kapat
06.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

2000'lere mektup!


'Kim bilir karşınızda olsaydım, saçları kırlaşmış 55'inde 'eski tüfek' bir adam olarak yaşayıp giderdim!'
Merhaba.

Uzaklardan, çok uzaklardan sesleniyorum size.

Bilenler vardır.

6 Mayıs 1972'nin sabahında ayrıldım oradan. 25 yaşındaydım.

Düşünüyorum da 30 yıla yakın bir zaman geçmiş.

Kim bilir, şimdi aranızda olsaydım; saçları kırlaşmış, yüzüne çizgiler yerleşmiş, 55'inde "eski tüfek" bir adam olarak yaşayıp giderdim.

Bu yüzden şimdi, zamanı, 6 Mayıs 72'de durdurup, hayata ve hayatıma dair az biraz kelam etmek istiyorum sizlerle. Özellikle de bu 30 yılda büyüyüp, serpilen ve düşünenlerle.

Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtuluş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Beni Kemalist düşünceyle yetiştirdiği için babama her zaman müteşekkirim...

Biz, Türkiye'nin ikinci Kurtuluş savaşçılarıydık. Elbette ki hapislere atılacaktık, kurşunlanacaktık da... Tıpkı Birinci Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi... Ama bu toprakları yabancılara bırakmamaya kararlıydık. Bir gün mutlaka yenecektik onları...

Düşünün bir kere; O günlerde hükümet işini, gücünü bırakmış bizimle uğraşıyordu. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumdaydı.

Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmışlar, tarih önünde hüküm giymiş durumdaydılar. Bizse çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdaydık...

Tutucu güçler egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindeydiler. Bizlerin mücadelesini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır.

Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli, daha güçlü eylemlere hazırlamıştı.

Tutucular, tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal'ci zinde güçler saflarını birbirine kenetlemişti.

Evet.

Sehpaya giderken babama bir mektup yazmıştım. (Sevgili babam şimdi yanımda ama bir kez daha hatırlatmak isterim yazdıklarımı.)

Mektup, babamın eline geçtiği zaman ben çoktan ayrılmıştım bile. Ne kadar üzülmesini istemesem de üzüldüğünü tahmin ediyordum. Fakat bu durumu metanetle karşılayacağını da biliyordum.

İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler... Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle erken gitmeyi normal karşılamıştım.

Çünkü bu yola bilerek girdim ve sonun da bu olduğunu biliyordum.

Kitaplarımı küçük kardeşime bırakmıştım.

Babamdan da kendisine tembih etmesini istedim; Bilim adamı olsun, bilimle uğraşsın. Öyle ya, çünkü bilimle uğraşması bir yerde insanlığa hizmet değil mi?

Aynı mektupta, yaptıklarımdan pişmanlık duymadığımı da belirtmiş ve bütün ailemi, devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklamıştım.

Evet, dostlara selam sevgi.

Hoşçakalın.

Deniz Gezmiş.

Bugün 6 Mayıs 2001.

Deniz Gezmiş'e dair "hayatın içinden" ve yazıp anlattıklarından bir mektup karaladım kendimce. Bu sütunu onun satırlarına bıraktım daha doğrusu.

6 Mayıs 1972'de, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'la idam sehpasına çıkarılmadan önce söyledikleri bunlardı.

Şimdi pekçok "hatip"in söylediği gibi...

NEBİL ÖZGENTÜRK

 
2001 yılı Türkiye 1. Futbol Liginin şampiyonu kim olacak?

Fenerbahçe
Galatasaray
Gaziantepspor
Beşiktaş

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır