kapat
01.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Öldüm ve.. Yeniden doğdum..

"Artık ölsem gam yemem.. Gözüm arkada kalmaz" dedim, yanımdakilere, ilk yarı sonunda perde kapanırken..

İkinci yarı daha da muhteşemdi.. Daha da görkemliydi.. Daha da coşkuluydu.. Binlerce seyirci ayağa fırlamış çılgınca alkışlıyordu..

Sadece keyiften, sadece bu emsalsiz şovun heyecanından değildi alkışlar..

Bunlar ayni zamanda "Gurur" alkışlarıydı..

"Tüm bu güzellikleri yaratan, tüm imkansızlıkları 'Olur'a çeviren insanlar benim insanlarım" demenin gururu..

Birinci perde kapanırken "Artık ölsem gam yemem" diye bağırıyordum. Gösteri biteli yarım saat olduğu halde, ikinci perde bir türlü kapanmazken yeniden doğuyordum..

Daldım, aylar öncesine gittim birden.. Londra'da, River Dance'ı seyretmiştik, dostum Hüseyin Özer'le.. Kasetini aldım.. River Dance'ın.. Lord of the Dance'ın kasetini zaten bana o sıralar Londra'da yaşayan sevgili okurum Pınar Kılıç Walter yollamıştı..

Kafamda müthiş bir proje vardı..

İrlanda, çok az sayıda ve hepsi birbirine benzeyen halk danslarından bunları yaratabiliyorsa, her bölgesinden ayrı bir dans kültürü fışkıran Anadolu'dan neler yapılamazdı?..

Elimde River Dance ve Lord of the Dance'ın kasetleri doğru Sait Sökmen'e gittim.. Bana sorarsanız Türk balesinin en iyi dansçısıydı gelmiş geçmiş.. Şimdi de büyük koreograf..

Seyrettirdim ona..

"Şimdi" dedim, "Bunu Anadolu'ya getirelim.. Finansmanını ben bulacağım.. Sen yeter ki 'Tamam' de.."

Proje trilyonluk.. Ama güvendiğim dağlar var.. Sanata, kültüre, hele dansa tapan Burhan Karaçam dostum, Yapı Kredi'nin başında.. Bankanın Kültür Sanat Yönetmeni bir başka müthiş adam, Özalp Birol..

Koyacağım kasetleri önlerine.. Göstereceğim Sait Hoca'yı.. "Var mısınız" diyeceğim.. "Varız" diyecekler, adım gibi biliyorum..

Sait Hoca ayağa kalktı..

"Düşünme bile Hıncal" dedi.. "Bu ülkenin böyle bir şov gerçekleştirmesi, sen ve ben yaşarken mümkün değil.."

Bu ülkenin bu işleri en iyi bilen adamı "Sorun para değil.. Biz bunları yapamayız" diyorsa, saygı duymak gerek.. Hele "Aklına bile getirme.." diyorsa..

..Ve bu işi en iyi bilenlerin "Aklına bile getirme" dedikleri mucizeyi benim insanım hele ülke tarihin en büyük krizi içindeyken gerçekleştiriyorsa eğer, artık ölsem gam yer miyim?..

Korkmayın.. "Türkiye'ye birşey olmaz" diye bağırdım hep son günlerde..

İşte demek istediğim bu.. Gidin "Sultanların Dansı"nı izleyin.. Gidin Türkün mucizesine şahit olun.. Sonra rahat uyuyun.. "Bunları başarabilenlerin dizi yerde kalmaz.. Düşerler belki.. Ama kalkarlar.." deyin..

Galatasaray, Türkiye'nin gücünü sporda göstermişti.. Galatasaray Türkiye'yi sporda Avrupa'ya sokmuştu.. Sultanların Dansı, sanatta yapacak ayni şeyi.. Bu şov Avrupa'yı, bu şov dünyayı dolaşacak.. Ve dünya insanları bu kez "Savulun" değil, "Koşun.. Koşun.. Türkler geliyor" diye haykıracaklar..

***
Ben Sait Hoca'dan "Aklına bile getirme" öğüdü ile ayrılmıştım ya..

Meğer ayni tarihlerde, bir başka yerde iki çılgın adam, ayni projenin peşine düşmüşler.. Hem de milyonlarca dolarlık yatırımı göze alarak..

"Düşünme bile.." denen projeyi düşünmekle kalmamışlar.. "Biz bunu yaparız" demişler.. "Niye yapmayalım ki.."

Yalçın Çevikel ve Güvenç Kılıç adları..

Güvenç'i, Pazar günü TRT2'de Telepazar adlı yeni başlayan programda izledim..

İki cümle ile özetledi, başarının sırrını..

"Büyük düşündük ve riskleri göze aldık.."

Bu ülke insanının önüne ikide birde "Haddini bil.. Haddini bil.." diye miskinlik aşılayanlara bir baş kaldırı idi bu iki cümle..

1980'li yıllarda Mustafa Denizli büyük düşünceyi gündeme getirdiği ve risklerden korkmadığı, Wembley'de İngiltere'den 8 yemeyi göze aldığı için, Galatasaray 2000 yılında UEFA Şampiyonu, Türk milli takımı Avrupa ve Dünya Finallerinin yolunu tutar olmuştu..

"Büyük düşünmek.. Riskleri göze almak.." spor deyişleri değil, yaşam tarzı, yaşam felsefesi idi, Galip Doğanların..

"İnsanlar ikiye ayrılır" derim hep.. "Galip doğanlar, mağlup doğanlar.."

Had bilen, geri çekilen, büyük işleri düşünmekten bile korkanlar, mağlup doğanlardır. Onlardan ne köy olur ne kasaba.. Hezimete uğramazlar pek, ama zafer de kazanamazlar.. Gelirler, iz bırakmadan giderler.. Sevresciler onlardır..

Galip doğanlardır, tarihi yapanlar.. Üretenler, yaratanlar, doruklarda dolaşanlar..

Onlar için, had, sınır yoktur.. Onlar büyük düşünürler.. Onlar riskleri göze alırlar.. Lozan'a imza atanlar da onlardır..

Onlara "Umut taciri" denir.. Onlara "Çılgın" denir.. Çünkü onlar normal kafaların düşünmeye dahi cesaret edemediği hedefler için kolları sıvayan ve "Hadi yola çıkalım" diyen adamlardır.

Yalçın Çevikel ve Güvenç Kılıç böyle "Çılgın" adamlardı işte..

Böyle adamlar oldukları için, River Dance'ı hayran hayran izlemekle kalmamışlar, çılgın gibi alkışlarken "Biz niye yapmayalım.. Biz niye daha iyisini yapmayalım" diye düşünmüşlerdi. "Onlarda dansın Lordları varsa, Anadolu'da Sultanları var" demişlerdi.

Türkiye'ye gelince kolları sıvadılar..

Bu rüya öyle başladı..

Sonra..

Sonrası yarın.. Bu kadar muhteşem bir gösterinin, Türk sahne sanatları tarihinin gelmiş geçmiş en büyük, en görkemli şovunun anlatımı bir güne sığar mı?..

BİZİM DUVAR
Emre'nin önüne gelene dirsek atması normal. İnter'le dirsek teması kura kura başka türlü temas kuramaz oldu.

Hakan&Utku

Bir Gazete.. Bir Adam!..
Çanakkale Anıtından söz eden TRT "Bir gazetenin öncülüğünde açılan kampanya ile.." diye anlatmış, tarihçeyi..

Hasan Pulur Usta hem de çok haklı olarak "O gazete, bir gazete değil, Milliyet'tir. O kampanyayı yürüten, anıtın yapılmasına büyük katkısı olan gazetenin adı Milliyet'tir.. Bu kampanyayı başlatan adam da, merhum meslekdaşımız Necmi Onur'dur" diyor ve hüzünleniyor..

"Gazetenin ve gazetecinin kaderidir bu.. Bir kuru teşekkürü bile esirgemek.."

Hem de nasıl haklı.. Güzel şeyler, harika şeyler yapanların adı niye anılmaz.. Niye "Reklam" diye korkulur.. Reklamsa reklam.. Marifet iltifata tabidir. Güzel şeylere destek olursan, güzeli teşvik edersin.

TRT eski havasında değil. Güzellikleri, adı sanı ile açık seçik söylüyor. Burada hala eski, hala tutucu, hala korkak eski TRT'de kalmış bir kafa var, o kadar, Hasan Ağabey..

Bu arada.. Eğer, kendisine, gazetesine ve Türk insanına inancı ve güveni tam Abdi İpekçi, bir basın anıtı gibi sahiplenmeseydi projeye, arkasında durmasaydı bu muhteşem sonuç alınabilir miydi?..

Dışişlerimiz..

"Fransa ile ilişkiler tıkırında.. Kemal Derviş, Paris'e Fransız Maliye bakanına gidiyor.. Başbakan Ecevit, Fransız Başbakanına 'Cher ami- Sevgili Dost' diye mektup yazıyor, Devlet Bahçeli, Türk Fransız ortak yapımı açılışında konuşma yapıyor.. Peki ama o zaman Paris Büyükelçisi Sönmez Köksal niye hala Türkiye'de" diyor, Semih İdiz, Star'da...

Niye ya?..

Bu yıl kriz erken bitecekse, en önemli iki girdiden biri, turizm.. Öteki ihracaat. Dolar fırlaması bu ikisini teşvik eder çünkü..

Turizm Bakanı 12 milyar dolar ve yukarını bekliyor..

Kapadokya 600 bin Fransız turist bekliyor..

Bu 600 bin turisti organize edecek Büyükelçi Köksal da, Boğazdaki kiralık lojmanın balkonunda gelen geçen gemilere bakarak birilerinin keyfini bekliyor..

Türkiye'de Dışişleri işte bu!..

Kutsanmış Çocuk!..

İyi.. Kötü.. Doğru.. Yanlış.. Güzel.. Çirkin.. Yin.. Yan.. Tanrı.. Şeytan..

Bakış bu defa Doğu'dan değil, Batıdan..

Buram buram bir propoganda filmi.. Oysa ben, fragmanlardan ve okuduklarımdan, bir daha çekici, bir daha sarıcı bir gerilim filmi beklemiştim..

Son yıllarda pek bir moda olan Çocuk filmlerine paralel bir düşünce içinde çekilmiş belli.. Ama olmamış..

İsa'nın doğduğu gece sadece, bir tek kere gökte parlayan yıldız, bugünlerde bir daha parlamış. O gece doğan çocuklardan birinin kutsanmış olması ihtimali var. Şeytan, kendisine tapanlar aracılığı ile bu çocuğun peşine takılıyor.

Falan filan..

Filan da Kim Basinger.. O da "Filan" olmuş gerçekten..

SEVDİĞİM LAFLAR
Hiç pişmanlık duymamayı, geriye dönüp bakmamayı bir yaşam kuralı edinin. Pişmanlık enerjinizi boşa harcamanıza neden olur ve geçmişin üzerine hiçbirşey inşa edemezsiniz.

Önemli olan, anı yaşayabilmektir.

(Katherine Mansfield)

TEBESSÜM
Alper Bülent göndermiş..

1969 yılında Ay'a gidip gelen Apollo 11 uzay gemisi için

Neil Armstrong ne diyor:

"Gemideki bilgisayarın işlemci gücü 1 Mhz, hafızası 46 Kb idi. Şimdi bu güçle internette bir sayfadan diğer sayfaya geçmek bile mümkün değil.

Ama bizi aya götürüp indirdi ve geri gelmemizi sağladı."

Hülya ile Hande..
Hülya Avşar, hemen her röportajında "Bana duyurmamak kaydı ile Kaya beni aldatabilir" diyor..

Hülya'nın bu cümlenin altını ısrarla çizmesi acaba bir mesaj mı?..

Amerikalılar "Erkek kaz için hak olan, dişi kaz için de haktır" derler de..

***
Hande Ataizi'ne bir iş adamı birlikte üç gün için 50 milyar önermiş.

Hande nefretle reddettiğini açıklıyor, adamın adını açıklamadan..

Oysa Hande bana 3 günlük kaçamak için 50 milyar önerse, hem de adını açıklayarak kabul ederdim, anında..

Yaşasın Feminizm.. Yaşasın kadın erkek eşitliği.

***
Ayşegül Aldinç "Seksiyim diye aptalım sandılar" demiş, Bahçeşehir Üniversitesinde..

Ayşegül'ün enfes bir sesi vardır. Ayşegül'ün birinci sınıf oyunculuğu vardır. Ayşegül çok güzel dans eder. Ayşegül güzeldir.. Ayşegül dişidir..

Ve de bunların hepsine sahip birisi, sadece ülkemizde değil, dünyada bile enderdir. Hollywood'da, Broadway'de bunlar süperstarlık sebebidir.

Peki Ayşegül bizde nerdedir?.. Yaşamı boyunca nerde olmuştur?..

Neden?..

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır