kapat
05.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansinvest
 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Sonunda sokak...

Galatasaray - Real Madrid maçının çıkışı, önceki gece saat 23.30, Mecidiyeköy, İstanbul...

Binlerce insan mutlu, keyifli yüzlerle Ali Sami Yen Stadı'nı terkediyor. Ama kalabalık bir anda duruyor, sıkışıyor. Nedeni anlaşılıyor, bir çoğu 06 plakalı onlarca "resmi araç" en orta yere park etmiş, yolu tıkamıştır. Bir anda öfke patlıyor: "Siz kimsiniz... Resmi araç diye neden ayrıcalıklı oluyorsunuz... Bu saatte devletin aracıyla, benziniyle burada ne işiniz var... Biz krizden kavruluyoruz, siz makam otolarınızla maça geliyorsunuz..." Kimileri araçların kaportalarına vuruyor. Bazıları camlara vurup, çaresiz "makam şoförleri"ne soruyorlar: "Bu kimin arabası... Ayıp değil mi... Utanmıyorlar mı!..."

Binlerce insan resmi makam otolarına nefretle bakarak yürümeye çalışıyor.

"Sokak" artık devreye girmiştir.

Asıl büyük tehlike
İki şekilde devreye girer "sokak".

Bir siyasi örgüt, mücadele yöntemlerini sokak üzerine kurar. Halkın içinde gelişmekte olan tepkileri yönlendirmeye başlar, insanları sokağa itecek örgütlenmeleri yapar. Bunu başaran siyasi örgüt, kendini gizli tutamaz, zaten tutmak istemez. Siyasi iktidarı değiştirmek için gücünü sokakta gösterir.

İkinci durum, belki siyasi iktidar açısından birinci durum kadar tehlikeli değildir; çünkü karşısında belli bir siyasi hasım yoktur. Ama bütün sistem açısından bu durum daha "tehlikeli"dir. İnsanlar sokağa kendiliklerinden çıkmaya başladıkları anda; her türlü siyasi örgütlenmenin dışında, sokağın kendi kendine örgütlendiği anda, asıl "büyük tehlike" ortaya çıkmıştır.

Sokağa inişi bir siyasi örgüt yönlendiriyorsa, aynı örgüt durdurma gücüne de sahip demektir. Ama insanlar her türlü örgütlenmenin dışında, kendi kendilerine sokağa inip, başkalarının belirlediği sloganları değil o anda kendi akıllarına gelen sloganları bağırararak tepkilerini tırmandırıyorsa o insanları tekrar eve sokmak son derece güçtür.

Umutsuzluğun sonu
Siyasi tarih her iki durumun yüzlerce örneğiyle doludur.

Kendi kendilerine sokağa çıkan insanların bir süre sonra bir siyasi örgütün yönlendirmesi altına girdiği durumlar da vardır. Ancak bu durumda da örgüt ya da parti, o insanları geçici bir süre yönlendirebilir. Kendiliklerinden sokağa çıkmış insanlar, "dur" denildiği anda bu sözü dinlemeyebilir, yürümeye devam ederler.

Şu anda Türkiye'nin dört bir yanında insanlar kendi kendilerine sokağa çıkıyorlar. Görüntüler, sloganlar gösteriyor ki, hiçbir siyasi parti ya da örgüt, yönlendirici ya da iktidar ağzıyla "kışkırtıcı" durumda değildir.

İktidarlar böyle durumlarda hemen "kışkırtıcı" ararlar. Başkalarını ve kendilerini, olayların aslında "kışkırıtıcılar"ın hatta "profesyonel kışkırtıcılar"ın eseri olduğuna inandırmaya çalışırlar. Sonunda sadece kendileri inanırlar.

Ankara, eğer durumu tam olarak anlamak istiyorsa, bütün televizyonlardan bütün gösterilerin kasetlerini istesin, hepsini izlesin. Görecektir ki, ortada siyasi bir örgüt de yoktur, "kışkırtıcı" da yoktur. Bunalan ve temsilcisi olmadığına inanan insanlar, tepkilerini doğrudan göstermektedirler. İktidardan umudu kesmişlerdir, muhalefet partilerinden de bir şey beklememektedirler. Artık sokağa çıkmışlardır.

Sokak, umutsuzluğun son aşamasıdır.

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır