Bırakalım Ankara kendi dünyasında yaşasın.. Sadece Ankara'ya bakmak zorunda değiliz ki..
Biraz da etrafımıza bakalım..
Yeter artık.. Büyük laflar ederek kendimizi kandırmayı bırakalım..
Büyük politikalarla uğraşıyormuş numarasına da yatmayalım..
Türkiye yeniden yapılanıyorsa..
Krizden çıkış yolu da buysa..
Biz de beyinlerimizi yeniden yapılandıralım..
Büyük teorileri, kurtuluş planlarını rafa kaldıralım..
Gelin.. Vergilerimizi araştıralım..
Ödediğimiz vergiler halka dönüyor mu, dönmüyor mu, ona bakalım..
Devlet topladığı vergiyi ne yapar?
Eğitime, sağlığa, adalete, güvenliğe mi harcar?.
Devletin temel görevleri bunlar mıdır?
O zaman ona bakalım.. Eğitime göz atalım.
Ama bunu yaparken de Türkiye'nin eğitim politikası gibi büyük lafları çöpe atalım..
Mahallenizde okul yok mu?
İşe oradan başlayalım..
O okulda kaç sınıf vardır.. O okulda bir sınıfa kaç öğrenci düşmektedir..
Sonra, ya öğretmenler..
Açık konuşalım.. Öğretmenler üniversiteli cahiller mi, değiller mi?
Öğretmenler yetişmiş eğitimciler mi, yetişmeye muhtaç yüksel okul mezunları mı?
Bu ayrımı ortaya çıkaralım..
Çocuklarımızı eğitiyorlar mı, eğitiyormuş gibi yapıp ezberletiyorlar mı?
Artık bunları konuşalım..
Artık bunları düşünelim..
Acı bir örnek ama..
Ankara'ya uçuyorum.. Güvenlik kontrolü yapan iki polis memurunun konuşmasına tanık oldum..
Çok ama çok üzüldüm..
Önümüzde Avusturyalı gençler var.. Kıyafetleri bir örnek, belli ki bir sporcu grubu. Güvenlikten geçip, uçağa binecekler.. Polisler arasındaki konuşma şöyle..
Bayan memur: Ooo. Bunlar çok uzağa gidecek..
Erkek memur: Karıştırıyorsun. Avusturya, Avrupa'da bir ülke.. Senin dediğin Avustralya.. O kıta..
Bayan memur: Karıştırdım..
Erkek memur: Boş vakitlerinde gel de sana biraz fizik dersi vereyim..
Kendimizi kandırmayalım.. İşte Türkiye'nin durumu bu..
Bilgiç memur; Avustralya'nın yerini biliyor ama bu bilgiye fizik mi, kimya mı yoksa coğrafya dersinde mi ulaştığını bilmiyor..
Çünkü; fiziğin, kimyanın, matematiğin ne işe yaradığını bilmiyor..
Çıkan sonuç şu; demek ki vergilerimiz eğitime gitmemiş..
Gelelim mi sağlığa..
Ben 22 yıldır Sosyal Sigortalar Kurumu'na prim ödüyorum..
Ama SSK hastanesine gidip hiç muayene olamıyorum..
SSK hastanesinin kapısından bile giremiyorum..
Sorsan.. Bir yığın nutuk.. Bir yığın rakam..
Sayıları alt alta üst üste dizmekle olmuyor..
Benim derdim somut...
Ben SSK hastanesinin kapısından girip, karşımda doktor görmek istiyorum..
Ben hastalanınca tedavi olmak istiyorum..
Benim derdim basit..
Demek ki; vergilerimiz sağlık alanına da gitmemiş..
Peki nereye gitmiş?.
TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan feryat ediyor..
Diyor ki; "Anadolu Grubu olarak 252.4 trilyon vergi ödeyeceğiz.. Bu, konsolide vergi gelirinin yüzde biri.. Ancak bu iftihar edilecek tablo nedeniyle grubumuz büyüme hızından fedakârlık yapmak zorunda kaldı.. Yatırıma tahsis edeceğimiz fonlar eridi"
Özeti şu: Anadolu Grubu yatırım yapmayacak.. İş imkânları açamayacak.. İşsizliğin bitmesine katkı sağlamayacak..
Peki ödediği vergi nereye gidecek..
Eğitime mi, sağlığa mı, adalete mi, güvenliğe mi?
Nereye gidecek..
Görüyorsunuz.. Oraya da gitmiyor..
Ama ben karar verdim.. Artık vergimin hesabını soracağım.
Siz de sorun..
Öyle az, çok diye düşünmeyin..
İşe mahallenizden başlayın..
Magazin
