kapat
17.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Kredileri bitti, günah benden gitti..

İstanbul Festivali kapsamındaki Sinema Günleri ile benim çocuk filmleri yarışmasındaki jüri üyeliğimin aynı tarihlere denk gelmesi eğer bir tesadüfse diyecek lafım yok.. Olan, entel sinemacılar ile eleştirmenlere olacak demektir..

Zeynep Mutlu Eğitim Vakfı'na bağlı Kemer Koleji'nin yöneticileri tam günümüzün çocuklarına göre bir etkinlik düzenlemişler..

Bunlar bilgisayar kuşağı ya! Etkinlik de bunlara göre olacak tabii..

Bir video kaydedici bulun, arkadaşlarınızla kafa kafaya verip kısa bir sinema filmi yapın, demişler..

İşte o filmleri değerlendirmek için de oluşturulan jüride bizi görevlendirmişler..

Ben okula ulaşabildiğimde, jürinin diğer üyeleri filmleri seyretmeye başlamıştı bile.. Belli ki benden umudu kesip zaman kaybetmemeyi tercih etmişler..

Sınıfa geç kaldığı için öğretmenin gözüne ilişmemeye çalışan bir çocuk gibi, ezile büzüle Sinan Çetin ile Meltem Cumbul'un arasındaki sandalyeye süzüldüm..

"Başlayalı çok oldu mu?" diye sordum.. İlk filmi seyrediyorlarmış..

Sinan'ın yanında Kanal D'nin yöneticisi Faruk Bayhan var.. Meltem'in solunda da Sony'nin Genel Müdür Yardımcısı Sait Eroğlu.. Onun yanında da Kolej'in genç müdürü Cem Çağın..

Kriz gözlüğü..
Diğer jüri üyemiz Tekin Özertan, filmleri ayrı bir seansta seyretmiş o yüzden yok! Okulun yöneticilerinden Asuman Hanım tam karşımıza oturmuş bizi önden seyrediyor.. Profesör Dr. Serdar Mutlu da arkasına konuşlanmış..

Yani jüride görev yapıp da dalga geçmenin imkanı yok..

Henüz ayılma sürecinde olduğumdan olaya tam konsantre olamamışım.. Gözüm ikide bir Meltem'in önünde duran güneş gözlüğüne kayıyor..

Gerçi Sinan'ın da önünde bir güneş gözlüğü var ama Meltem'inki farklı.. Gucci'den.. Herhalde bu gözlüğü tasarlarken Türkiye'de ekonomik kriz çıkacak, fikrinden gittiler.. Bu gözlüğü alan hanımların birgün oto sanayiinde iş arayacağını düşündüler..

O yüzden de nesneyi kaynakçı gözlüğü olarak tasarladılar..

Bu Meltem zaten hep böyle antika şeyleri sever.. Bir seferinde de ayağında garip birşey görmüştüm.. İyilik olsun diye kulağına eğilip:

- "Terlikle çıkmışsın.." diye fısıldamıştım..

Meğer şıpıdık terlik türü ayakkabı modası başlamış, benim haberim olmamış..

Bir pot kırmayayım diye düşünüp, bu kez sustum.. Sinan'ın gözlüğü ile ilgilenmeye başladım..

Onunki de kapkara.. Sanki dilencilik sektörü için tasarlanmış.. Tak o gözlüğü, Eminönü'nda iki tur at.. Eline en az birkaç milyonluk bozuk para sıkıştırırlar..

Önüme çayların biri geliyor, biri gidiyor.. Çocukların çektiği filmleri keyifle izliyoruz.. En dikkatli izleyen de Kanal D'nin başı Faruk Bayhan.. Bizim sektör krizde ya!

Çocukların filminden gözüne kestirdiğini satın alıp, kanalında oynatacak.. Planı bu..

Aslında hiç de fena olmaz.. Mesela yarışmaya katılanlardan Terakki Vakfı Okulları'ndan gelen beş çizgi film vardı.. Beşi de her kanalda gösterilebilecek kadar başarılıydı..

Çocuklar kuru kalemle yaptıkları resimleri Story board haline getirip, bilgisayarda hareketlendirmişler, süper güzellikle bir iş çıkmış ortaya..

Biraz daha şiddet..
Yarışmaya katılan filmleri izlerken başka bir gerçek dank etti kafama.. Çağdaş eğitimciler iki de bir "Televizyondaki şiddet programları çocukları olumsuz etkiliyor.." diye fetva verirler hani..

Ondokuz film izledim.. Bir tanesi dışında hepsi börtü böcek, barış, kardeşlik, iyilik temaları ile doluydu..

Demek ki televizyondaki şiddetin dozu yeterli değil.. Biraz daha kan göstermeli çocuklara ki bize benzesinler.. Hayata böyle hazırlanırlarsa kapkaççılara, oto hırsızlarına yem olurlar..

İzlediğim filmlerden sonra kafama dank eden bir gerçek daha var..

O da bu filmlerin İstanbul Festivali'ne katılan filmlerden asla geri kalmadığı..

Yarışmaya katılan filmler nihayet çocukların elinden çıkma.. Çocuklar kurgu olayını iyi bilmiyorlar.. Bir iki film dışında planlar çocukça bağlanmış.. Bu özellikleri ile Avrupa'nın "sanat filmi çeken" entel yönetmenlerini hatırlatıyorlar..

Eğer jüriye Atilla Dorsay ile onun yetiştirmesi birkaç eleştirmen katılsaydı, ertesi gün gazetelerde bu yarışmaya katılan filmlere dair farklı yazılar izleyebilirdik..

Temsil şöyle bir cümle:
- "Kamera kurgu çalışması açısından minimalist bir tarz tutturmaya çalışan ve popülist filmlerin anlatımsal özelliklerine karşıt bir tavır benimseyen yönetmen.."

Bir Avrupa filminin anlatımı sırasında eleştirmenlerimizden biri tarafından kullanılan bu cümle, çocukların çektiği filmlerden en az üç tanesine uyardı..

Değerlendirmeyi bitirdiğimiz zaman Serdar tepeme dikildi.. Bir münasebetsizlik yapıp, sonuçları açıklamamam için sıkı tembihte bulundu.. Sonuçları 23 Nisan'da ilan edecekler..

Özetlemek gerekirse onbeş yaş altı diye sınırlandırılan çocukların elinden harika işler çıkmış..

Normal tabii.. Bizim çocukluğumuz, koyunların çene kemiğinden yapılma tabancalarla oynamakla geçti.. Video denilen teknolojik harika evimize girdiğinde kızım dört yaşındaydı..

Ben kaseti sokmayı biliyordum ama geri çıkaramıyordum.. Her seferinde eject düğmesinin yerini kızıma soruyordum..

Kemer Koleji yönetimi bu açıdan güzel bir iş yapmış.. Öyle ki ben bile heveslendim.. Evde küçük bir video kameram var.. Oturup bir kısa film de ben çekeceğim, gelecek yıl tekrarı yapılacak yarışmaya katılacağım..

Çekeceğim filmde çocuk yıldız olarak Mustafa Altıoklar'ı düşünüyorum.. Karşısına da kötü çocuk olarak Kamer Genç'i koyabilirim..

Tabii bir de adını yarışmacı olarak kullanabileceğim bir okul çocuğu bulmam lazım..

Filmi biraz da flu çekeceğim ki tam sanat filmi olsun, İstanbul Festivali kapsamında değerlendirilsin..

 
Gündemi en çok nereden takip ediyorsunuz?

İnternet Haber Portalları
Günlük Gazete
Televizyon
Radyo

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır