|
|
 |
| |
|
Siper ve Gürkan'ın ardından... 
İki çok eski arkadaşım ardı ardına öldüler bu hafta... Önce Tekin Siper. Levent Kırca ve ekibinin çağdaş meddahlarından biri, her türlü kılığa bürünmekte eşsiz, farklı görünümleriyle bizi şaşırtan bin yüzlü adam.
Onu çok eskiden tanırdım. Bir Beyoğlu gecesinde tanışmış, arkadaş olmuştuk. Tiyatronun onun için nasıl bir tutku olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. Anadolu'ya turnelere çıkıyor ve bu yolda adsız bir nefer gibi çalışıyordu. Çok kazanmıyordu, ama tiyatro yapmaktan mutluydu. Şöhret ve rahatlık neden sonra geldi. Levent Kırca sayesinde hem ülke çapında tanındı, hem de maddi açıdan rahatladı. Ama bunun keyfini ancak birkaç yıl çıkarabildi. Ve çok aktörün rüyası olan biçimde, sahnede öldü. Onu arayacağız.
O BİZİM BELLEĞİMİZDİ
Turhan Gürkan uzun Cumhuriyet gazetesi yıllarımın dostuydu. Bir süre o Türk filmlerini yazmış, ben yabancı filmleri yazmıştım. Türk sinemasına ilgisini hep sürdürdü. Bu alanda sonsuz bir merakı, derin bir bilgisi ve eşsiz bir arşivi vardı.
1980'lerin başında sevgili Doğan Hızlan'ın önerisiyle Gösteri dergisi için Türk ve Dünya Sineması Ansiklopedisi'ni birlikte hazırlamıştık. Resimleri alfabetik biçimde büyük zarflar içinde saklamayı ondan öğrenmiştim, hâlâ da uygularım. Her ölen sinema veya tiyatro emekçisi için gazetede yazdığı yazılar başlıbaşına bir büyük çabadır: çokluk herkesin, hepimizin unuttuğu emekleri hatırlatan, sanki toplumsal belleğimiz gibi işlev gören...
Gerçek bilgi adamı, benzersiz İstanbul efendisi ve çelebi Turhan Gürkan da öldü. Ona ve Tekin Siper'e Allah'tan rahmet diliyorum.
ATİLLA DORSAY
|
|
|
|
Magazin
