kapat
02.06.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Sevginin ululuğu ve kulluğu..

Evlenince, ya da sevgili değiştirdikçe takım değiştiren kadınlara takılmıştım..

Banu Baykal adlı bir okurdan yanıt geldi.. Ateş püskürüyor..

"İsteyen çok sevdiği insanın takımına geçer.. Tabii gerçek sevgiyi hayatlarının hiçbir döneminde tadamayan kişiler bunu anlayamazlar.. Ancak kıskançlıkla izlerler, yazıp çizerler.. Ayrıca kadınca hislerle sevdiği kişinin dümen suyuna girebilmek ne yüce duygudur bilir misiniz?. Nereden bileceksiniz ki, bunu ancak doğuştan kadın olarak dünyaya gelenler bilebilir.."

Banu ve benzerlerine önceleri fena halde öfke duyardım..

Konuşmak için kocalarının ağzına bakan ve onun papağanlığını yapan, sandık başına gittiğinde oy vermek için kocasının talimatını bekleyen, takım tutarken bile kendi özgün tercihlerini yapamayıp, erkeklerinin renklerine bürünen kadınlar beni hep itmişler..

Bir yerde sohbet açılır.. Kadınlar önce susarlar.. Sonra bir açılırlar.. Kocaları ne diyorsa o.. Deli olurdum..,

Şimdi sadece acıyorum.. Banu ve benzerlerine fena halde acıyorum..

"İnsan.."

Bu sözcük o kadar önemli ki..

İnsan..

İnsanı insan yapan en temel özellik, kimlik ve kişilik bilincidir.. Kişilik ve kimlik kaybına uğramaya başladığınızda, kölelik, kulluk başlar..

Köle ruhlu bir kadına hiç tahammül edemedim hayatımda..

Hele sevgi gibi kutsal, sevgi gibi yüce, sevgi gibi benzersiz bir duyguyu, köle olma bahanesi sayanlara çıldırdım..

Beni seviyor diye kendi kişilik ve kimliğinden vazgeçen, kendisini böylesine alçaltan bir insana nasıl tahammül edebilirim.. Alçalan birini nasıl sevebilirim..

Kadına bakmak için başınızı havaya kaldırmalısınız.. Orada, yukarlarda gördüğünüz kadın değerlidir.. O kadına sahip olmak önemlidir, güzeldir..

Aşağıya bakarak gördüğünüz kadın, on para etmez..

Kadının kulluğunu hep reddettim ben.. Ama kadınlar, kendileri etmediler bir türlü..

"Kadınca hislerle bir erkeğin dümen suyuna girmek ne yüce duygudur" diyor Banu..

Bundan daha aşşağılık bir duygu olabileceğini düşünmüyorum..

Köle efendisinin dümen suyuna girer, ama insan insanın dümen suyuna girmez.. Her insanın ayrı bir dümen suyu vardır..

Bu dümen suları bazan çakışır.. Tamam.. İtirazım yok..

Ama dümen suyuna girmek.. Hele bunu yüce bir duygu olarak algılamak..

Eğer doğuştan kadın olmak gerçekten buysa, Allah beni korumuş da erkek doğmuşum..

Ne varki Banu gibi kendi kişilik ve kimliklerini bir kenara bırakıp, sırf erkeklerine yaltaklanmak için, "Bak senin takımını tutuyorum.. Senin sevdiğin rengi seviyorum. Senin müziğini dinliyor, senin gazeteni okuyor, senin partine oy veriyorum" diyenlerin sayısı giderek azalıyor..

Bakın, sakın yanılmayın.. Böyle dümen suyuna girenlerden bazı erkekler hoşlanabilir.. Bedava köle onlara cazip gelebilir.

Ama köleler sevilseler de sayılmazlar.. Saygı yokluğu, giderek sevgiyi de öldürür.. Daha cazip bir köle bulduklarında tekmeyi yersiniz..

Banu ve benzeri kadınlara ve bu tür kadınlardan hoşlanan erkeklere acıyorum..

Hem de fena halde acıyorum!..

Keşke dönmeseydi
Mumya geri dönmüş.. İlkini keyifle seyretmiştim.. Tam kafa boşaltacak bir filmdi.. Bu dijital bilgisayar teknolojisi bir mucize.. Düşündüğünüz herşeyi sanal olarak yaratıp filme koymanıza izin veriyor.. Dünyanın en garip yaratıklarını yaratabiliyor, üç tane tarihi kostüm giymiş askeri, 300 bine ulaştırabiliyorsunuz..

Bir yönetmen için nasıl bir imkan bu, düşünebiliyor musunuz?..

Bu imkanın nasıl aptalca harcandığını görmek istiyorsanız, ikinci Mumya filmine gidin.. (Sakın ha..)

Beş yaşındaki çocukların bile tahammül edemeyeceği aptallıklarla dolu, sözüm ona çocuk filmi..

Zaman zaman duyduğunuz gülme sesleri, filme değil, bu aptallıklara zaten..

Hem de ne yazık!..
"Yeter, Söz Milletin" diyor da Yalçın Bayer, Milletin sözü bu ise, yazık..

Fatih Kız Liseliler Derneği Başkanı Avukat Olcay Yezdani "Acaba Türkan Şoray olmasaydı, Rüçhan Adlı'yı kim tanırdı" diyor..

Sizden başka herkes, Olcay Hanım.. Sizden başka herkes..

Rüçhan Adlı, Galatasaray Asbaşkanı olarak, bu ülkenin en ünlü kişilerinden biri iken Türkan Şoray, kelimenin tam anlamı ile bir kenar mahalle kızı idi..

Türkan Şoray'ı, Türkan Sultan yapan, Rüçhan Adlı'dır.. Bunu da gene sizden başka herkes bilir..

Bakın, Rüçhan Adlı'nın torunlarının, üç kuruş için Türkan Şoray'a reva gördüklerini, öfkeyle, nefretle kınıyorum..

Bu Adlı soyadı için çirkin bir ayıptır.

Bu ayıbı söylerken bir başka ayıptan medet ummak, davayı kazandırmaz, kaybettirir, Avukat hanım!..

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittinciğim
Seni candan kutluyorum kardeşim.. Gerçi beş sene gecikmeli oldu ama sonunda nihayet oldu.. "Efsane geri döndü!" Fenerbahçe şampiyon..

Bence Mustafa Denizli daha da büyük şampiyon.. Neden dersen, bilader takımda 72 milletten adam var.. Hepsinin huyu, suyu, dili ayrı ayrı.. nasıl bu 72 milletten adamla tek tek anlaşıp taktik verebildi, takımı motive edebildi? Bin kere, on bin kere bravo!

Gerçi işin başlarında birbirlerinin dilini çözememekten bazı hatalar olduydu.. Hatta bi defasında da fazla sayıda yabancıyı oynatmıştı da Fenerbahçe hükmen mağlup sayıldıydı..

Ama helal olsun çabuk toparlandılar.

Fenerbahçeli yöneticiler "Gelecek sezon için bi de Antarktikalı alalım.. Takıma daha da bi renk gelir" diyorlarmış. İyi olur.. Nijeryalı var, Moldovyalı var, İsrailli var, Yugoslav var, İsveçli var, bir iki de Türk var, Antarktikalı niye olmasın? Baktın yabancı sayısı fazla geldi.. Adama bi yemin ettir Türk olsun tamam! Ama benim burada bi itirazım var Abuzittinciğim, Adamı Türk yapınca hiç değilse doğru dürüst bi isim verilsin.. Diyelim ki Uche: Yav Uche'den Deniz olur mu? Uche'nin neresi denize benziyor da adama Deniz adını veriyor sunuz?..

Ulvi de mulvi de başka isim bul.. Ayrıca milliyeti değişince illa ismi de değişecek diye bi mecburiyet yok ki.

Her ne ise, ama bu arada, televizyonlarımızın özellikle de gazetelerimizin hakkını yememeliyiz. Fener'in şampiyonluğunu ne de güzel, ne de anlamlı verdiler. Fakat itiraf etmeliyim bence, biraz kısa sürdü.. Mesela bizim Sabah Sadece bir gün birinci sayfanın tamamını Fener'e ayrıldı. Olmadı.. En azından bi hafta boyunca birinci sayfadan şu manşet verilmeliydi:

"Süper Fener!"
Tv'lerdeki "şampiyonluğu kutlama" naklen yayınlarını da kısa kestiler.. Neyse, gelecek sefere...

Fakat bizi çekemeyenler de çok Abuzittinciğim.. Ne BBC, ne NBC, ne ABC, ne RAI, ne TV5 ülen tek kare şu Fener'i göster.. İnat için yok!

Hadi televizyonlar böyle, ya gazeteler? Newyork Times.. 60 sayfa mı 70 sayfa mı ne. Hiç değilse 70 inci sayfada "Fener Şampiyon" diye yaz. Satır yok. Diyelim Amerika çok uzak.. Peki, London Times, The Sun, The Mirror, Bild, Le Monde, sanki bunlar başka bi dünyada yaşıyorlar. Koca Fener şampiyon hiç oralı değiller.. Valla pes!

Mesela o gün, Fransız gazetelerinde ne vardı biliyor musun? Yeni bi yolcu treni yapmışlar saatte ortalama 310 kilometre gidiyormuş. Ne var bunda? Bizim trenler de 60'la gidiyor. Yani bu Fenerbahçe'nin şampiyonluğundan daha önemli bi haber mi? Ne Amerikalısı ne de Avrupalısı, bunlar bizi hiç mi hiç çekemiyorlar.. Bi kere daha anladım ki Türk'ün Türk'den başka dostu yok azizim.

Münasip yerlerinden öperim kardeşim.

Güneş

Kum!..
Ümit Yaşar Oğuzcan'ın dizelerini gönderen Tibet Bilge'ye teşekkürlerimle..

Sen kum nedir bilmezsin

Deniz görmedin ki

Yum gözlerini zamanı düşün

Deniz bir gözünde

Kum bir gözündedir.

Sen kül nedir bilmezsin

Ateş yakmadın ki

Uzat ellerini gökyüzüne,

Ateş bir elinde

Kül bir elindedir

Sen aşk nedir bilmezsin

Beni sevmedin ki

Ağla ağlayabildiğin kadar,

Bütün güzellikler sende

Aşk bendedir!.

TEBESSÜM
Fıkra Yanık rumuzlu bir okuyucudan

Öğretmen sınıfta madenleri ve ne kadar değerli olduklarını anlatıyormuş.

Dersin bitiminde çocuklara sormuş:

"Kim hangi madene sahip olmak ister cocuklar?"

Önce David cevap vermiş: "Platin, öğretmenim. Onunla kendime bir Porsche alırdım."

Ardından Mike cevaplamış: "Altın, öğretmenim. Altınlarımla kendime son model bir Cadillac alırdım."

En son Küçük Joe yanıtlamış: "Silikon, öğretmenim. Ablamda iki tane var, kapının önündeki arabaları hayal bile edemezsiniz!.."

SEVDİĞİM LAFLAR
Ben şansa çok inanırım. Ne kadar çok çalışırsam
o kadar şanslı olurum.

Stephen Leacock

(1869-1944)

BİZİM DUVAR
Şarap haram, rakı denmemiş. Manda ve himaye kabul edilemez, IMF denmemiş.

Hakan&Utku

 
Ekonomik programın başarıya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Evet
Hayır

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır