Hayır! Hayır! Sema Pişkinsüt'ün oğlunun suratında patlayan tokat sıradan "bir demokrasi magandasının" elinden çıkmadı!
Düşüncesiz bağlanışlarımızın, korkak sevgilerimizin hoyratlığından çıkmıştı o tokat!
Siyasette de, toplumsal hayatımızda da şimdi hemen bir tokat patlatmazsak, mutlaka tokat yiyeceğimize olan inancımızın ürünüydü...
Keyfimizi bozan herkese "başka kapıya git" deme rahatlığının "kapıkulları"nı nasıl zorbalaştırdığını gösteriyordu...
Parti delegelerinin hiç sıkılmadan, hiç utanmadan gece kulübü bodyguard'larına dönüştürüldüğü; kimsenin de bunda beis görmediği bir siyaset kültürünün sonucuydu o tokat!
Pişkinsüt kürsüye çıkamadı, konuşturulmadı.
Çıksaydı ne olacaktı?
Çok mu etkili olacaktı? Diyelim ki, etkili oldu. Liderinizin verecek yanıtı yok muydu?
Eleştirilere yanıt veremeyen lider olur mu?
Eleştirileri gönül rahatlığı ve sükunetle karşılamayan lider, demokrasilerde lider kalmayı hak eder mi?
Yoksa Pişkinsüt konuşunca delegelerin keyfini mi kaçacaktı; lideriniz yanıt vermekte zorlanacak mıydı?..
O zaman içinizden "yazıklar olsun bana da, bize de, hepimize de" diye geçirmek ve evinize olgun insanlar gibi dönmek yerine, nasıl oldu da zihnini kaybetmiş bir kitle olarak "Hain dışarı! Hain dışarı!" diye bağırmakta huzur buldunuz?
Kırılmasın diye sekiz takla attığınız hayalleriniz eninde sonunda kırılınca, yine de "yazıklar olsun bana" diyemezsiniz, biliyorum!
O zaman da başka kapıya gidersiniz: delege olmaya, çıkar peşinde güvercin kovalamaya, aradan sıyrılıp vekil, bakan filan olunacak bir başka kapıya...
Ama "Tüh, ne yanlış yapmışım ben!" diyemezsiniz bir türlü.
Demokrasi nedir, ne değildir diye sormayı yine aklınıza bile getirmezsiniz.
Güçlü olanın, kendisine inananın başkasının sözünden korkmayacağını asla akıl edemezsiniz...
Çünkü sizin hiç sözünüz olmadı ki!
Varsa yoksa tokatlarınız! Bugün burada, yarın başka kapıda...
Siz söyleyemezsiniz ama ben söyleyeyim: Yazıklar olsun size!..
Siyasetin aşağısında sizler oldukça, yukarısından hayır bekleyenlere de; yazıklar olsun!
Tokat tabii ki, Pişkinsüt'ün oğlunun suratında patlamadı aslında. O tokat saf saf oturduğumuz yerden demokrasinin kendi kendine yeşereceğini sanan bizlerin suratında patladı...