kapat
02.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ERDAL BİLALLAR(ebilallar@sabah.com.tr )

Karanlığı delenler

ARTIK moralim bozulmuyor... O gençleri gördükten sonra içimi sıkıntı basmıyor... Gelecek beni korkutmuyor...

Ben o gençlere İstanbul'un sokaklarında rastladım... Meşalelerle yürüyorlardı, her adımda aynı şeyi harkırıyorlardı:

"Genciz... Türküz... Cumhuriyetçiyiz... Atatürkçüyüz..."

Belki de birilerine gözdağı veriyorlardı:

"Biz burdayız!.."

Tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu.. İşte o an karar verdim; artık onlar korkacak, eminim ki hepsi kaçacak delik arayacak...

Önümden gırtlaklarını yırtarcasına bağırarak geçtiler... Ellerindeki meşalelerle karanlığı deldiler... Yaklaşık 300 genç sözleşmişler, o gece bir araya gelmişler...

*
Biz o gençleri 1920'lerde tanıdık... Kimini cepheye mermi taşırken, kimini Yunan'la vuruşurken, kimini Mustafa Kemal'e sarılırken gördük.. Bazılarını Sakarya'da, Dumlupınar'da toprağa verdik...

O gece İstanbul sokaklarında haykıran gençler mutlaka o gençlerdi...

Kimbilir belki de yattıkları Sakarya'dan, Dumlupınar'dan çıkıp gelmişlerdi...

*
Cumhuriyet düşmanlarına bakıp moralini bozanlar, "Devlet elden gidiyor" diye yas tutanlar; sakın korkmayın...

İçinizin karardığı bir gece benim gibi İstanbul sokaklarını dolaşın.. Belki sizler de yüzlerce meşaleden çıkan alevlerin karanlığı delişini göreceksiniz... Ardından o gençlerin haykırışını dinleyeceksiniz:

"Genciz... Türküz... Cumhuriyetçiyiz... Atatürkçüyüz..."

*
SON SÖZ: Sakın artık korkmayın... Kemal'in gençlerine inanın...

Sahada belediyeler var!
BELEDİYELER büyük bir çöküntü içinde... Hizmet üretilemiyor... Bazılarına hacizler geliyor... Yetkileri, gelirleri ellerinden alınmış belediye başkanları çaresizlik için ne yapacağını, başını hangi taşa vuracağını bilmiyor... Siyasiler ise kendi havasında!

Çünkü onlar belediyeleri çöp toplayan, asfalt döken önemsiz kurumlar olarak görüyor...

Oysa belediyelerin işlevini bir anlayabilseler... Yüzbinlerce kişinin belediyelerin aşevlerinden karnını doyurduğunu, yoksulların yiyeceğinin, odununun, kömürünün belediyelerden gönderildiğini.... Hastaların belediye dispanserlerinde muayene edildiğini, ilacının verildiğini bir görebilseler...

Sahada belediyelerin koştuğunu, Ankara'nın boşluğunu belediyelerin doldurduğunu... Küçük gördükleri bu kurumların kaleyi beklediğini, sorunların ve ümitsizliklerin üzerine kontrataklarla gittiklerini bir sezebilseler... En önemlisi kendilerine beddua eden halkın belediyeler ile el ele verdiklerini bir kavrayabilseler! Ama görmüyorlar, görmek istemiyorlar!

Yakında mazbatasını yakan, Ankara'ya doğru yürüyüşe geçen belediye başkanları sürpriz olmasın... Benden uyarması...

Silivri'de gariplikler!
İSTANBUL'un sayfiye yeri Silivri'ye cezaevi kurulması ile ilgili tartışmalar sürüyor... Birbirinden ciddi iddialar, suçlamalar gündeme geliyor... Hazırladığı dosyayı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e sunmak için Çankaya'dan randevu bekleyen Silivri Belediye Başkanı Selami Değirmenci'ye göre işin arkasında eski bir ANAP'lı milletvekili boy gösteriyor... Önceki gün konuştuğum Değirmenci bir ilginç gelişmeye de dikkati çekiyor: "Cezaevi inşa edilecek arazinin bir bölümünden 1990 yılında geçirilen TEM için yapılan istimlak bedellelerinin bir kısmı aradan geçen 11 yıla rağmen vatandaşa ödenmedi... Oysa cezaevi arsası için 4 trilyon 200 milyar lira tapu devrinin yapıldığı gün havale edildi... Bu bile bir gariplik olduğunu göstermeye yetmiyor mu?"

Taraftarlık bu mu?
MİLLET olarak üzülmeyi de, sevinmeyi de bilmiyoruz... Eskilerin deyişi ile ifratla tefriti karıştırıyoruz... Bunun son örneği; Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanlığı'nı bırakacağını açıklamasından sonra, bu ülkenin hiçbir sorununu kendisine dert etmeyen, bütün yaşamını futbola endeksleyen bir grubun ortaya koyduğu tepki...

40 yaşlarında biri Yıldırım'a sarılmış hüngür hüngür ağlıyor... Sanırsınız ki bir yakınını kaybetmiş ağıt yakıyor... Bir başka taraftar mesaj yolluyor: "Şu anda köprüdeyim... Başkan gelmezse kendimi atacağım..." Bir diğeri ölçüyü iyice kaçırıp, "Babam öldüğünde bu kadar üzülmedim" diyebiliyor...

Kısacası; ölçü kaçıyor, işin çivisi çıkıyor... Olay; taraftarlıktan, renk aşkından, futbol sevdasından giderek uzaklaşıp, fanatikliğe, agresifliğe, lümpenliğe doğru kayıyor...

Rapor sahtekarlığı!
ONBİNLERCE lise son sınıf öğrencisinin velileri, hastane hastane dolaşıyor... Amaç bir yerden torpil bulup çocuğuna 15-20 gün rapor alabilmek...

Peki sebep?

Üniversite sınavına hazırlanması için okula gitmemesini sağlamak...

Kısacası; göz göre göre sahtekarlık yapmak...

Sabri Gülül adlı bir okurum, "Bunu Milli Eğitim de, okul yönetimleri de biliyor" diyor ve bir öneri getiriyor: "Hiç değilse Haziran ayının ilk gününden itibaren lise son sınıflarda devam mecburiyeti kaldırılsa... Biz veliler ve çocuklarımız sahte rapor almak zorunda bırakılmasa..."

Bence Milli Eğitim Bakanı'nın üzerinde düşünmesi gereken bir öneri...

Fıkra

CHP'nin yemeği!
CHP'li genel merkezcilerle muhalifler Baykal'ın başkanlığında bir lokantaya gitmişler...

Garson masaya gelerek, "Ne emredersiniz efendim?" diye sormuş...

Baykal, "Hiçbir şey" demiş ve eklemiş:

"Biz birbirimizi yiyeceğiz..."

Serbest kürsü

Resmi araca ceza yok!
RESMİ araçlara ceza uygulaması yapılmıyor... 1999 sonu itibariyle toplam 218 bin 500 resmi aracın ancak yüzde 2.4'üne ceza kesilebildi... Resmi araçların yüzde 99'unda sahte plaka kullanılıyor... Plakaya ceza yazılsa bile böyle bir plaka numarası ve araç tescili bulunmadığı için işlem yapılamıyor... İHSAN MEMİŞ (Fahri Trafik Müfettişleri Genel Başkanı)

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır