kapat

25.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Çankaya-Meclis yolu hep virajlı
Bağımsızlık savaşının ortak paydasında buluşanların, gün olup da siyaseten ayrı düşmelerine, tarih çeşitli vesilelerle şahit oldu

Milli mücadelede bir bağ evinden görkemli Çankaya Köşkü'ne uzanan tarihsel yol, nice keskin virajlar gördü. Ve Başbakanlık ile Cumhurbaşkanlığı'nın kesişen yolunda Atatürk'ten İnönü'ye, Bayar'dan Sunay'a, ya da Özal'dan, Demirel ve Sezer'e kadar kimler yürümedi ki?

İnönü, Ziraat Bakanı Muhlis Bey görevden alınınca siyaseten zor durumda kalmıştı. Atatürk ise "Ziraat Vekâleti acz içinde" diyordu. İnönü bu "soğukluğun" ardından Atatürk'ten randevu istememiş, Cumhurbaşkanı da Başbakan'dan görüşme talebinde bulunmamıştı.

12 yıllık başbakanın görevden ayrılışı, hele bu isim İsmet Paşa olduğunda, büyük önem taşıyacaktı. Yorumların çeşitlilik kazanması üzerine Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği A.A kanalı ile bir açıklama yayınlayacaktı. Bildiri, İnönü'nün mezuniyet aldığına, 'istirahat ihtiyacı ile hükümetten affı talebinin kabul edildiği'ne yer veriliyordu.

Başbakanlığa Celal Bayar getirilmişti ve başta "Tan" olmak üzere çeşitli yayın organlarındaki yorumlara Yunus Nadi katılmıyor ve Ankara dili ile diyordu ki: "İsmet İnönü'nün mezuniyeti şiddetli sürmenaj neticesi, mutlak bir istirahat ihtiyacından ileri gelmiş bulunmaktadır." Oysa tam olarak mezuniyet almıştı. Ama bir devlet adamı tavrı ile yorum yapmayacak ve Cumhurbaşkanının yeni tayini Celal Bayar ismine olumlu görüş bildirecekti...

İSABET ETTİNİZ
Mustafa Kemal sadece ziraat değil, tüm bakanlıkları özenle dikkatle izliyor, "müdahale"yi dönem koşullarının "Siyasi ahenk" manzarasını dikkate alarak yapıyordu. Doktor Reşit Galip meselesi de Atatürk-İnönü küskünlüğünde rol oynamıştı. Maarif Vekili Esat Bey'di ve eldeki bütçe ile daha başarılı olunamayacağını ifade ediyordu. Atatürk'e göre de bütçe kısıtlıydı ama bu tüm vekâletler için geçerliydi. "İstifa etmeniz uygun olur" demiş ve tavsiye edeceği bir isim istemişti. Reşit Galip Bey'i gösterecekti. Cevap kısa ve öz olmuştu "Bravo, isabet ettiniz. En münasip Maarif Vekili Raşit Galip Bey'dir." İstifa yazılmış ve mesele çözülmüştü ama Başbakan İnönü sofrada değil, evindeydi.

Karar kendisine telefonla bildirilmiştir.

İlk kırgınlıklar
Abdi İpekçi, Atatürk ile Rauf Bey arasındaki ilk kırgınlığı "İnönü Atatürk'ü Anlatıyor" kitabında şöyle dile getiriyor: "Siyasi Kongresi 1919 Eylül'ünün dördüncü günü, zevalden sonra saat ikide açıldı. Hüsrev Sami Bey yanıma gelerek şöyle bir talimat verdi: 'Rauf Bey ve sair zevat, Bekir Sami Bey'in evinde hususi bir içtima akdetmişler ve beni reis yapmamaya karar vermişler. Arkadaşların, bilhassa Rauf Bey'in böyle bir hareketine asla ihtimal vermedim. Hüsrev Sami Bey'e itiraf edeyim ki biraz ciddi olarak böyle manasız sözleri bana dayandırmamasını ihtar ettim. Rauf Bey'in 'Sen reis olmamalısın' sözü ile Hüsrev Sami Bey'in verdiği malumatın sıhhatine inandım. Çok müteessir oldum. Bu defa, en yakın arkadaşlarımın aynı zihniyette izhar etmeleri beni düşündürdü. Rauf Bey'e: 'Anladım, Bekir Sami Bey'in evinde aldığınız kararı bana tebliğ ediyorsun' dedim ve cevabını beklemeden yanından uzaklaşarak kongre salonuna gittim."

ERGUN HİÇYILMAZ


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır