bir şekilde kullanılacağını düşünüyor musunuz?

Evet
Hayır

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır