kapat
01.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 

İki ayda 6 milyar $ gelecek


IMF ve Dünya Bankası ile yapılan müzakerelerin sona ermek üzere olduğunu açıklayan Kemal Derviş, "Haziran sonuna kadar Türkiye'ye 6 milyar dolar gelmiş olacak" dedi
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, dün Washington'da yaptığı basın toplantısında IMF ve Dünya Bankası ile yapılan müzakerelerin sona ermek üzere olduğunu belirterek, "Para akışıyla ilgili son bilgileri görüşüyoruz. Herhangi bir anlaşmazlık yok" dedi. Mayıs'ta İcra Kurulu toplantısından hemen sonra IMF'den ilk aşamada 3.9 milyar dolar geleceğini açıklayan Kemal Derviş, "Dünya Bankası finans sektörü destek kredisi ile yeni olağanüstü kredi birleşecek. Onlar da ilk dilimi Haziran sonuna kadar 1.1 milyarı yetiştirmeye çalışacak. Mayıs-Haziran aylarını toplam olarak düşünürsek, Türkiye'ye 6 milyar dolar gelecek" şeklinde konuştu.

Derviş, hem niyet mektubunun hem de IMF'nin kendi icra kurullarına sunacağı roporun kamuoyuna açıklanmasında sakınca görülmediğini belirterek, "Bu ilk defa oluyor. Türkiye'de daha önce IMF İcra Kurulu'na sunulan rapor kamuoyuna açıklanmamıştı. Bu defa onlar da İcra Kurulları'na neler sunuyorlar hepiniz göreceksiniz" dedi.

IMF'nin toplantıyı yöneten komitesi ile yemek yediklerini anlatan Derviş şöyle konuştu:

CAVALLO İLE GÖRÜŞTÜ
"Yemekte Cavallo da vardı. Konu yüzde 80 Türkiye yüzde 20 Arjantin'di. Programın cesur bir program olduğunu hepsi söylediler fakat uygulama konusunda epeyce soru yönelttiler. Tabii ki güçlükler olacak dedim ama kendilerine güven verdim." Programın IMF'nin değil, Türkiye'nin programı olduğunu tekrarlayan Kemal Derviş, "IMF destek verir ama ülkelerin oluşturduğu programlara destek verir. Ben de bu konuda Köhler'e katılıyorum. Biz başkasının programını uygulamayacağız. Sadece IMF bürokrasisi değil onun arkasında Avrupa var, Japonya ve ABD var. Bu programda kendi vaad ettikleri kaynaklar konusunda bir sorun olursa, yani biz yapacağımızı yapar ve sözlerimizi tutar ve buna rağmen gecikme olursa bu onların sorumluluğu. Zaten bir aksama beklemiyoruz o konuda" dedi.

Bunalımlardan en büyük zararı emeği ile çalışan dargelirlilerin gördüğünü vurgulayan Derviş, "Ekonomiyi bir an önce büyümeye götüreceğiz dediğimiz zaman en çok bu çalışan halkı düşünüyoruz. Programda her ne kadar bankacılıkla veya bütçeyle ilgili kısımlar gözüküyorsa da esas amaç büyümeyi sağlamak. Büyüme de istihdam, ücret artışı sağlar. Herhangi bir yeni bunalım hep yoksulu ve dargelirliyi vurur. Kamu işçileri için de en uygun bir ücret düzeninin gelmesini istiyoruz. Ama bu yıl sadece kamu işçilerinin değil, herkesin maalesef kemerini sıkması gerekiyor. Bunu yaparsak gelecek yıl çok daha güçlü bir ekonomiye geçeriz" dedi.

SİYASET KAÇINILMAZ
Derviş, politika konusundaki düşüncelerinin ne olduğuna dair bir soruyu da şöyle yanıtladı:

"Bu programın meyvelerini görelim. Ondan sonra uzun süreli partisiz bir bakanın kabinede olması -yasal bir sorun olmasa da- pek normal durmayabilir. Uzun vadede kendi dünya görüşüme yakın bir partiye girmeyi düşünürüm. Şu anda acil bir ihtiyaç yok. Ama Türkiye'deki siyaset yelpazesinin içine oturmam gerekiyor."

Telekom'un faturası 4-5 milyar dolar
Programın sadece bir bakan ya da başbakan yardımcısının değil tüm hükümetin programı olduğunu vurgulayan Derviş, "Her bakanın bütün gücüyle desteklemesi ve uygulaması gerek. Bu olmazsa olmaz, bunun şakası yok. Herhangi bir aksama Türkiye'ye çok pahalıya malolur. Herhalde bunu kimse istemez. Özellikle önümüzdeki 3-4 hafta bu konuda çok önemli olacak" diye konuştu.

Kemal Derviş, Türk Telekom'un özelleştirilmesindeki gecikmenin de altını çizerek, "Keşke Telekom'u 1.5 yıl önce özelleştirebilmiş olsaydık. Bu gecikmenin faturası en azından 4-5 milyar dolar" dedi.

Derviş, siyasi düzenle ilgili olarak da şunları söyledi: "Bu program, bu siyasi yapının içinde oluştu. Dolayısıyla mesele programı uygulamaktır. Ondan sonra Türkiye'de siyasette çok bölünmüş olan parti yelpazesi nasıl toparlanır ya da üçlü koalisyondan daha azına mı geçilir ona bakılır. Yeter ki bu programa sahip çıkanlar uygulamada da aynı kararlılığı göstersin."

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır