kapat
03.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansinvest
 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Ve gemi duruyor...

Geminin her tarafından su almakta olduğunu başarıyla gizlediler. Gemi gidiyor "gibi"ydi. Gitmesi gerektiği gibi gitmediğinin anlaşılma ihtimali ortaya çıktığı anlarda da yolcuları meşgul edecek, dikkatlerini anlamsız noktalara yoğunlaştırmalarını sağlayacak yöntemler geliştirildi.

Yolcular "meşgul" edildiler. Bazen dışardaki fırtına abartıldı, bazen içerdeki sorunlar farklı sunularak yolcular korkutuldu, bazen de ne kadar iyi bir yolculuk yaptıklarına inandırıldı.

Ve gemi durdu. Yolcular birden gördüler ki, ne çımacı görevini yapmış ne de kaptan heyeti. Sular her taraftan yükselirken, yolcular da seslerini yükseltmeye başladılar.

Yönetimin durumu
Kaptan heyetinin çaresizliğinin ağır bir örneği "15 acil yasa" olayıdır.

Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, söz konusu 15 yasanın 15 gün içinde çıkmasının "hayati" olduğunu söyledi.

Ona önce Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli "aceleye gerek yok" diye cevap verdi. Onun ardından da Başbakan Ecevit bu yasaların 15 günde çıkmasının olanaksız olduğunu söyledi ve Derviş'i nazik bir üslupla eleştirdi.

Bu dolaylı tartışma "yönetim"in durumuna ilişkin kötümser yorumları güçlendirirken dün toplanan Bakanlar Kurulu'nun ardından bu yasaların çıkması için harekete geçildiği açıklandı.

O zaman o "itişme" neydi? Başbakan ve Başbakan Yardımcısı, geçen hafta "Derviş haklıdır, bütün acil yasaların hızla çıkması bütün elimizden geleni yapacağız" deselerdi, "yönetim"in beklenen

kararlılık içine girmeye başladığını gösterebilirlerdi.

Acı gerçekle yüz yüze
Hareketsiz bekleme durumu, piyasalardaki "mali anarşi"nin aynı yoğunlukta devam etmesine neden olmaktadır. "Reel sektör", sanayici-tüccar-esnaf, "battık bittik" diye bağırıyor. Bankalar kendilerini "risk"e sokmamak için daha da tedbirli davranıyor.

Sonuçta "mali anarşi" herkesi aynı "kıyma makinesi"nin içinde tutmaya devam ediyor.

Şubat krizinde geminin en kötümser tahminleri aşan ölçüde "su almış" olduğu ortaya çıkmıştı. Bütün Türkiye bir anda "acı gerçek"le karşı karşıya kaldı, hem de bütün çıplaklığıyla.

Aradan 41 gün geçti. Bu 41 gün içinde olanlar, daha doğrusu olmayanlar, yapılmayanlar sadece içerde değil dışarda da bütün iyimserlikleri sildi süpürdü.

Gemi hâlâ su alıyor
Krizin en sıcak anında Bakanlar Kurulu, Ankara-İstanbul hızlı tren projesini görüşmüştü. Dün de kamudaki tasarruf genelgesini ve devlet memurlarının yeni mesai saatlerini görüştü.

Ankara "yapacak", yaptıklarını gösterecek, anlatacak, ikna edecek. Türk halkı ikna olacak. "Dışarısı" ikna olacak. Türkiye bambaşka bir havaya girecek.

Ama şu anda bekleme sürüyor. Bekleme sürdükçe de son iyimserlik damlaları da kuruyor. Her haber, her gelişme yarının daha iyi değil, daha kötü olacağını söylüyor.

Ve gemi duruyor. Su almaya devam ediyor.

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır