kapat
06.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Bir kedi, bir adam, bir ölüm


Bir kedi: Sirikit... Cinsiyeti yok. Dış görünüşü gibi kişiliği de farklı. Sanki Eski Mısır'da yapılan üç yüz bin kedi mumyasından biri...
Hiçbir zaman, hiçbir şeye ve hiçbir kişiye ihtiyacı olmayan, bağlanmayan, sevmeyen, sevilmeyen muhteşem bir yaratık. Bütün gün bir kitaplık rafında ya da televizyonun üstünde uyuklamasına rağmen, aslında bir ölüm makinesi...

Bir adam: Sami Baran... Stockholm'de beş yıldır politik mülteci olarak yaşamakta... Hayatını politik mültecilerle paylaşan İsveçli Kristina'nın evinde, kendisi gibi mülteci Adil ve karısı Necla, Orhan, Göran ve Şilili sevgilisi Clara ile birlikte kalmakta... Bu arkadaşları arasına daha sonra Juan Perez, Rıza, Garcia ve Yoriko da katılacaktır.

Bir ölüm: Ama katili olmayan, üzerinde "cinayet" damgası bulunmayan bir ölüm...

Zülfü Livaneli'nin "Remzi Kitabevi" tarafından yayımlanan ve piyasaya çıkar çıkmaz "şarkıları" misali kapışılan romanı "Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm" başka türlü nasıl özetlenebilir?

Livaneli, romanının iskeletini oldukça ilginç "kurgu"ya yaslamış, bu da eleştirisini bizzat kendi içinde barındırmasına olanak tanıyor. Daha açık bir deyişle, anlattığı kahramanı, yani Sami Baran, her olay ve olgu sonrası yazarı ile hesaplaşmaya girişiyor, bir anlamda da okur ile yazarı arasında köprü görevini üstleniyor.

"Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm"ün bir önemli özelliği de "dönem" romanı niteliği taşıması... Özellikle 12 Eylül'den sonra birçok insanımız, Avrupa ülkesini mekân tuttu. Buna kırk yıldır 'el kapıları'nda yaşayanları da ekleyebiliriz?

Peki, bu insanların yaşadıkları edebiyatımıza yeterince yansıdı mı?

Livaneli, genelde "kimliği, kişiliği, yüzü silinmiş, hepsi birbirine benzetilmiş" mültecilerin yaşamına evrensel bir pencereden bakarken, çünkü o pencere önünde Sami ve Adil'in yanında Clara ve Garcia da durmakta, geri dönüşlerle izlerini hâlâ üzerimizden atamadığımız 12 Eylül'ün öncesi ve sonrasıyla bir panoramasını da çiziyor.

Bir başka deyişle, bir yabancı ülkede savrulan ömürlerin hikâyesi olarak yaşanmış ve yaşanılan aşkların, kederlerin ve sevinçlerin, öç alma ve intikam duygularının muhasebesi...

"Ölüm" ile "hayat"ın sınır çizgisinde buluşan "merak"ın üzerine insanın kendisi ve toplumuyla hesaplaşmasının izdüşümünün yansıdığı bir anlatı...

Satır aralarında ise bir aydın olarak Livaneli'nin sinema ve roman üzerine düşüncelerini bulmak mümkün, mesela "Roman yazarken en önemli şeyin, kendi deneyimlerini, kahramanına mal etmesi" gibi... Gerçekten de roman, yazarın deneyimlerini kahramanına mal etmesinden başka nedir ki? Bu açıdan Livaneli'nin kişisel hayatından izler taşıyan da bir roman...

Yazarlığının "olgunluk" nişanesi...

HAFTANIN KİTABI
Psikiyatri mabedinin duvarları

Uzman iki ruh hekimi, Cem Mumcu ile Yıldırım B.Doğan, bir masa çevresinde buluşarak iç konuşmalarının dökümünü, birini Selçuk Demirel'in ötekini Mehmet Ulusel'in çizgileriyle bezeyerek "Okuyanus Yayınları" arasında çıkan iki kitaba dönüştürdüler: "Desen mi, Demesen mi" ve "Terapi Şeysi"...

Bilindiği gibi psikoterapi, biri psikoterapist olmak üzere iki insanın kurduğu iyileştirici bir ilişki biçimi... İdealize edilmiş meslek ilkeleri, psikoterapi uygulamalarına yön veren tek kavram mı?

Mumcu ve Doğan, birer ruh hekimi olarak konumlarını şöyle belirliyorlar:

"İç yaşamın konu olmadığı zihinsel eylemlilik, ne sanatta, ne felsefede, ne de başka insani bir disiplinde söz konusu olabilir. Ancak hakkında konuşulan, bir küme, bir öbek, bir grup olarak isim aldığında, konuşma da kendini sınırlar. Artık hastalık isimleri, tanım ve tarifler, tedaviler ve benzeri üst düzey tartışmalar vardır. Konuşanlar belirlenmiş ve yetkilendirilmişlerdir. Gayrisine dinlemek kalır. Bu adil mi?"

İşte bu sorunun da yanıtı olarak hem psikoloji kitabı gibi okunabilecek, hem de Demirel ile Ulusel'in "lezzetli" birer albümü niteliğiyle bakılabilecek iki çalışma...

REFİK DURBAŞ

 
2001 yılı Türkiye 1. Futbol Liginin şampiyonu kim olacak?

Fenerbahçe
Galatasaray
Gaziantepspor
Beşiktaş

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır