kapat
27.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Ferit Sevdalinka oluyor


Aşk filmlerinin Ferit'i, bir dönem sosyal içerikli filmlerin başoyuncusu Tarık Akan, kendini eğitime adadı. Geleceği AB'de gören Akan, Sevdalinka kitabının filmini çekmeye hazırlanıyor...
Bir zamanlar kadınların peşinden koştuğu Tarık Akan'ın arkasında artık "öğretmenim!" diye bağıran bir öğrenci ordusu var. Ona sorarsanız, hayatının en mutlu dönemi bu. 10 yıl önce kurduğu TAŞ Koleji'nde öğrencileriyle birlikte haftanın beş günü "okullu" olan Akan, şu sıralar Ayşe Kulin'in 'Sevdalinka' adlı romanını sinemaya aktarmak istiyor. Senaryo için; "Yol'dan sonra okuduğum en güzel senaryo" diyor ancak ekonomik kriz nedeniyle beklemede.

İŞPORTACI TARIK
Nasıl bir öğrenciydiniz?

Babam hep "ders çalış" filan derdi. Lise1'deyken "Okuyamazsan seni okuldan alır, mesleğe veririm" dedi. O günden sonra çok dikkat ettim ve sorun çıkmadı. Babamın söylediğini yapacağını biliyordum. Sabahlara kadar çalıştığımı hatırlarım.

Ya sinemaya başladığınızda ne yaptı?

20 yaşında ilk filmimi çevirdim. O döneme kadar babama kendimi ispatlamıştım. İşportacılık yapıyordum. Defter kaplama kağıdı satardım. Bir ara sandal kiralardım. Albay çocuğu olmama rağmen maddi sıkıntılarımız olurdu. Makine mühendisliğinde gece okudum, sonra da yüksek gazeteciliğe girdim.

* Sonra da şöhret oldunuz... Hayatınız nasıl değişti?

Şöhret beni şımartmadı, hayatın bir mücadele olduğunu öğrenmiştim çok küçükken.

Niye birçok filmde adınız "Ferit"ti?

Ferit, yönetmen Ertem Eğilmez'in oğlunun adıdır. Beni çok sevdiği için bu adı koydu filmlerinde bana.

Aşk filmlerinden sonra Yol filmi, ardından diğer sosyal içerikli filmleriniz geldi... Bu nasıl bir değişim?

Gençliğimde hayattan aldığım derslerin sanata bir yansıması oldu diyebilirim. . Nedenleri, niçinleri düşünmeye başlamıştım. Ve mevcut sistemde hatalar, eksiklikler olduğunu gördüm. Bunun karşısında olmaya başladım.

Peki karşı koyuşunuz nasıl oldu?

Bir noktadan sonra bunların aslında senin değil, toplumun sorunları olduğunu görüyorsun. İnandığım felsefe çağdaş, özgür, demokratik toplumdur. Böyle olunca da sanatın, daha ayakları yere basan, gerçekçi hikayeler üzerine oturuyor.

Türkiye'de genelde sanatçılar böyle bir yol izlemezler....

Bir sanatçı için böyle açıklamalarda bulunmak tehlikelidir. Aynı zamanda zor bir yoldur. Ben zor yolu seçtim. Bundan gurur duyuyorum.

Evlendiniz, boşandınız, birçok film çevirdiniz, bir filminizde bile sansasyonel bir haberiniz çıkmadı...

Sanatım varsa varım, yoksa yokum. Her an televizyona çıkıp havadan sudan ıvır zıvır şeylerle varolmak beni rahatsız eder.

Emel Sayın yıllar sonra bir röportajında sizden etkilendiğini söyledi...

Bu konulara girmeyi sevmiyorum. Bunu da bırakın bize kalsın.

Özel okullar vicdanlı olsun
Kendi çocuklarını 'babaları olduğum için şımarırlar' diye kendi okulunda okutmuyor Tarık Akan. "Benim zamanımdaki öğretmenler idealistti. Şimdi ülkede çok az sayıda idealist öğretmen kaldı" diyen Akan, eğitim sistemi hakkındaki idealist görüşlerini aktardı.

Bir okul sahibi olarak beni en çok rahatsız eden konu, ezberci eğitim sistemi. Çocuğun yalnızca notla değerlendirildiği bir ortam hakim. Veliler bu durumun fazla farkında değiller. Onlar da çocuklarını aldıkları nota göre değerlendiriyor.

Anne babalar çocuklarıyla yakından ilginemiyor. Çocuklarıyla yakından ilgilenseler, okulların hatalarını görürler. Çoğu özel okul anne babayı kaçırmamak için, çocuğun başarılarını üst kademede gösteriyor. Veliler ancak başka okullara çocuklarını gönderirken çocuklarındaki eksiklikleri fark ediyorlar.

Asla baskıcı olmayacaksınız. Ses tonu dahi yükselmeyecek. Baskıcı yöntem, en kolay sonuç veren sistemdir. Çocuğun araştırmasına olanak tanıyan, sorular sormasını hedefleyen bir sistemi yerleştirmek gerekir. Eğitim sisteminin sil baştan değiştirilmesi gerekir.

Veliler zor bir dönemde. Çocukları için büyük fedakârlıklar yapıyorlar. Özel okullar fiyatları artırırken ellerini vicdanlarına koysun, sorumluluklarını yerine getirsin.

Eğitim tamamen özelleştirilmemeli. Ancak devlet bu bütçeyle, bu kadar büyük bir yükün de altına giremez. Bu yüzden de sistemin değişmesi gerekir.

AB dışında şansımız yok
Siyasi yelpazedeki yeriniz nedir?

Gerici, muhafazakâr, tutucu politikalar ülkeye ve bu ülkenin insanlarına zarar veriyor ve verecek. Bunların karşısındayım. Sosyal demokrat bir çizgideyim.

Kriz yaşıyoruz, kurtarıcı bekliyoruz. Şimdi de Kemal Derviş'i öyle gördük. Sizce neden böyle bir beklenti içindeyiz toplum olarak?

Türkiye'de demokrasi iki kez kesildi. Bunun yaraları hâlâ toplumda yaşanıyor. Bu kesintiler olmasaydı kurtuluş belki de liderde aranmayacaktı. Sistemler çok daha rahat biçimde çağdaş yapıya oturacaktı. Yaşadığımız bu çalkantılı dönemde böyle bir beklenti duyulması normaldir. Çünkü düşünceler çok dağıldı, parçalandı. Bu çalkalanma içerisinde Türkiye mutlaka bir yere gidiyor.

Size göre nereye doğru gitmeli?

Demokratik bir yapıya gitmeli. Türkiye'nin AB dışında bir şansı yoktur. Türkiye bu süreci geç yaşayabilir ama ama mutlaka olacaktır.

ELİF ERGU

 
Yeni dış kaynağın doğru bir şekilde kullanılacağını düşünüyor musunuz?

Evet
Hayır

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır