 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
Magazin |
|
Astroloji |
|
|
|
Para Durumu |
|
Hava Durumu |
|
|
|
Bizim
City |
|
Sizinkiler
|
|
|
|
Sarı Sayfalar |
|
İstanbul |
|
|
| Cumartesi Eki |
|
Pazar Eki |
|
|
|
Künye
|
|
E-Posta |
|
Reklam |
|
Arşiv |
 |
|
Heybetli bir aşk 
Muazzez Abacı artık efsaneleşmiş aşkını anlattı: Bir sabah kalktım evin içi para dolu, dolarlar, marklar... 'Çalışma, kazandığının yüz mislini vereyim' derdi. Hasan'la hep sevgili, saygılı olduk Mesleğine tutkuyla bağlanmış, mesleğini yaşam biçimi yapmış bir kadın Muazzez Abacı... Sesinin büyüsü ile gazinoları doldurmuş. Ona göre kadının güzelliğini kullanması da zeka gerektiriyor ama sanat söz konusu olunca salt güzellik yetmiyor. Ben Abacı ile sohbete bu noktadan başladım... Ama sonra itiraflar geldi... Hayatının en önemli bölümüne damgasını vuran Hasan Heybetli ile beraberliğinden söz ederken, içindeki duygusal, itaatkar ama yeri geldiğinde yumruğunu masaya vuran ve hep kendi istediği gibi yaşamış bir kadını anlattı... * Gazino alemi içindeydiniz ve size yaklaşmaya çalışan erkekler vardı... Neler yaşadınız? Eskiden gazinoda bir ahlâk vardı. Ben 'illaki orkidenin içinde bir hediye gelmesini arzu ediyorum' diye hissettirseydim gelirdi bir şeyler. Hayatta ne yaptımsa kendim yaptım... Annemden babamdan bile harçlık isterken utanır, sıkılırdım. * Eşlerinizden maddi destek almaz mıydınız? Asla... Mesela Hasan Heybetli ile evli olduğum günlerde o çok paralı bir adamdı. Benim de sahnelerde anlaşmalarımın olduğu günlerdi. İsterdi ki çalışmayayım. 'Sen evinde otur sana kazanacağının elli mislini, yüz mislini vereyim' derdi. * Bu konuda dayatmaları olmuyor muydu? Öyle gün geldi ki evin salonunu parayla doldurduğu oldu. Bir sabah kalktım ki bütün oda para dolu... Mark, dolar, frank... Hemen paraları çöp poşetlerine doldurduk. Hasan'ı çağırdık. Bahçeye geldi. Bizde para torbalarını balkondan aşağıya attık. Meselem para değildi. Şarkı söylemek istiyordum. O gün evde olan para bugünün 500-600 milyarıydı. ALDATILDIM, AFFETMEDİM * Yıllarca hapishanede olan bir adamı sevdiniz... Sizin sevdanız tek kişilik miydi? Hasan'la birlikte Türkiye'deki hapishanelerin hemen hemen yarısını dolaştım. Akşehir'de hapisteyken hemen hapishanenin karşısında bir ev tuttuk, 1,5 yıl orada yaşadım. Bir ıslık çalardı, ben duyardım. O zamanlar çok yaramaz bir mahkumdu. Tabii şimdi profesyonelleşti. Bir gün savcı beni çağırdı. Gittim. "Muazzez Hanım kariyerim mahvoldu. Ankara'dan müffettişler geldi, teftişe girdik. Bir baktım ki Heybetli'nin koğuşunda 27 kişi fazla... Böyle şey görülmemiştir' dedi. Meğer Hasan kendini ziyarete gelen herkesi orada tutmuş. Ben o hapisteyken dört duvarın arasında yaşadım. * Eve kapatılma mıydı, yoksa sizin tercihiniz mi? Kendim istedim. Hasan o zaman çok delişmendi. Ben de çok gözde bir sanatçıydım. En ufak bir şeyden hassasiyet yapıp da üzülmesin diye, elinin altında olayım istedim. * İki farklı dünyanın insanı olarak ortak bir yaşam içinde hangi fedakarlıklarla buluşabildiniz? Dürüst olmaya söz vererek başlamıştık. Onun farklı bir dünyası vardı ve beni o dünyanın içine asla sokmadı. O da bana çok karışmadı. Yaşamlarımız uymasa da birbirimize çok sevgili ve saygılı olduk. * Büyük bir sevda mıydı? Aslında büyük bir sevda yaşadık mı bilmiyorum çünkü hapishane yılları çok büyük ayrılıklar getirdi. Ama hep bir hayranlık, bir sevgi saygı vardı. Ölçülü bir ilişkiydi... Sonra başka biri girdi hayatına ve olay koptu. Ben erkekten beterim, asla affetmem! Yollarına gül döküp tavladı Gazinoya gidip geliyormuş. Ben uzun süre fark etmedim. Benimle beraber olmak istediğini söyledi. Ben de 'hayır' yanıtını verdim. Ayrıca kim olduğunu da bilmiyordum. Bir gece yarısı bir telefon geldi. Saat 3,5-4 gibiydi. Osmanbey'de oturuyordum o zaman. Halaskargazi Caddesi'nde. Telefonda, 'Sizi rahatsız ettim, çok özür dilerim. Camdan başınızı uzatıp dışarıya bakabilir misin' dedi. Camdan dışarıya bir baktım Halaskargazi Caddesi 'gül'dü... İnanılmazdı. Cadde kırmızı güllerle kaplanmıştı. Çok hoşuma gitti. O an beraber olmaya karar verdim. Şengül BALIKSIRTI |
 |
 |
 |
 |
 |
|||
 |
 |
 |
|