kapat
24.03.2001
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansinvest
 
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )

Cesur ve saygın söylem

Meclis'te, Bursa milletvekili Kenan Sönmez'le konuştuk... Sönmez, çok farklı sözler söyledi. Üstelik bunlar diğer milletvekillerinin pek hoşuna gitmeyecek şeyler...

Tolstoy'un sözüdür "dünyayı değiştirmek isteyen çok ama kendini değiştirmeyi düşünen hiç yok."

"Meclis'teydik.

Milletvekilleri "onu, şunu, bunu" eleştirirken.

"Şöyle yapılmalı, böyle yapılmalı" derken...

Herkesten "özveri" isterken...

Kenan Sönmez (Bursa-ANAP) "farklı bir şey" söyledi.

Milletvekillerinin "hoşuna gitmeyecek" sözler:

- Değişim önce Meclis'te başlasın... Özveri ise... Önce Meclis yapsın.

MORAL
Kenan Sönmez'le konuştuk.

Dedi ki:

- Milletvekilinin heyecanı yok... Meclis'e geliyor... Ama Genel Kurul'a girmiyor... Araştırdınız mı, neden?

- Neden?

- Milletvekili moralsiz.

Milletvekilinin bile moralsiz olduğu ülkede, sokaktaki vatandaşta moral kalır mı?

ŞOK ÖNLEM
Kenan Sönmez:

- Birşeyler yapalım... Gecikmeden yapalım... Dramatik şekilde yapalım... Radikal biçimde yapalım.

- Ne gibi?

- Milletvekili lojmanlarını derhal satalım... Kamu kamplarını hızla elden çıkaralım... Satmadıklarımızı ise... Özürlülere...Yaşlılara... Korunmaya muhtaç olanlara tahsis edelim... Meclis'teki resmi araç sayısını azaltalım... Servis araçlarını kaldıralım... Bunların sembolik anlamı olur... Vatandaşa moral verir... Sokaktaki insanı heyecanlandırır.

İTİBAR
Kenan Sönmez'e dedik ki:

- Bu söyledikleriniz, milletvekili arkadaşlarınızı kızdıracak.

Sönmez:

- Biliyorum... Ama bu dediklerimi yaparsak... Milletvekili, gittiği her yerde itibar görür.

ELEŞTİRİ
Kenan Sönmez "iki yıla yakın süredir" Meclis'te.

İşte gözlemlerinden ve önerilerinden bir demet:

* Meclis, yasa yapma bakımından, Batı parlamentolarından geride değil.

* Ancak görevini yapan, çalışan, üreten milletvekiline aferin diyen yok.

* Hükümet ne getiriyorsa, Meclis'ten geçiyor... Bazen muhalefet de yardım ediyor... Olup bitenden dolayı ise Meclis suçlanıyor... Meclis'in ne günahı var?

* Bakanların çoğu, Meclis çalışmasını angarya sayıyor... Bakanlar Meclis'e gelsinler.

* Bir kanun tasarısı konuşuluyor... İlgili Bakan, kendi tasarısına sahip çıkmıyor... Böyle şey olur mu?

HALK KIZGIN
Kenan Sönmez, bu sözlerinden dolayı bugün çok tepki alacak.

Sönmez bunun farkında.

Dedi ki:

- Arkadaşlarımın bana kızmaları önemli değil... Önemli olan, halkın kızgınlığı... Madem ki halktan birşey isteyeceğiz... Öyleyse... Önce kendimize bakalım... Hatta... Meclis lokantasını bile kapatalım.

VE SON
İngiltere'de bir parlamenter (Edward Carson), bir tarihte (11 Şubat 1914), Avam Kamarası'nda, hükümeti ve meclisi "tarihe geçen şu sözlerle" eleştirmişti:

- Senin istediğin asla onun (halkın) sevgisi olmadı... Tek istediğin, vergileri oldu.

Kenan Sönmez'in "söylemi" bize, o konuşmayı hatırlattı.

Ve sohbetin sonunda Sönmez dedi ki:

- Halk bizi sevmezse... Bize güvenmezse... Nasıl fedakârlık yapsın?.. Programa nasıl destek versin?

Doğru söze ne denir?

SON HABERLER
Dostları, Erdal İnönü'yü kebapçıya götürdüler. Nezir Restoran'da bir dostu, Erdal Bey'e sordu:

- Eleştirilerinizde haklısınız... Size katılıyorum... Ama CHP'den ayrılmanız şart mıydı?

İnönü'nün yanıtı:

- Anılarımı yazıyorum... Parti üyesi kimliğimle anılarımı yazarken, kendimi özgür hissedebilir miydim?.. Parti disiplini gereği, belki, bazı şeyleri yazamazdım... Anılarımı yazarken objektif olmam gerekiyor... Bu nedenle de... İstifanın en doğru yol olduğunu düşündüm.

Yine İstanbul'da, bir dostu, Kemal Derviş'e şu soruyu sordu:

- Nedir bu siyaset konusu?.. Siyasete atılıp, atılmamak meselesi?

Derviş'in yanıtı:

- Ben 48 saat sonrasını bile göremiyorum... Sen bana 48 hafta sonrasından... Hatta... Daha uzun vadeden söz ediyorsun... Şu anda bir misyon üstlendim... Ekonomiyi rayına oturtmak.

Ankara'da, bir dost sohbetinde siyasetin itibarı konuşuluyordu. Bu sırada, bir dostu, ANAP Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar'a sordu:

- Milletvekilleri, Meclis'in saygınlığı, siyasetin itibarı gibi konulardaki düşüncelerini neden yüksek sesle söylemiyorlar?

Kayalar'ın yanıtı:

- O eskidendi... Şimdi, yüksek sesle söylenmeye başlandı... Hatta... Salı günü (27 Mart) TBMM kürsüsünde bile bunlar söylenecek.

- Kim söyleyecek?

- Gündem dışı söz isteyerek, ben.

Yeni bir sol parti kurmak isteyenler, Erdal İnönü'ye "başımıza geçin... Siz olmazsanız parti büyümez" diye ısrar edince...

"Sizsiz olmaz" diye baskı yapınca... İnönü de bu talepleri geri çevirince... Kebapçıdaki sohbette, bir dostu, Erdal Bey'e sordu:

- Niçin?

İnönü'nün yanıtı:

- Eğer bir siyasi hareket yeniliğe açıksa ve o harekete yön verenler başarıya ulaşacaklarına inanıyorlarsa, sonuç alabilirler... Ama kendilerine güvenleri tam değilse birşey yapamazlar... Eğer bir hareket bir kişiyle olacaksa ve büyümesi bir kişiye bağlıysa... Ona zaten siyasi hareket denilmez.

Aslında Erdal İnönü'ye soru soran "dost" ile, Kemal Derviş'e soru soran "dost" aynı kişi. Ancak... Şu dönemde "adının öne çıkmasını istemeyen" bir kişi.

Hem Erdal Bey'i seven...

Ve hem de Derviş'in başarılı olmasını isteyen kişi.

Dedi ki:

- Adımı yazmazsanız sevinirim.

 
Sabahonline'nın değişen tasarımını nasıl buldunuz?

Eskisine göre çok beğendim
Eskisi daha iyiydi
Farketmez

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır