kapat
20.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 


Hakemler bir felaket

Özellikle disiplin yönünden bu seneki kadar hakem fiyaskosu geçmişte çok az yaşandı. Penaltıdır, ofsayttır, pasiftir, aktiftir... Onlara tamam, birşey dediğimiz yok. 'Bence'dir, 'Sence'dir... Hepsi kabulümüz. Ama bazı şeyler var ki, adamı göstere göstere hıyar yerine, hatta bazen acur yerine bile koyuyorlar. Aslında en kibarı salatalık ama, o çok ufak olduğu için öteki ikisinin adını kullanmak zorunda kaldım.

Bakın şimdi... Birkaç hafta evvel, G.Saray-Bursa karşı karşıya... Ali Sami Yen'de çatır çatır bir maç oynanıyor. Son dakikalara doğru kaleci Şenol, olmayacak bir hareketle Jardel'e vuruyor. Hakem oyunu durduruyor, çünkü olayı göremiyor. Yardımcıya bakıyor, ondan da görüntü yok. Pozisyona 70 metre uzaktaki 4. hakem Harun Yiğit'ten "Yandım Allah" diye yardım istiyor. Harun Yiğit, o atmaca gözlerinden pozisyonu çok güzel süzmüş. "Şenol" diyor "Jardel'e vurdu." Hakem de Şenol'a kırmızı kartı gösteriyor. Buraya kadar herşey mükemmel. Yani Harun Yiğit, göz muayenesinin miyop olanından başarıyla geçmiş!

Emre'yi kimse görmedi

Dönüyoruz, geçen hafta G.Saray, Antalyaspor'la oynuyor. Atilla Birlik ve Antalyasporlu diğer futbolcu arkadaşları orta alanda, tam da şeref tribününün önünde iyi tezgâh kuruyorlar. Al gülüm, ver gülüm. Emre sinirleniyor. Önce ağız dalaşı başlıyor, Emre postasını koyuyor, kendisine Fatih'le Bülent de yardımcı oluyorlar. Hakem de seyrediyor. Daha doğrusu bakıyor, görmüyor. Herhalde perde inmiş gözüne. Emre hırsını alamıyor, Atilla Birlik'e arkadan bir darbe. 1 metre sonra bir darbe daha. Hakemden tık yok. Hızını alamayan Emre sol dirseğini Atilla Birlik'in surat ve boğazına geçiriyor. Ve Atilla Birlik yerdeyken işaret parmağıyla da tehditlere devam ediyor. Yani taammüden cinayet. Hakem koşuyor geliyor. Bu sırada Antalya yedek kulübesi de başta teknik direktör Metin Ünal olmak üzere 4. hakemin üzerine geliyorlar, "Hadi orta görmedi, sen de mi görmedin?" diye. 4. hakem görmediğini söylüyor.

Yiğit'in gözü nasıl bozuldu?

Bu 4. hakem kim biliyor musunuz? Sıkı durun, o 70 metreden Şenol'u gören Harun Yiğit. Çünkü tam bu sırada ya gözüne bir perde iniyor ya da bu Harun Yiğit hipermetrop. Yani yakını görmeden raporu avanta almış. Şimdi niye insanları salatalık grubuna sokuyorlar diye yazdığımı anlamışsınızdır herhalde.

Yalnız G.Saray mı? Değil, hiç farketmiyor. Mesela 2 hafta evvel Erzurum küme düşüyor, dakika 20, Sellami rakibini santrada indiriyor. Bariz kırmızı kart. Ama Beşiktaş forması, ağır forma. Erzurum küme düşmüş, kime gam? Es geçiliyor. Ertesi gün yazan da yok. Hakem rahat. Ama Metin Tokat'ın 4 yıl önce Van'da göremediği o tarihi eli, yıllardır ısıtıp ısıtıp Beşiktaş yazarları sofraya getiriyorlar. F.Bahçe derseniz o da farklı değil. Mirkoviç kaç maçtır rakibe kasıtlı işler yapıyor. Keza Johnson da. Rize'de Mirkoviç'in atılması lazım, bariz gol şansından dolayı. O formanın ağırlığı altında ezilen Metin Tokat sarı çıkartıyor, kırmızı yerine.

Yukardakiler ve aşağıdakiler

Yani yukarıdakiler ve aşağıdakiler bu sene gene sahnede. Peki bu kavga nereden çıkıyor? "Kıyak sana daha fazla yapılıyor, niye bana az yapılıyor?"dan. Yalnız Bülent Yavuz bu sene şanslı. Beşiktaş yönetiminde futbolu bilen yok. Nerede bağıracaklarını, nerede duracaklarını bilmiyorlar. Hiç alâkasız zamanda çıkıp ateş ediyorlar, haksız oldukları için de kündeye gelip sırtüstü yatıyorlar. İlginçtir, F.Bahçe'de tık yok. "Sezon sonuna kadar konuşmayacağız" diyorlar. Ya bir bildikleri var ya hiçbir şey bilmiyorlar. Veya haddinden fazla efendiler.

Hagi'yi de affedin bari

G.Saray çok net. Ayağına biraz basılınca medyadaki yazarlarıyla beraber, ailecek hücuma geçiyorlar. Başarılı da oluyorlar. Onların bir de artı avantajları var; Federasyon Başkanı "Ben G.Saraylıyım" diye kendini deklare etmiş durumda. O zaman Ahmet Güvener'in ne suçu vardı, "G.Saraylıyım" deyince adamı toz şeker gibi götürdüler? Belki işi tam bilmiyordu ama namuslu adamdı.

Ama hakemlerin işi kolay değil. Sen Hagi'yi atıyorsun, Daha havalimanına girerken çarpma kapıda (kapının içinde mi dışında mı, orası açıklığa kavuşmadı) Bülent Yavuz, Erol Ersoy'a 6 maçı giydiriyor. Bir daha hangi hakem G.Saray'dan futbolcu atabilir? Ama bu sefer UEFA, Erol'a maç verince ceza 3 hafta sonra 3 maça indiriliyor. Madem Erol Ersoy Avrupa'daki maça hazırlandırılıyor, G.Saray'ın Real'le maçı vardı, ben olsam Hagi'yi de affederdim. Adam zaten fazla birşey yapmadı, hakeme böbrek-karaciğer çalıştı, bir tane de dalağa darbe var, ayağına bastı, tükürdü sonra da "Hırsız" dedi. 5 maç vererek çocuğu mahvettiler.

Bütün bunlar olurken, kırdığı cevizler bini geçen Mutlu Çelik aslanlar gibi maçlarını almaya ve ateş etmeye devam ediyor.

Erdemir F.Bahçe G.Saray maçına

Helal olsun Fatih Terim'e. Avrupa Kupası maçında sinirlendiği ve "Ben sana gösteririm" dediği Orhan Erdemir'i, Bülent Yavuz ve komite Türkiye'de cezalandırdı. Yavuz ve komitedekilerin de böylece boyları artmış oldu. Ama 2 hafta sonra F.Bahçe-G.Saray derbisi geldi, kapıya dayandı. Ve şu anda da piyasada Orhan'dan başka isim yok. İşte görüyorsunuz, hakemlik de böyledir. Karşılaşmaları ulufe gibi dağıtırsınız, maça göre hakem vereceğinize hakeme göre maç verirsiniz. Ama sonra öyle bir maç gelir ki, radar gibi gezer, hakemi bulur. Tabii o arada da Orhan Erdemir'in hakem şansı olması gerekir. Bülent Yavuz için aslında bulunmaz bir nimet, F.Bahçe-G.Saray maçı. İyi gitti mi "Ben yaptım", kötü gitti mi "Ne yapayım yani, Orhan'ı verdim işte" der; Fatih abisinin de yeniden gözlerinden öper.

Immel, yabancı madde

Beşiktaş'ta Daum sahaya çıkıyor, yanında Koch var, Rıza Çalımbay var, menajer Sinan var ve tercüman yok. Çünkü bütün Beşiktaşlı futbolcular, anadilleri gibi Almanca biliyorlar! Maç biter bitmez ve devre arasında tercüman kenarda aportta bekliyor, hakemin düdüğüyle beraber son gaz depar atıyor. Bu çocuğun bir gün lifi de atabilir.

İşin başka bir yönü de var. Daum, yanında kaleci antrenörü İmmel'i de getirdi. Yıllardır Türkiye'de kaleci ve kaleci antrenörü olmadığı için, bu müthiş kaleci antrenörü İmmel'e Serdar Bilgili markları yatırdı. Ama işin başka bir ilginç yanı daha var. Daum sahaya geçici izin belgesiyle giriyordu. Ama İmmel'de bu belge de yok. Bu İmmel sahaya kaçak giriyor. Nasıl girdiğini çözemedim.

Ya kaleci antrenörü Erdinç'in fotoğrafını değiştirdiler ya da dördüncü hakemler uyuyor. İmmel'i 3 haftadır sahada kuzu gibi oturtuyorlar, göstere göstere. Bizden bir kaleci antrenörü gitse Almanya'da bırak yedek kulübesini, stadın yanındaki otobandan geçirmezlerdi.

FRISK İYİ Kİ KÖTÜYDÜ!

Galatasaray-Real Madrid maçının hakemini G.Saraylılar beğenmedi. Evet, hakem iyi değildi. Ama gereğini yapsaydı, Galatasaray'dan futbolcu atması gerekirdi. Okan'ın, Emre'nin, Bülent'in yaptıklarını düşünün. Dönün bir de Figo'nun Emre'nin dirseğini yedikten sonraki centilmenliğini görün. Birisi dünyada 1 numara... Diğerleri yeni yeni çıkmaya başlıyor.

 
Gündemi en çok nereden takip ediyorsunuz?

İnternet Haber Portalları
Günlük Gazete
Televizyon
Radyo

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır