 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
Magazin |
|
Astroloji |
|
|
|
Para Durumu |
|
Hava Durumu |
|
|
|
Bizim
City |
|
Sizinkiler
|
|
|
|
Sarı Sayfalar |
|
İstanbul |
|
|
| Cumartesi Eki |
|
Pazar Eki |
|
|
|
Künye
|
|
E-Posta |
|
Reklam |
|
Arşiv |
 |
|
Ne sakız çiğniyorsun karşımda! 
BBG'de Eray, Melih'in şakada şukada ciklet çiğnemesine sinirlendi ya... Eskiden olsaydı Melih lakırdısını esirgemez, 'Ne sakız çiğniyorsun karşımda' deyiverirdi Sevgili Orhan, Benden sual edecek olursan... Biri Bizi Gözetliyor ile Gönül Kaçanı Kovalar arasında gidip geliyorum. Amerika'dasın ama duymuşsundur: BBG, Big Brother'ı andıran bir program. Bir eve kapatılan gençlerin 24 saat neler yaptıkları internetten yayınlanıyor. Önemli bölümler de Show TV'de gösteriliyor. Seks yasak olduğu için heyecan tozu kilim seviyesinde sürüklenen dizinin yapımcıları, Eray ile Melih adlı iki gencin arasındaki gerilimi pompalamaya çalışıyorlar. Eray ile Melih arasındaki itişme de zirve noktasına şöyle ulaştı: Arkadaşları tarafından ukalalıkla suçlanan Eray; 30 virgüllü, 12 noktalı virgüllü, 5 parantezli, 54 kelimeli cümleler kurarak konuşurkeeeen... Bacak bacak üstünde, kanepede kaykılmış vaziyette oturan Melih, onu şakada şukada sakız çiğneyerek dinliyordu kiii... Eray hasmına sinir oldu ve özetle, "Ben konuşurken, karşımda ne sakız çiğneyip duruyorsun" dedi. Ve gerilim şaha kalktı. Falan filan. Sevgi kelebeklerinin, nefret arılarına dönüşmesini seyretmek bu işin en eğlenceli yanı. Kalanı fasarya. "BBG'yi anladım da GKK ne oluyor" diyeceksin... Gönül Kaçanı Kovalar, Memduh Şevket Esendal'ın öykü kitabı. Son zamanlarda eski yazarlara taktım. Öğle tatilinde bir kitap alıp parka gidiyorum. Güvercinler, çocuğunu ya da köpeğini gezdirenler, acele acele yürüyenler, imaj gözlüklü kadınlar, ilkokul öğrencileri... Çay içip Sait Faik, Esendal, Gürpınar filan okuyorum. İyi geliyor. Ne kadar güzel yazmışlar! Zarif, yalın. Bugün artık kullanmadığımız (hatta hiç öğrenmediğimiz) birçok kelimeye, deyime rastlıyorum o eski kitaplarda. Şu 'sakız çiğneme' hikayesi de oralardan çıktı. SAKIZ GİBİ VELETLER Geçenlerde Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Lakırdı Aramızda adlı öyküsünü okuyordum. Andelip Hanım, İmam Efendi'ye giderek yaşını 45'ten 35'e indirmek istediğini söylüyor. Yani şimdi estetik yaptırarak gençleşenlerin aynısını doğum tarihini beriye çekerek yapmaya çalışıyor. Harika bir öykü. İmam Efendi lafı evirip çevirip, bir türlü sadede gelmeyince de Andelip Hanım kızıp, giydiriyor: "Karşımda ne sakız çiğneyip duruyorsun?" Ne hoş bir deyim, değil mi? Sakız çiğnemek, yani boş boş konuşmak... Şimdi BBG'deki sahneyi gözünün önüne getirebilirsin. Lafı ciklet gibi uzatan Eray, karşısında sakız çiğnediği için Melih'e çıkıştığında... Eğer bu deyimi bilseydi ve yeteri kadar zeki olsaydı; Melih de şöyle cevap verebilirdi: "Canım sen de karşımda sakız çiğneyip duruyorsun." Tabii arkadaş böyle bir şey demedi ve "TV'de sinirlenmek puan kaybettirir" ilkesiyle büyümüş bir velet olarak, 'Sorun değil' deyip sakin sakin (cool'muş) cikletini sehpanın üstüne yapıştırmakla yetindi. Burada halkın çoğunluğu Melih'i destekliyor ama her beş-altı kişiden biri de fanatik Eray'cı. Entelliğin yeni ikonu oldu çocuk. Velhasıl Orhancığım; BBG'li, DGM'li şu günlerde içimi en çok eski yazarlar açıyor. Mesela Hüseyin Rahmi'nin modernleşme metastazını şöyle anlattığını görmek pek keyif veriyor: "Kurt kuş inine yuvasına çekildi, meyhaneler boşaldı, hâlâ hanımlar sokakta. Başımıza gelen bu ne medeniyet belasıdır Yarabbi." Anlatımın şirinliğine bakar mısın! Bu arada dikkat ettim, Refik Halit Karay'dan Sait Faik'e eskilerin bol bol kullandığı, şimdilerde unutulan, halbuki günümüzde de gidebilecek bir kelime var: Lakırdı. "Laf, söz" anlamına gelen lakırdı niye unutuldu acaba? Mesela mizah dergileri niye kullanmıyor? Lakırdı; melodisi, ritmi ve zengin çağrışımlarıyla terk edilmemesi gereken bir kelime. Bunun gibi 'körpe' ile 'kütür kütür' unutuldu; kendimizi 'yavru' ve 'çıtır' ile sınırladık. Mizah dedim de, Lemancılar'ın çıkardığı Öküz'de bu ay 'yeni lakırdılar'dan harika örnekler var: "Gece internete girdim kızlığım bozulmuş mudur?.. 'Erenler Boyutu' adlı bir türkü bar açalım... His Pokemonu musun sen?.. Noel Baba ile seviştim... Önce sevişsek de, ön sevişmeyi arkadan yapsak!.." Yine yazarım, sevgilerimle. EMRE AKÖZ |
 |
 |
 |
 |
 |
|||
 |
 |
 |
|