kapat
07.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Seyfullah'ın çalınan umutları


"Lale-1" adlı gemide yakalanan 449 kaçaktan birisi de 23 yaşındaki Adıyamanlı Seyfullah'tı O'nun tek hayali İngiltere'deki garson ağabeyinin yanına giderek çalışmak ve evlenebilmekti
Lale-1 adlı gemi, bugüne dek yüzbinlerce ton kum ve hurda demir taşımış eski ve hantal bir gemi... Lale-1, önceki gün sabaha karşı 449 insan için de bir umudun tükenişi oldu... Yıllarca biriktirilen dolarlar, yüzlerce umutlu yürek, hayal ve kurtuluş düşleri ile geri kalmışlığın, yoksulluğun karanlık perdesini aralayacak bir araçtı onlar için Lale-1.

Lale-1'de yakalanan ve İtalya'ya götürülmek vaadiyle kandırılan çeşitli gerikalmış ülkelere mensup 449 mülteciden kimisi yıllar önce aynı şartlarla Avrupa'ya kaçırılan eşinin, kimisi babasının, kimisi ağabeyinin yanına gidip yeni bir yaşantı kurma hayaliyle bindi gemiye. Kimileri de yıllarca çalışıp dirhem dirhem biriktirdiği binlerce dolarını yatırdığı bu umut yolculuğunda hayata sıfırdan başlayacaktı. Ama umutlar, geminin Pendik açıklarında demirlemesi ve yarım saat sonra da Sahil Güvenliğin siren sesleriyle son buldu.

AĞABEYİNİ ÖRNEK ALDI
İşte gemide yakalananlardan birisi. Adı: Seyfullah Yeniaydın. 23 yaşında... Aslında henüz hayatın başında, ama öyle bitkin ki; yoksulluğun pençesi Adıyaman'da Gölbaşı ilçesine bağlı küçük bir köyde yakalamış onu. Okuyamamış. Bir mesleği yok, tek şansı daha önce aynı şartlarla yurtdışına çıkmayı başaran ağabeyi Hasan. Hasan, 4 yıldır İngiltere'de bir lokantada garsonluk yaparak geçimini sağlıyor ve Türkiye'ye Adıyaman'a çok iyi paralar gönderiyor...

Seyfullah birgün telefonda, "Beni de al ağabey, bıktım" demiş. Hasan, tam da bunu bekleyen birkaç kişiyle görüşmüş. Biriktirdiği birkaç bin doları kapora olarak teslim ettikten sonra umutlu bekleyiş başlamış. Seyfullah, ilk kez hayal kurmaya başlamış. Yeni bir ülke, yeni bir hayat, belki bir eş ve iş. Sürüklenen günlerle artan hayaller, gelen bir telefonla doruğa tırmanmış. Telefondaki ses, "Sabah saat 03.30, daha önce söylediğimiz yerde toplanıyoruz. Gemiye bindireceğiz" demiş... Seyfullah aynı kaderi paylaştığı 448 mülteci ile birlikte Lale-1'in ambarlarına doluştu. Ambarların ölüm sessizliğindeki soğuk ve karanlık havası korkutmamış hiçbirini, çünkü gözlerini yumduklarında aydınlık hayaller vardı karşılarında. Gemi birden demirlemiş, yine seslerini çıkarmamışlar. Aradan hiç geçmek bilmeyen yarım saat geçmiş. Sonra bir siren ve Sahil Güvenlik anonsu, diğer mülteciler Türkçe bilmedikleri için ne olduğunu anlamamış, ama içlerinde tıpkı Seyfullah gibi olan biten herşeyi anlayanlar da varmış.

NE DE ÇABUK VARDIK!
Seyfullah gibi umutlarını Pendik'te yitiren bir aile daha var. Favziye Ahmadsalih, eşi Ali 4 yıl önce yine Türkiye üzerinden İtalya'ya oradan da İngiltere'ye gitmiş. İş bulmuş, çalışmış ve durumunu düzeltmiş. Şimdilerde 6 yaşında olan küçük kızları Dilyane, burnunda tütmeye başlayınca, aklına onları da İngiltere'ye getirtmek gelmiş. Tıpkı Seyfullah gibi o da çevresinde bu işi yapanlarla irtibat kurmuş. Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra Irak'ın İslamani şehrinde yaşayan eşini arayarak müjdeyi vermiş.

Önce vize alarak Türkiye'ye gelmişler. Önceki gün onlar da ambara konulur konulmaz, Favziye ve küçük kızı Dilyane uyumuş ve karşılarında sahil güvenlik askerlerini görene kadar da ne olduklarını anlamamışlar. Daha önce de gemiye hiç binmemişler. İtalya yolculuğu ne kadar da kadar kısa sürdü diye bile sormuşlar kendi kendilerine. Yarım yamalak İngilizcesi ile "Geldik mi? Pasaport mu istiyorsunuz?" demişler askerlere, asker sadece gülmüş, sonra da bağırmış, "Çabuk güverteye çıkın" diye. Zavallı kadının umutları ve hayalleri Pendik'te bitti.

'Gemi yakalandı hayallerim bitti'
"Sabah saat dört sıralarıydı. Bilmediğimiz bir sahilden küçük teknelerle sessiz, sakin bindirildik bu gemiye. Herkes mutluydu. Çünkü, yoksulluktan, sefillikten, geri kalmışlıktan bizi bu gemi kurtaracaktı. Ne kaptanı tanıyorduk ne de bir başkasını. Bir tek "umudu" tanıyorduk. Verdiğimiz dolarlar çok umurumuzda değildi artık. Ne de olsa o paralar özgürlüğün ve hayallerin bedeli olarak bir kerelik ödenecekti... Değerdi... Avrupa'ya gidiyorduk. Orada yepyeni bir yaşam, yepyeni bir hayat bekliyordu bizleri. Şimdi... Şimdi mi? Sesimizin titremesinden belli olmuyor mu? Gidemedik. Bitti!"

449 KİŞİDEN 66'SI BİZDEN
İstanbul Pendik açıklarında, önceki sabah bir geminin ambarında yakalanan ve kaçak olarak yurtdışına gitme hazırlığı içinde bulunan 66'sı Türkiyeli, 449 kişinin sorgulamaları tamamlandı.

Darıca Hacı İsmail Bayramoğlu Spor Salonu'nda, kimlikleri tespit edilen ve aralarında 66 Türk'ünde yer aldığı, 123 Iraklı, 22 Filistinli, 56 Etiyopyalı, 40 Faslı, 83 Afganistanlı, 28 Pakistanlı, 18 Bangladeşli, 7 İranlı ve 6 Batı Afrikalı olmak üzere, toplam 449 kişiden 200'ünün sorgulamaları tamamlandı. Gebze Emniyet Müdürlüğü Teknik Büro ekipler tarafından parmak izleri alınan ve Jandarma tarafından sorgulamaları yapılan kaçaklar, ifadelerinde, İtalya'ya gitmek üzere simsarlara kişi başına 2500 dolar ile 5 bin mark arasında para verdiklerini söylediler. Sorgulamanın ardından, Gebze Savcılığı'na sevk edilen kaçakların yemek ihtiyaçları Sivil Savunma tarafından karşılandı.

Kaan ÖZBEK-Yalçın BEL

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır