kapat
03.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansinvest
 
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )

Yine anayasal ekonomi üzerine

Türkiye Cumhuriyeti, 80 yıllık ömrünün en önemli yol ayrımına geldi ama Ankara bunu anlamamakta direniyor.

Dövizle birlikte, Türkiye'nin yönetimi de dalgalanmaya bırakılmış olmalı ki koskoca ülke "Saldım çayıra, mevlam kayıra!" cinsinden bir vurdumduymazlık alanına dönüştü.

Yılların ihmali, partizanlık, kamu malını yağmalama ve yanlış kadroları başa getirme hatalarını, hep birlikte çok ağır bir biçimde ödüyoruz.

Şimdi de umudumuzu Kemal Derviş'in aydınlık yüzüne bağladık.

Yani Türkiye'nin kaderi, Derviş'in ömrüne kilitlendi.

***

Yavaş yavaş ortaya çıkıyor ki bu kez Amerika, Türkiye'deki kara deliklere beş-on milyar dolar daha fırlatmaya niyetli değil.

Bu yardımların hiçbir şeyi düzeltmediğinin farkında.

Ayrıca Murat Yetkin'in Radikal'deki yazısında çok net anlattığı gibi, Bush yönetimi Amerika'nın dünyadaki "ağabey" rolünü sona erdirecek ve bu alanda yapılacak tasarrufu iç vergi rahatlamasında kullanacak düzenlemelere hazırlanıyor.

Bush yönetimi, Amerikan vergi mükellefinin parasını Türkiye gibi ülkelere harcamama konusunda Clinton'dan daha hassas.

AB ile ilişkilerimizin hâl-i pür melâli ise ortada. Kısacası bu sefer "biz bizeyiz."

Amerika'dan eli boş dönen Kemal Derviş'in "iç kaynak" çözümlerine yoğunlaşması da bu çaresizlikten kaynaklanıyor.

***

Madem ki biz bizeyiz; o zaman gelin işin aslını konuşalım.

Hiç olmazsa bir tek kez, geçici değil kalıcı çözümler üzerinde duralım ve bu köşede birçok kez tekrarladığımız görüşü, bıkmadan bir kez daha vurgulayalım:

Türkiye Cumhuriyeti; kişiler, hatta hükümetler üstü bir ulusal programa kavuşmalı.

Toplumsal uzlaşma anlamına gelecek bu ulusal program, Anayasa'ya konmalı ve böylece program, "Anayasal ekonomi" haline dönüşmeli.

Anayasal ekonomi, gelip geçen hükümetlerle değişmeyecek ve en az 15 yıl sürecek bir programı içermeli.

Programın amacı; sermaye birikimi bulunmayan Türkiye'ye yabancı sermaye çekmek, işçi istihdamı yaratmak ve üretim yaparak ihracatı artırmak olmalı.

Anayasal ekonomi programı, hangi hükümet gelirse gelsin, hangi bakan iş başında bulunursa bulunsun, aynen uygulanmalı.

***

Eğer bu yapılmaz da bugüne kadar olduğu gibi sadece "monetarist" politikalarla uğraşılırsa, Türkiye'nin önü çok karanlık.

Sermaye birikimi olmayan, yabancı sermayeyi kaçıran, üretemeyen, ihracatı ile ithalatını dengeleyemeyen ve ürettiğinden fazlasını yiyen bir ülkenin hazin sonu bekliyor bizi.

Çapa, çıpa, kur, döviz, faiz, repo diyerek bu noktalara sürüklendik.

Bu açmazdan kurtulmanın yolu, ekonomiyi anayasal bir zemine taşımak.

Eğer gerçekçi ve sağlıklı bir program yerine, Türkiye Cumhuriyeti'nin elindeki malları satarak, günü kurtarma politikası benimsenirse, babadan kalanları har vurup harman savuran bir mirasyediye benzeyeceğiz.

***

Kemal Derviş'in Türkiye'ye en büyük katkısı, uzun vadeli bir "Anayasal ekonomik program" gerekliliğini halka ve siyasilere anlatmak olacaktır.

Eğer böyle yaparsa, (temenni etmeyiz ama) kendisi gitse bile ismi ve programı uzun yıllar yaşar.

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır