Siyaset çok ilginç bir noktaya doğru doludizgin gidiyor..
Ya duvara çarpıp tuş olacak..
Ya da kendine yeni çıkış yolları bulacak..
Siyasi tıkanıklık bir şekilde aşılacak..
Her şey programa bağlı.. Program başarılı olursa siyaset rahatlayacak...Siyasetçiler üzerindeki baskı kalkacak..
Ama o zaman karşımıza farklı bir oluşum çıkacak..
Gelin kısa bir senaryo yazalım..
2001 yılı sonbaharı.. Yani altı ay sonra..
Program başarıya ulaşmış.. Turizmden 10 milyar dolar, IMF ve Dünya Bankası'ndan 12 milyar dolar, G-7 ve bazı finans kuruluşlarından da 10 -12 milyar dolar gelmiş.. İhracat artmış.. Üretim başlamış.. Şirketler, dolaysıyla Türkiye yeniden büyümeye başlamış..
Ekonomik tablo bu..
Gelelim siyasete..
Bu durumda siyasiler ne yapacak?
Ülkeyi düzlüğe çıkardık diye birer ikişer ortaya çıkacaklar..
Bakanlar seçim bölgelerine daha rahat gidecekler..
Liderler miting meydanlarında boy göstermeye başlayacaklar..
İşte o güne dikkat..
Çünkü o gün Türkiye'yi çok önemli bir gelişme bekliyor..
Çünkü o gün siyaset yeni yüzlerle buluşuyor..
Kim mi bunlar?.
Başta Kemal Derviş..
Derviş diyor ki; Türkiye'yi yeniden yapılandıran ekonomik program başarılı olursa siyasete girerim..
Başarılı olmazsa..
Siyaset de batar.. Biz de batarız..
Artık o gün ne tür bir iktidar gelir, kimse bilemez..
Bu kara tabloyu geçelim..
Kemal Derviş başarılı olursa ne olur, ona bakalım..
Siyasi dengeler değişir mi, değişmez mi, gelin bunu tartışalım..
Ekonomiyi düzlüğe çıkarmanın getirdiği rüzgârla yelkenlerini doldurarak siyaset denizine atılan Kemal Derviş'in şansı ne olur?.
Başbakan Ecevit, koltuğunu ve DSP liderliğini Derviş'e teslim eder mi?
Kamuoyu bu yönde baskı yapar mı?
Bence yapar.. Ecevit de büyük bir çoşkuyla koltuğunu Derviş'e teslim eder..
Derviş'in siyasete girmesiyle siyasi tıkanıklık aşılır.. Siyaset yeni yüzler, yeni isimler kazanır..
Sadece sosyal demokrat cephede değil..
Bu rüzgârdan merkez sağ da etkilenir.. Çünkü siyasette değişim başladı mı, önüne geçmek imkânsızdır..
Şimdi hemen soracaksınız, neden sonbahar?.
Yanıtını yine Kemal Derviş veriyor..
Dün televizyonların Ankara temsilcileriyle kahvaltı yaparken bir arkadaşımız soruyor: Neden nisan sonunda yapılacak DSP kongresi değil?..
Derviş yanıt veriyor: Program o kadar kısa sürede başarılı olamaz ki..
Derviş yelkenlerini rüzgârla doldurmadan siyasete girmek istemiyor..
Derviş kamuoyundan tam destek almadan siyasete atılmak istemiyor..
Sözlerinin tercümesi bu..
Bu noktada hemen şu sorulabilir..
Siyasete soyunan Derviş aynı ilgiyi görür mü?
Önce küçük bir anı..
Yıllar önceydi.. Ali Şen, Fenerbahçe Kulübü Başkanı.. Demirel de Cumhurbaşkanı'ydı...
Demirel, 1995 - 1996 sezonunda şampiyon olan Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nu Köşk'te kabul etti..
Ali Şen sohbet sırasında dedi ki; "Sayın Cumhurbaşkanım.. Fenerbahçe taraftarı her geçen gün öyle artıyor ki, Fenerbahçe sevgisi o kadar hızla yayılıyor ki, inanın yarın parti kursak iktidara geliriz"
Demirel hemen müdahale etti..
"Dur bakalım Ali.. Siyaset çok farklı.. Arkanı dönersin, bir bakarsın kimse kalmamış.. Seni arkandan itenler toz olmuş."
Ve bastı kahkayı..
Baştan söyledik, bu, yıllar önceydi..
Artık siyaset çok değişti..
Siyaset yeni isimler istiyor.. Bu yüzden Derviş'in şansı çok fazla...
Magazin
