kapat
07.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Ah, güzelim futbol!

Bu yazıyı maç başlamadan (başka maç mı var? Tabii ki, Fenerbahçe - Galatasaray maçı!) dört buçuk saat önce yazıyorum.

Başka ne yazabilirdim! Neden söz edebilirdim!

Nietzsche "Bellek irin toplamış bir yaradır" demişti ya, unutkan olalım da işkenceciler, zorbalar, hain muktedirler ve yağmacılar günlerini gün etsin; her sabah karşımıza melekler gibi çıksınlar diye değil...

Söylemek istediği çok yalındı Nietzsche'nin. Hayatta güzellik ve belki mutluluk, ancak belleği durdurabilmek, ara sıra unutabilmekle mümkün oluyordu...

Cumartesi akşamından pazar sabahına kadar İstanbul'un dört bir yanını dolaştığımda farkettim ki, futbol "afyon" değil; kimsenin o kadar uyuşmaya niyeti yok, ama futbol "güzel unutkanlıklar" ve meltemsi ferahlıklar taşıyor hayatımıza...

Heyecanları sadece mutsuz aşklara, aileden birilerinin başlarına gelen "bela"lara ve öfkelerine ipotek edilmiş geniş yığınları tatlı tatlı heyecanlandırıyor futbol...

Cumartesi akşamının bir saatinde Taksim'in orta yerindeki kızlı erkekli gruplarla, kadınsız ve kırgın genç erkek kalabalığı çarpışıp sürtündüğünde bu kez ateş çıkmadı.

Çünkü herkesin birbirine soracak sorusu vardı: "Yarınki maç ne olacak?"

Çünkü herkesin kafasını tek bir şey meşgul ediyordu: "Fenerbahçe mi, Galatasaray mı?"

Şehrin tanınmış buluşma, bekleme, ekilme köşelerinden birine yaklaşmış; şık bir genç kadının ter içinde oraya doğru koşan erkek arkadaşına "neden geç kaldığını" sorgulayan haşin bir fırça atmaya hazırlandığını farketmiştim ki, genç kadın beni görünce durup "Haşmet Bey, maç ne olacak?" diye sormaz mı?..

Gerçek yanıtını asla kestiremediğim sorunun karşılığını mahsus biraz uzun tutarak verdim.

Hey Tanrım! Eminim, sohbete katılan genç adam da içinden binlerce kez futbola teşekkürlerini sunmuştur...

Baktım, iki gün önce işlerin kesildiğinden dem vuran ve ağzından başka laf çıkmayan kokoreççi büyük bir keyifle maçı kendi takımının alacağını anlatıyordu müşterilerine...

Gece kulüplerinde bir ağızdan seslendirilen taraftar marşlarının en yüksek sesli katılımcıları kadınlardı...

Bir kez daha gördüm ki futbol, stad dışında da güzel ve hayatın kılcal damarlarında da futbol akıyor. Top hayatın her köşesine, bütün direklerine (futbola burun kıvıran "rigid" direklere de!) çarpıp geri dönüyor.

Bir kez daha gördüm ki, ona "toplumsal afyon" muamelesi yapmak da; onun hazlarını ve heyecanlarını sadece maçın oynandığı stadın içindeki 30-40 bin kişinin tekelindeymiş gibi değerlendirmek de çok yanlış.

İyi ki var futbol!

Yine de, şimdi maça doğru yola çıkmak üzere hazırlanırken içimi bir sancı kemirip duruyor...

Ne olur; futbol zevkini, futbol adına sahneye konacak acılar öldürmesin!

Ne olur; heyecanlarımız heyecan kalsın; şiddetin besini olmasın!

Ne olur; rekabet rekabet olsun, kanlı bıçaklı bir düşmanlığın seyircisi olmayalım.

İtiraf etmeliyim ki, futbolu çok sevmeme karşın, maç yolunda ayaklarım biraz da geri geri gidiyor.

Oyuncak ayıcıklar
Geçenlerde Julie Burchill yazıyordu Guardian'da: Yeni yapılan bir araştırma oyuncak ayıcıkların (teddy bear) sanıldığının aksine bebekler ve küçük çocuklar tarafından pek sevilmediğini ortaya çıkarmış. Çocuklar seçme hakkı tanındığında "ayıcıkları" hiç seçmiyor; kedi, köpek ve bir de yüzleri insanı andıran oyuncak maymunlara sarılıp yatmayı tercih ediyorlarmış. Dev teddy bear endüstrisi, araştırma sonuçlarını görünce hafif bir şok geçirmiş.

Peki, madem öyle neden oyuncak ayıcıklar satın alınıyor?

Yoksa "ayıcıkları" seven yetişkinler mi?

Yetişkinler yoksa çocukları kendi beğenilerine alet mi ediyorlar?

Ah, şu koca bebekler!

AYNA
Kültüre boşverelim diyen kültürlü adamlardan bıktım. Paradan hoşlanmadığını söyleyen zenginlere benziyorlar.

BERTRAND TAVERNIER

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır