ABD yardımı!

Ekonomi yönetiminin, moral bozucu parazitlere kulaklarını kapatarak bütün enerjisini piyasalara yöneltmesi gerekiyor.

Bu hafta iktidar ortaklarının içe ve dışa karşı güven veren bir bütünlük göstermesi lâzım.

Piyasaların çalışması, her şeyden önce buna bağlı. Derviş'e yönelen kıskançlıklar, iktidarın bindiği dalı kesmesi olur.

"Umut" diye yarattığı adama sarılmayan bir ülkeye hangi yabancı destek olmayı, yardım etmeyi düşünür?

Koalisyon liderleri "Derviş'e desteğimiz tam" diyorlar. Onu ortak iradeleri ile bakan yapmaları, bir Batı demokrasisinde olsa yeterli güvencedir. Ama bizde değil..

Çünkü siyasetin, en büyük ülke davalarını küçük parti menfaatleri için kolayca feda ettiğine dair yığınla sabıkası var.

Keşke Devlet Bahçeli "Derviş de 35 bakandan biridir" demeseydi. Değil çünkü..

Toplumlar umutsuz yaşayamaz. Her kriz kitlelere tutunacağı bir "dal" uzatır.

Kader bu kez Derviş'i sundu.

Türk halkı onda, 21'nci yüzyıl Türkiyesi için özel olarak seçilip gönderilmiş bir kurtarıcı kimliği sezdi.

Bu duygu, dış müdahale rahatsızlığı yaratmadı, tam tersine gizli umutlar uyandırdı.

Derviş de rolünü iyi oynadıkça umutlar dışa vuruldu ve toplumsal desteği yüzde 62 gibi rekor bir seviyeye yükseldi.

Kemal Derviş'i IMF ve Dünya Bankası da desteklediğine göre sorun ne?.

ABD Büyükelçisi niçin koalisyon liderlerini teker teker dolaşıp Derviş'i ve programını destekleyip desteklemediklerini sordu?

Niçin verdikleri cevaplarda garantiye bağlanmış bir taahhüt aradı?

Çünkü Türkiye'deki siyasetin kalitesine Amerika da şüphe beslemektedir.

Tıpkı Türk halkı gibi..

O yüzden kimse ABD Büyükelçisi'nin tavrını bir saygısızlık olarak nitelemesin. Sonuçta bu çaba, Türk halkının beklentilerini destekleyen bir dost yardımıdır.

İktidar bu tavırdan alınacaksa alınsın..

Ama tepkisini, kendisine şüphe besleyenleri utandıracak işler yaparak göstersin.

Faiz yangını..
Odalar Birliği toplantısında ASO Başkanı Çağlayan bankaları "Allahsız, kitapsız" sözleriyle suçladı.

Bu ölçüsüz öfkenin sebebi, kriz patladıktan sonra bir çok bankanın, vadesi dolmamış kredilere TL için yüzde 2500, dolar için yüzde 250 faiz işleteceğini bildirmesi..

Mart sonunda vergi ve sigorta ödemeleri ile vergi affıyla ilgili borçların ödemeleri var.

Çağlayan "Kimse bu faizleri ödeyemez" diyor. Ne olacak?. On binlerce firma ve işyeri bankalara mı geçecek?

Hükümet, siyasetin sebep olduğu krizle gelen bu felâkete seyirci kalamaz.

Üretim sektörünün temsilcileri ile Bankalar Birliği ve Hazine bu hafta oturup soruna gerçekçi ve adaletli bir çözüm aramalıdır.

Odaların, repodan elde ettikleri faiz gelirlerini, çözüm için oluşturulacak fona devretmeye hazır olduklarını söylemeleri, sorunun taşıdığı hayati önemi gösteriyor.

Kimse bu feryatları hafife almasın.