kapat
05.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansinvest
 
BİLAL ÇETİN(bcetin@sabah.com.tr )

Gecikmenin bedeli çok ağır...

İlkİ geçen yıl kasım ayında, ikincisi de şubat ayında yaşanan üst üste iki krizin ekonomiye maliyeti zaten çok ağırdı. Ancak krizden çıkış için alınması gerekli önlemlerin zamanında alınamaması, iki ayı bulan gecikme, şimdi bu maliyeti çok daha ağırlaştırmış durumda. Ve geçen her gün ekonomideki yangını daha da büyütüyor.

Bu yangın sadece ekonomiyi tahrip etmekle kalmıyor, siyaseti hatta toplumsal dengeleri de altüst etmeye başlıyor. Bugüne kadar Türkiye'de hiç sokağa çıkmamış, hiçbir örgütlü eyleme katılmamış olan ve toplumun "en munis" kesimi gözüyle bakılan esnaflar günlerdir sokaklarda eylem yapıyorlar, kepenk kapatıyorlar. Akaryakıt zammına tepki gösteren kamyon şoförleri eyleme geçiyor, karayolunu trafiğe kapatıyorlar.

Bugün bankacısından sanayicisine, esnaf sanatkâra, çiftçiden işçiye, kriz nedeniyle işini kaybeden yüz binlere kadar toplumun hemen her kesiminin tansiyonu oldukça yükselmiş durumda. Ve döviz kurları yükseldikçe bu tansiyon her gün biraz daha yükseliyor.

Hükümetin ilk günden itibaren kaybedecek hiç zamanı yoktu ama ne yazık ki şubat krizinden bu yana geçen 40 günü aşkın süre boşa harcandı. Boşa geçen her gün krizin maliyetini biraz daha yükseltti. Hükümetin de para otoritesinin de piyasalar üzerindeki etki ve itibarı sıfıra indi.

40 gün boşa harcandı
Oysa 9 günlük Kurban Bayramı tatili sırasında, daha Devlet Bakanı Kemal Derviş göreve başlamadan önce IMF heyeti ile yapılan görüşmelerde yeni programın ana hatları çizilmiş, niyet mektubu taslağı ortaya çıkmış, hükümetin alması gereken acil ekonomik önlemler ve yasa tasarıları da tek tek sayılmıştı.

Yine o günlerde yapılan hesaplarda dolar kurunun bugün olduğu gibi 1 milyon 300 bin liralara kadar yükseleceği ne IMF'in ne de Ankara bürokrasisinin aklının ucundan bile geçmiyordu. Bütün varsayımlar kurun 900 bin - 1 milyon lira bandında istikrar kazanacağı yönündeydi. Ve temel mallara yapılması gerekli zam oranları da hep bu rakamlar üzerinden hesaplanmış, bütçe dengeleri bu varsayıma göre revize edilmişti. Şimdi bu hesaplar da şaşmış durumda.

İşin ilginç yanı, IMF, bayram tatili sırasındaki görüşmelerde kamu finansmanı dengeleri hazırlanırken milli gelirin yüzde 3,6'sı oranında bir faiz dışı fazlanın yeterli olabileceğini ve dolayısıyla da ek vergiye gerek olmaksızın dış yardım ve kredi destekleriyle bu krizden çıkılabileceğini kabul etmiş iken, şimdi "hayır yüzde 3,6 yetmez, en az milli gelirin yüzde 5'i kadar bir faiz dışı fazla elde edilmesi gerekir" noktasına geliyor.

Onun için Kemal Derviş şimdi aradaki bu farkı kapatabilmek için, milli gelirin yüzde 1,5'i kadar bir ek vergi arayışında...

Ürkütücü zamlar
İş sadece vergiyle bitmiyor tabii ki. Döviz kurlarındaki aşırı artış temel mal ve hizmet fiyatlarına yapılması gerekli zamları da ürkütücü boyutlara çekiyor. Örneğin Dünya Bankası ile yapılan kredi anlaşmaları gereğince TEAŞ'ın elektrik satış fiyatının 4,5 cent'ten aşağı düşmemesi koşulu var. Mevcut dolar kuru dikkate alındığında bu rakamın tutturulabilmesi için elektriğin perakende satış fiyatının en az yüzde 60 oranında artırılması gerekiyor.

Karar almakta, IMF ile anlaşma yapıp programı bütün yönleriyle ilan etmede gecikilen her gün, bu zam oranlarını yükselttiği gibi krizin maliyetini de her bakımdan büyütüyor...

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır