kapat
17.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Derviş ve siyaset

Kemal Derviş'in açıkladığı program birçok yorumcu, özellikle muhalefet tarafından çok tatmin edici bulunmadı; bir tespit ve temenni manzumesi olarak değerlendirildi. Ben programı gerçekçi ve tatmin edici buluyorum.

Türkiye'nin ve Türk ekonomisinin herşeyden önce tespit yapmaya, gerçeklerle yüzleşmeye, son 15 yılın alışkanlıklarını terkederek herşeye yeniden başlamaya ihtiyacı var. Zira söz konusu olan ekonomik yapı bugün tek ilaçla kurtulacak bir hasta olma durumunu fersah fersah aşan, çoklu fonsiyon bozukluğu semptomları gösteren bir yapıdır.

Buna karşılık krizden 24 Ocak, 4 Nisan tipi sert kararlarla çıkış beklentisi, bir anlamda, mevcut sistemin olduğu gibi sürmesine yönelik taleplerden kaynaklanmaktadır.

Bu program her şeyden önce mevcut krizi bir çırpıda aşma ve eski günlere dönme beklentisine son vermiştir. Nitekim doların düşme eğilimine girmesi ve borsanın yükselişe geçmesiyle piyasaların programa verdiği ilk tepki de, bu gelişmeyi teyit etmektedir.

Programın en önemli yönü "devlet" harcamalarının denetim altına alınması, başka bir deyişle devletin disipline edilmesi, devletin "kara delik işlevi"nin kademeli olarak sona ermesini hedeflemesidir. Teşviklerden finans sektörüne değin "kademeli ve sürdürülebilir restorasyon önerisi," bu çerçevede önemli ve gerçekçidir.

Kemal Derviş'in açıklamaları krizin tanımı açısından da çarpıcıdır. Bu tanım krizi ekonomik nitelikli olmaktan çok siyasi nitelikli bir sorun olarak değerlendirmekte, konjonktürel tıkanıklıklara değil, yapısal sorunlara gönderme yapmaktadır.

Gerek ekonomide gerekse siyasette yeni sayfa da bu çerçevede açılmaktadır.

İzlenecek yol, "siyaset"in "popülist", "devlet"in "merkeziyetçi" alışkanlıklarını değiştirmesini gerektirmektedir. Başka bir deyişle sorumluluğu ilk kez kamuoyu önünde bu denli açık bir şekilde siyaset mekanizmasına yöneltmektedir. Bu sorumluluktan iktidar partileri kadar muhalefet partiler de paylarını alacaklardır.

Siyasetin izleyeceği olumlu adımlar, toplumsal tepkileri dindirmenin, daha da öte mevcut koşullarda ve olabildiği ölçüde "toplumsal konsensüs"ü sağlamanın da tek yoludur. Siyasete yönelik güvensizliğin aşırı ölçüde siyasallaştığı, siyasi alan daralmasının toplumsal tepkiler tarafından teşvik edildiği şu günün koşullarında bu programın varlığı, siyaset için de büyük bir şanstır.

Nitekim bu programın açtığı sayfada diğer büyük bir not daha bulunuyor.

Bu, uygulanacak "ekonomik politikalar"ın ruhunun değişmesi zorunluluğuna ilişkin bir nottur. Tedrici ve ödünsüz bir şekilde uygulandığı takdirde, "küçülmenin ve yeniden yapılanmanın yönetimi", bütçe dengeleri ve parasal büyüklükler kadar, 1980'lerden bu yana iyiden iyiye gözardı edilen, istihdam, üretim, sosyal haklar, gelir bölüşümü ve toplumsal adalet gibi unsurlara geri dönüşü zorunlu kılacaktır. Zira bunlara geri dönülmediği takdirde, toplumsal konsensüs sağlanamayacağı gibi, sistem üzerindeki popülizmin baskısı aşılmaz ve kaçınılmaz olacaktır.

Mevcut siyasi yapılanma ve siyaset içi tıkanıklıkar çok umut vermese de, ülkenin, sorunları aşmadaki tek şansı budur.

Siyasetçi ve siyasetin bu durumu farkedeceğini ve kendi iç dengelerini yeniden oluşturacağını umalım ve bekleyelim.

 
Gündemi en çok nereden takip ediyorsunuz?

İnternet Haber Portalları
Günlük Gazete
Televizyon
Radyo

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır