kapat
24.03.2001
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansinvest
 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Biraz da başka gözle gözetleyelim

RTÜK "Biri Bizi Gözetliyor" adlı yarışma programı yüzünden Show TV'ye verdiği bir günlük kapatma kararında "programın kamuya hiçbir yararı olmadığını" belirtiyor.

Öteki gerekçeyi; yani "genel ahlak, toplum huzuru ve Türk aile yapısına da aykırı olma"yı ayrıca ele alırız.

Fakat "kamu yararı" konusunda RTÜK'le kesinlikle aynı kanıyı paylaşamam.

"Biri Bizi Gözetliyor" çok yararlı!..

Dünyanın başka hiçbir yerinde "Big Brother" yarışmaları bu kadar yapmacık, bu kadar samimiyetsiz, bu kadar çekingen, bu kadar "hesapçı" ve hesaplı bir ortamı ekrana getirmiyor.

Boş boş konuşarak anlaştığımız(!); ancak üçüncü kişilere göstere göstere iki kişilik ilişkiler kurduğumuz; çok duygusal olduğumuzu söylemeye bayıldığımız halde duygularımızdan müthiş korktuğumuz gerçeğini yüzümüze öyle vuruyor ki bu program, dikkat etmeyene anlatmak zor...

Birinin çalıp ötekilerin oynamasından başka türde eğlenme biçimlerini tanımadığımız gerçeğini ne acıklı biçimde gözümüze sokuyor...

Ve "muhabbet" kültürünün muhabbet ede ede çekip gittiğini gösteriyor ki, izlemesi ibret verici...

Birbirimizi laf olsun diye (ve biraz da yarışma ya da ün kazanılıp torba dolsun diye de) baştan çıkardığımızı; yapmacıklıktan hiç sıkılmadığımızı çünkü yapmacık olanın dışında neyin kaldığını unuttuğumuzu ne güzel ve ne çıplak biçimde ortaya koyuyor bu program!

Kamu dikkat etse müthiş yararlanacak!

Böyle müthiş bir toplumbilimsel ayna nereden bulunur?

Bu programın kitlelerin röntgencilik duygusunu kışkırtığını söyleyen uzmanlara da şaşıyorum.

Röntgencilik röntgencinin saklı, röntgenlenenin habersiz olduğu bir modele dayanır.

Bu türden yarışmaların öyle bir özelliği yok ki!

Seyredenle seyredilen arasında basbayağı danışıklı dövüş var. Yani sözde ahlakçılık nidalarıyla hop oturulup hop kalkılacak bir durum söz konusu değil!

Aslında seyircinin ilgisini çeken, oradakilerin de seyredenler gibi "sahici" ve "ünsüz" kişiler olmalarıdır.

Bizdekinin çekiciliğine gelince, herhalde yarışmacıların bir türlü "sahici" olmayı beceremeyişleri olmalı... Yani onları kendimize benzetmemiz! Bu empati, bu ortaklık, seyircinin gözünde çekici kılıyor bizim yarışmacıları...

Bir de şu var:

Ya "abiiiii" deme olanağımız olmasaydı!.. Ya "yaaaa" diye yakınma, "yaaa" diye sevinme modası yaratamasaydık, birbirimize söyleyecek neyimiz vardı?

Ne zaman "Biri Bizi Gözetliyor"a baksam bu soru içimi acıtıyor.

ŞUT
Futbol konuşmanın tadı kaçıyor

Futbol üzerine yazmak, konuşmak benim için gitgide zorlaşıyor.

İşin gerçeği bu!

Çünkü bunlar, konu gerçekten futbolsa hoş...

Kalecilerin penaltı korkusundan; arka direğe atılan topların taktik değil, tembellik olduğundan söz ediyorsan keyifli bu iş...

Mert'le Nesta'yı; Ahmet Dursun'la Morientes'i aynı kapta değerlendirebildiğinde çok heyecan uyandırıcı bir şey futbolu yorumlamak...

Ersun Yenal'la Capello'ya aynı dikkati gösteriyorsan futbolu düşünmek verimli bir zihinsel çaba...

Ama durun! Çünkü...
Ali Şen bir televizyon programında "Ben MHK Başkanı gitsin dersem gider" deyip aynı şeyi öteki başkanlara da laf arasında öneriyorsa...

Beşiktaş'ın bir yöneticisi aynı programda Trabzonspor'un futbolcusunu ağır biçimde eleştiriyor ve tehdit ediyorsa...

Herkes herkesi kışkırtıyor ve futbol yorumu tribün sloganları haline geliyorsa...

Başka bir televizyon programında dünyanın en sıradan, en normal işiymiş gibi teşvik primlerinden, şikeden, dopingden söz ediliyor; çamur her yere sıçrıyor ama asla bir daha silinemez hale geliyorsa...

Futbolsever olduğunu sananlar, bu tartışmaları yapanların neden oracıkta birbirlerinin boğazını sıkmadığına hayıflanıyorsa...

Futbolcular herkese tükürmeye; yorumcular herkese "küfretmeye" başlamışsa...

Kendisine tekme atılıyor diye yanıp yakılan gencecik bir futbolcu, rakiplerine dünyanın en acımasız tekmelerini savuruyorsa...

"Ne pahasına olursa olsun şampiyonluk" şiarı en yüksek değer haline geldiyse...

Ağzı olan herkes konuşup, herkes haklı olmak, herkes "kazanmak" istiyorsa...

Siz buna futbol konuşmak mı diyorsunuz?

Fransa Milli Takımı buraya maça geldiğinde "Vay canına!" deyip stada gidenlerin sayısı bir elin parmaklarını zor geçtiyse bundandı...

Milli Takım'ın bugün kiminle maç yaptığını bile umursamayacak hale geldiysek, bundan...

Böyle giderse...

Gün gelecek, bir yorumcu "geçen hafta x takımı rakibinden dört gol yedi" diye söze başladığı anda, taraftarlar üstüne çullanacak ve "Sen nasıl x takımı hakkında böyle kötü konuşabilirsin" diye tartaklayacaklar!

Çok geç olduğunda pişmanlık fayda eder mi?

AYNA
Kadınların zekâları kendilerini seven erkeklerden kalma tortularla zenginleşir. Erkeklerin zevklerinde de, hayatlarından geçmiş kadınların izi kalır.

ANDRE MAUROIS

 
Sabahonline'nın değişen tasarımını nasıl buldunuz?

Eskisine göre çok beğendim
Eskisi daha iyiydi
Farketmez

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır