kapat

25.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Evlerinin önü zeytin ağacı
Zeytinin aşılanarak bir kültür bitkisi haline gelişine tanık olduk. Bugün dünyanın en iyi zeytinyağı Ayvalık ve Edremit'te üretiliyor

Bu son bir yıl içinde yazdığımız kaçıncı zeytinyağı yazısı? Artık ben de saymıyorum. Ama zeytinyağı o kadar önemli ki, ısrarla üzerinde duruyor isek belki karınca kararınca bir etkisi, yararı olur ümidi ile...

Üstelik bu kez, Türkiye'de ilk kez bu kapsamda yayımlanan bir kitabı nakletmek gibi keyifli bir elçilik söz konusu. Zeytin ve zeytinyağı'nın ülkemizdeki halini ele alan kitap, Artun Ünsal tarafından yazılmış: "Ölmez Ağacın Peşinde" Yapı Kredi Yayınları tarafından Aralık 2000'de yayınlanmış (295 sahife, ciltli, kuşe kağıt). Önce yazardan söz edelim. Arkadaşımız Artun Ünsal fevkalâde çalışkandır. Galatasaray Üniversitesi profesörlerinden olan Ünsal, oradan artırdığı vakitlerinde muhtelif TV programlarına, Posta gazetesindeki yazılarına, Peynir kitabına (Süt Uyuyunca-Türk Peynirleri) koşuşturmuştur. Nihayet uzun zamandır merakla beklediğiniz bu kitap... Bir kere bu tükenmez enerjinin önünde saygı ile eğiliyorum. Peki bu kitap ne için yazılmış, bakın yazarı anlatıyor: "Beni Ölmez Ağacın Peşinde"yi yazmaya iten bir başka etken de toplumumuzda zeytinyağına gereken ilginin yeterince gösterilmemesi oldu. Edirne'den Kars'a, kara zeytini, yeşil zeytini çok sevsek de aynı ilgiyi zeytinyağına beslediğimiz söylenemez. Zeytinyağı alışkanlığı birkaç bölgeye sıkışmış durumda. Dünyada, zeytinyağı dağılımı, zeytin ve zeytinyağı konusunda daima ilk beş ülke arasında yer almamıza karşın zeytinyağı tüketimimizin yılda kişi başına ortalama 1-1.5 kilo arasında dolaştığı bir gerçek. Ege, Akdeniz, Marmara ve Güneydoğu'nun bir bölümünün dışında zeytinyağı mutfak ve sofralara hâlâ giremiyor. Dahası, girdiği yerlerden de kimi zaman yavaşça elini ayağını çekiyor. Öyle ya İstanbul'un belli başlı lokantalarında bile "zeytinyağlı" rumuzu ile sunulan yemeklerin, hatta salataların, aslında öteki sıvı yağlarla hazırlanıp önümüze getirilmesini artık doğal karşılıyoruz. Oysa, Anadolu'nun özellikle Ayvalık ve Edremit'in yağları dünyanın en nitelikli yağları arasında ve biz bu güzellikleri, zeytinin ekonomik potansiyelini yeterince değerlendiremiyoruz.

Neden?

"Ölmez Ağacın Peşinde"yi bu soruya bir cevap arayışı için de yazmak istedim.

Kitap on bölümde ele alınmış. Sonra ekler ve kaynakça var. İlk bölüm "Zeytinin Binlerce Yıllık Gölgesinde" zeytin ağacının tarihine bakıyor. Santorini adasında bulunan 39.000 (otuz dokuz bin) yıllık fosilleşmiş zeytin taneleri ve yaprakları var...

Zeytinin "ehlileştirilip" aşılanarak bir kültür bitkisi haline gelişine ise bizim topraklar tanık olmuş: Doğu Akdeniz'de, Gaziantep'le başlayan ve aşağı inen sahil şeridi, tarih MÖ 4000. Yani 6.000 yıldır, zeytine evsahipliği yapıyor bu topraklar.

HOMEROS'TAN TEVRAT'A
Sonra zeytinin ve zeytinyağın Akdeniz havzasında nasıl dağıldığı ele alınıyor. Hem edebi hem de dini kaynaklardan atıflarla, Homeros'dan Tevrat'a nihayet Kuran'a kadar...

İkinci bölüm "Anadolu'da Zeytin ve Zeytinyağı" yine Antik Çağ ile başlayıp Osmanlılar'a dek uzanan bir bakış atıyor. En sonunda sıra İstanbul'a geliyor. Özellikle Evliya Çelebi'den alıntılarla desteklenen bu bölümün, döneme hoş bir bakış sunduğunu söylemeliyim.

Konudan konuya, bu bölüm geliyor deyiş, deyim ve atasözlerimizde zeytin ve zeytinyağına: Kandilin yağı bitti (yaşam sona erdi). Zeytinyağı gibi üste çıktı...

Sonra sırada türküler; Ruhi Su'nun unutulmaz yorumu:

Evlerinin önü zeytin ağacı / Dökülmüş yaprağı kalmış siyeci / Eğer senin gönlün bende yeğ ise / Sen bana kardeş ol, ben sana bacı

Ünsal'ın kolay okunan, yararlı bir "ilk kitap" hazırladığını söylemeliyim. Fotoğrafları çeken Jean Marie del Moral ise başarısız, kitabın grafik düzenlenişi evlere şenlik... Yine de bunlar bu tarz bir "ilk kitap" için keyfimizi kaçırmıyor. Yerimiz bittiği için diğer bölümlere ileride devam edeceğiz. Ünsal'ın yeni marifetlerini ise merak ve heyecanla bekliyoruz...

ALİ ESAD GÖKSEL


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır