kapat
17.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )

Genç ekonomistler geliyor

Kısa bir süre önce sadece ABD'nin değil, dünyanın en iyi üniversiteleri olan MIT (Massachusetts Institute of Technology) ve Harvard'dan, orada yüksek lisans eğitimi yapmakta olan Türk öğrencilerin organizasyonuyla 30 kişilik bir öğrenci grubu Türkiye'ye geldi.

Sabah Gazetesi'ni ziyaret ederek benimle de tanışan genç Türk ekonomistleri ertesi gün IMKB'de düzenledikleri panelde de dinledim ve gözlerime, kulaklarıma inanamadım.

MIT Sloan İş İdaresi'nin 6 ekonomist üyesi geçmişte Nobel ödülü almış ve bunlar yıllardır IMF, Dünya Bankası ve ABD Başkanlığı'nın Ekonomi Danışma Kurulu'nda önemli mevkilerde bulunuyorlar. MIT mezunlarının çoğu da dünyanın en önemli özel sektör ve devlet kuruluşlarında üst yönetimdeler..

Türkiye'nin ekonomik bunalımlarını ve nedenlerini iyi bilen MIT'li iki yüksek lisans öğrencisi Cem Karakaş ve Osman Boyner Türkiye'nin ve Türk kuruluşlarının bu üniversiteyle yakın ilişki kurmasının ülke açısından çok yararlı olacağını görerek buna öncülük yapmaya karar vermişler.

Türk Risk Sermayesi Derneği
O günden bu yana MIT'nin ünlü ekonomistleri Türkiye'ye gelerek iş adamları ve ekonomistlerle uygulanması gereken politikalar hakkında çalışmalar yapıyor. Türkiye'ye gelen 30 üst lisans öğrencisi de aslında çalıştıkları büyük firmaların en başarılı isimleri oldukları için firmalar tarafından MIT'de eğitim almaya gönderilmiş yöneticiler..

Yani kısa süre sonra dünyanın en önemli kuruluşlarında yönetime geçecekler.

Karakaş ve Boyner'in (bu isimleri unutmayın, gelecekte çok duyacaksınız) çabalarının Türkiye ekonomisini geliştirmek için ne kadar akıllıca bir girişim olduğunu görebiliyor musunuz?

IMKB'deki panelde yabancıların yanında pırıl pırıl parlayan Türk öğrencilerin konuşmalarıyla gurur duydum. Örneğin Cem Çelebiler adlı genç ekonomistin kusursuz İngilizcesiyle yaptığı konuşma hemen tüm konuşmacılarınkinden çok daha güzel ve etkileyiciydi.

Bizim gençler inanılanın tam aksine Türkiye'den kaçmıyorlar, bir an önce buraya dönerek gereken herşeyi en kısa zamanda gerçekleştirmeyi plânlıyorlar. Bunu israrla "Lütfen yazın" diye vurgulayarak söylediler. En çok üzerinde durdukları konu yeni fikirlere ve girişimlere yatırım yapmak.. Bunun için de 2000'in Temmuz ayında MIT ve Harvard'daki Türk öğrencilerin, iş adamları ve kamu kesiminden yöneticilerin katılımıyla Türk Risk Sermayesi Derneği'nin kuruluşunu başlatmışlar.

Bu gençlere ve derneğin bir an önce kurulmasına bütün büyük kuruluşların destek vermesi şart. Herşeyden önce neden şart biliyor musunuz; bu zehir gibi, iyi eğitimli, zeki, mükemmel lisan bilen gençler güçlendiği ve kontrolü ele aldıkları zaman, ekonomiyi bu hale getiren sıradan ve çağın gerisinde kalan beyinler derhal elenecek.

Rekabet edemedikleri, onların ne söylediğini, ne yaptığını bile anlayamadıkları için kendiliklerinden devre dışı kalacaklar.

Ancak o zaman biz de 21. yüzyılın standartlarına ulaşma şansı elde edeceğiz.

Cem Karakaş ve Osman Boyner'i hepimiz desteklemeliyiz!

Eksikler neler?
Ekonomik programın tamamı henüz açıklanmış değil ama açıklanan kısımda görülen en önemli eksikler şunlar bence;

Siyasi ve ekonomik istikrarın altüst olması nedeniyle herkes beklemeye geçtiği için üretim ve yatırımlar durmuş vaziyette. Oysa tasarruf tedbirlerinin yanında çıkış ancak üretimle sağlanabilir. Bu en kısa zamanda nasıl başlatılacak?

Hepsi birbirine bağlı olduğu için soruyu sorduktan sonra cevabı da kendiliğinden geliyor: Devlet tasarruf önlemlerini -banka reformları başta olmak üzere, özel bankaları haksız kredi verdin diye süründürür, kamu bankalarıyla oynayanlara dokunmazsan hazine böyle tamtakır oluyor- ciddi şekilde uygulamaya başladığı takdirde istikrar da kendiliğinden oluşacak. Gelen dış yardımlar da yerini bulacağından üretim normale dönecek, yatırımlar tekrar hız kazanacak.

Tabii burada ekonomik programın siyasi istikrarla en önemli bağlantısı çıkar için siyaseti önleyecek olması. Böylece siyaset gönüllüleri doğru kişiler olmaya başlayacak. Ama yine de bir eksik var. Bu programın ucuna hemen çift dikişle siyasi reformlar eklenmeli..

Seçim ve Partiler Yasaları çıkarılmalı, dokunulmazlıklar iyice sınırlanarak hata yapan siyasilerin de hesap vermesi sağlanmalı (Hukuk kurallarının sadece siyasetçi dışındaki vatandaşlara uygulandığı bir demokrasi olmaz.)

Ve ayrıca.. Ülke yönetenlerin söz ve davranışları ekonomiyi anında etkilediğine ve MGK kavgasında görüldüğü gibi bunun cezasını da halk çektiğine göre siyasetçi, konumunun gerektirdiği sorumluluğu taşımak zorunda olmalı. Ağzına geleni söyleyip, aklına geleni yapıp bir kenara çekilememeli. İstifa ederek kurtulamamalı..

Milletvekilleri ortalığı karıştırıyor, genel başkanları "Gerekeni yapacağız" diyor ama hiçbir şey yapılmıyor. Danışıklı dövüş müdür, değil midir, o bile anlaşılamıyor.

Türkiye ancak bu sorunların hepsi birlikte çözülürse kurtulabilir.

Gelen paralar bitene kadar göz boyamalarına izin verir ve yine yarım bırakırsak çocuklarımız da bizim gibi yaşam boyu kriz çekerler.

Bunu aklımızdan hiç çıkarmamalıyız!

İşte bizim halk!
Bu toplum inandı mı desteğini esirgemez, depremde olduğu gibi iki lokmasının birini verir diyoruz ve gerçekten de toplumun iyiniyeti en sıkıntılı anda hemen görülüyor.

Almanya'da yaşayan Türkler'in gönderdiği paranın 17 Ağustos depremi sırasındaki miktara ulaştığını duymak gözlerimi yaşarttı.

Ankara'dakiler durumun ciddiyetini anlayana kadar onlar eyleme geçtiler bile..

Kimse bu milleti küçümseyecek lâflar etmesin..

Kimse Atatürk'ün milletini yüceltmek için söylediği sözlere atıfta bulunmasın.

"Millet" aynen duruyor. Biz "illet"lerden kurtulmaya bakalım!

 
Gündemi en çok nereden takip ediyorsunuz?

İnternet Haber Portalları
Günlük Gazete
Televizyon
Radyo

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır