kapat
17.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )

Yerde yatan kardeşin öğrettikleri

Daha çok tarih filmleri izlerken oluşur bu duygu.
"İmparator ve Suikastçi" filmini seyrederken, 2200 yıl öncesinin Çin sarayındaki entriklara, hırslara, insanların iktidar ve servet için göze aldıkları tehlikelere şaşıp kalırsınız.

Çünkü hepsi ölüp gitmiştir şimdi; tozları bile kalmamıştır ve yaşamları boyunca onları kıvrandıran hırslar, zaman ve mekân boyutunda saçma görünmektedir.

Osmanlı sarayının karpuz tarlası gibi kelle götüren ihtiras cehennemini de ibretle izlersiniz. "Zaten dünyadaki kısa konukluğu bu sıkıntılar içinde geçirmeye değer miydi?" diye düşünürsünüz. Ama iş günümüze geldi mi hırslar, birbirini tepeleme çabaları, servet edinme çırpınmaları, hiçbir değişiklik olmadan sürer gider.

Çünkü insanoğlunun doğası böyle.

Bu canlı türü, servet ve iktidar olgusuna karşı direnemiyor.

Sadece bilgeler, filozoflar ve şairler, "dünya malı" nın ötesinde bazı manevi değerler arayışına çıkabiliyor.

***
20. yüzyıl sonlarında Ankara şehri, iktidar ve servet edinme ihtiraslarının havada uçuştuğu merkezlerden birisi haline geldi.

Ana dilini bile doğru dürüst konuşamayan kurnaz cahillerin, profesyonel siyasetçi etiketi altında Ankara'yı mekân tutmalarının gerçek sebebi, bu iktidar ve servet hırsıydı.

Dolayısıyla "ülkeye hizmet", "yetenekli kadroların iş başına gelmesi" gibi kavramlar gündemden düştü, gülünç hale geldi.

İktidar ve servet paylaşımı vahşi, kuralsız ve aşağılık bir oyuna dönüştü.

Bu da bana, arkadaşım Dr. Eser Alptekin'in anlattığı bir fıkrayı hatırlatıyor.

***
Aslan, kurt ve tilki sabah yürüyüşüne çıkmışlar.

Bir ara aslan "Kurt kardeş!" demiş "Birşeyler bul da karnımızı doyuralım."

Kurt "Peki!" demiş ve hemen yakındaki sürüden bir kuzu kapıp gelmiş.

Aslan, "Kardeşim, şu kuzuyu adil olarak paylaştırsana!" demiş.

Tilki "İki but senin," demiş, "ön kollardan biri benim, biri de tilki kardeşin!"

Bunun üzerine aslan bir pençe darbesiyle kurdu yere yapıştırmış ve kurt o dakikada son nefesini vermiş.

Aslan bu sefer tilkiye dönmüş: "Hadi şimdi sen paylaştır kardeşim!" demiş.

Korkudan tir tir titreyen tilki "İki but sizin payınıza düşüyor." demiş "Ayrıca iki kol da sizin, kelle de sizin, geri kalan parçalar da. Eğer izin verirseniz kuyruğun ucundan bir parçacık kıkırdak da bana ait olabilir."

Aslan tilkiye gülümsemiş: "Aferin yahu!" demiş. "Sen bu kadar adil paylaştırmayı nereden öğrendin!"

Tilki duyulur duyulmaz biçimde fısıldamış: "Yerde yatan kardeşimden öğrendim efendim!"

***
Ankara'daki paylaşım düzeninin de bu fıkradan farkı yok ve daha az vahşi değil.

Bakalım "yeni program", bu Ankara klasiğini değiştirmeyi başarabilecek mi?

Gerçi alışmış kudurmuştan beterdir ama biz yine de Köyceğiz'deki üstada bir selam gönderip enseyi karartmamayı deneyelim.

 
Gündemi en çok nereden takip ediyorsunuz?

İnternet Haber Portalları
Günlük Gazete
Televizyon
Radyo

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır