kapat

25.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Deniz kurudu
Prof. Süheyl Batum, devletin zirvesinde çıkan krizi Türkiye'nin kötü yönetilmesine bağlıyor: "İşleyen siyasal sistemlerde başbakanla cumhurbaşkanı rakip bile olsa, anlaşmazlıklar ekonomik ve siyasal krizlere neden olmaz. Bizde işleyen sistem yok"

Prof. Süheyl Batum, MGK'da yaşanan krizin ardından Türkiye'nin dibe vurduğunu düşünüyor. Bu dibe vuruşun "hayırlı" olduğunu da söyleyen Batum, siyasal krizin ekonomik faturasının ağır olmasının tek nedeninin Türkiye'de her şeyin hakiminin siyasi iktidar olmasına bağlıyor ve "Artık değişecek, çünkü deniz kurudu. Sancılar bu yüzden" diyor. Bir süredir siyasete yeni aktörler sokmak için zemin yoklayan çevrelerin adaylarından biri olan Prof. Süheyl Batum, mevcut siyasiler gibi olacağından korktuğu için henüz siyasete girmeyi düşünmüyor!

* Türkiye yaşanılan krizden sonra bir dönüm noktasında mı?

Türkiye'de bir yıldır yapılanlar boşa gidiyor gibi. Burada önemli olan başbakanın cumhurbaşkanına kızmış olması değil, önemli olan kriz. İşleyen siyasal sistemlerde başbakan cumhurbaşkanı rakip bile olsa bu tür anlaşmazlıklar ekonomik ve siyasal krizlere neden olmaz. Oysa bizde işleyen bir sistem yok. Türkiye hâlâ en kötü şekilde yönetiliyor.

Krizin ortaya çıkışı yalnızca MGK toplantısına mı bağlı?

Son kriz bardağı taşıran son damla. Bir yıllık bir geçmişi var. Uzun zamandan beri siyasal iktidar ile cumhurbaşkanı arasında ciddi anlamda bir ayrılık var.

* Cumhurbaşkanı yetkilerini aşıyor mu?

Hayır. Anayasa'ya göre cumhurbaşkanının böyle yetkileri var, Cumhurbaşkanı da bunları kullanıyor. Anayasa'nın 108'inci maddesi açık. 2443 sayılı Kanun açık. Devlet Denetleme Kurulu, kamu kurum kuruluşlarında; hattâ sermayesinin yüzde 50'sinden fazlası kamuya ait bankalarda denetim yapabilir.

BABA NİYE KRİZ ÇIKARMADI?
Özal ve Demirel'in cumhurbaşkanlıklarında bu tip krizler neden yaşanmadı?

Onlar bu yetkileri kullanmamıştır. Türkiye tarihinde hiçbir zaman başbakan ve cumhurbaşkanı bu şekilde karşı karşıya gelmedi.

Ya başka ülkelerde?

Cumhurbaşkanının ayrı bir siyasal tercihi ortaya koyduğu ülkelerde dahi, başbakanların cumhurbaşkanlarını şikayet etme örneği görülmemiştir.

Türkiye kötü yönetiliyor diyorsunuz. Bunun en somut göstergesi bu krizler mi?

Bu krizler de bir gösterge ama örneğin Dünya Bankasına göre Türkiye dünyanın 22. büyük gücü. Gelir dağılımına bakıldığında Türkiye dünyada 88. sırada. Türkiye aslında gariban değil, ama o kadar kötü yönetiliyor ki 88. sırada.

Tek sorumlu siyasi iktidar mı?

Türkiye'de bir cumhurbaşkanının farklı bir hukuki görüşü olabileceği ya da hukukun farklı bir makam tarafından dile getirilmesi kabul edilemiyor. İktidar, "Biz sizi seçtik" diyor. "Suyun başında ben varım, kaynakları ben kullanırım ben kendi kendimi denetlerim, sizi biz seçtik" diyor. Yaşanan son krizlerin nedeni siyasal iktidarın her şey olmasıdır.

Burada liderlerin farklı bir ağırlığı söz konusu değil mi?

Her şey siyasal iktidarda. O da yalnızca liderlerin elinde.

Liderleri değiştirsek çözüme kavuşur muyuz?

Partilerin genel yapısının değişmesi lazım.

Değişsin deyince değişmiyor. Herkes mevcut siyasi yapıdan şikayetçi ama ne liderler değişiyor ne de siyaset yapma biçimi...

Şunu görmek lazım: Başka bir lider gelse, örneğin 1980'lerde Mesut Yılmaz geldi, onun da eski liderlerden bir farkı yok. Çiller için de aynı şekilde. Parti küçülse de değişmiyor.

AYNI ÇARK
Partilerin erimesi, oy potansiyellerini koruyamaması bile partileri değiştiremiyorsa, "sistem çıkış yolunu bulamıyor" diyebilir miyiz?

En baba parti bile yüzde 20 alınca, yüzde 12 alan bir parti idare eder konumda oluyor. Bu yüzden liderler istediğini yapıyor. ANAP yüzde 40'tan geldi yüzde 10'lara düştü. Hiç fark etmedi. Yine güçlü lider, yine lider partisi. Böyle bir şey olabilir mi?

Ecevit size göre hukukun üstünlüğüne inanmıyor mu?

Türkiye'de bu yapının bozukluğunu ortaya koyan liderlerden biri Ecevit olmuştur. Ben bir zamanlar çok beğenirdim kendisini. Bu sistem böyle kaldıkça Sayın Ecevit de en fazla hukuku tanımayan lider oldu. Beş artı beş oylamasında söyledi. Herkes oyunu açık kullansın dedi. Ecevit aynı çarkın içine girdi.

Türkiye'yi yönetmek kolay mı böyle bir ortamda?

Türkiye'de bütün değerlerin tek paylaşımı siyaset olduğu için yöneten adam olmak kolay. Bir zamanlar Yalım Erez vardı. Bu ülkeyi yöneten adamlardan biriydi. Cavit Çağlar da üç adamdan biriydi. Pat diye gitti. Bugün Hüsamettin Özkan var. Yarın bu hükümet değişsin, o da gidecek.

KRİZ NASIL ÇÖZÜLÜR, KAOSTAN NASIL ÇIKILIR?
Siyasette halk gücünü göstermeli

Siyaset yeniden nasıl yapılanacak? Geldiğimiz noktadan çıkış yolu bulmak için hukuken ne yapmalıyız?

Siyasetten ayrı bir denetim mekanizması lazım. Biz milletvekili, bakan, memur yargılayamıyoruz; seni beni, garibanı yargılıyoruz. Yargıç sınırlı yargılama yapıyor, tepesinde de kılıç sallanıyor. Yargıyı bağımsızlaştırmak çok önemli. İkinci olarak lidere bağlı sistem değişmeli. Liderin adamları değil, halkın belirlediği kişiler siyasete girebilmeli. Bununla bağlantılı olarak, halk sivil toplum örgütlerine, partilere girerek siyasete katılmalı. Siyasal sistemin işleyişinde halk gücünü hissettirmeli.

Bunları ancak Meclis yapabilir. Bu sistemden beslenenler sistemi neden değiştirsinler?

Çünkü deniz kurudu. Yolsuzluklar ortaya çıkıyor. Avrupa ülkelerindeki gibi. Ama onlar sonuçlandırıyor, biz sonuçlandıramıyoruz. Deniz çekilmeye başladıkça sancılar ortaya çıktı. Şimdi siyasiler her şeyi yapıyor ama yüzde 19'da kalıyorlar. Cumhurbaşkanı, söylenene göre "Kapıkulu yaptınız milletvekillerini" demiş. Bir milletvekiline sordular, "Hayır değil"demiyor; "Evet değişmesi lazım" diyor. Aslında herkes farkında.

Bu dönemde Meclis'in iyi çalıştığı da söyleniyor...

Önemli olan kanunlar yapmak mı, ülke sorunlarına çözüm üretmek mi? Hangi sorunu çözdüler?

Türkiye'den başka enflasyonu bu kadar uzun sürede düşüremeyen ülke biliyor musunuz?

Eskiden Arjantin'i filan söylerdik ama onlar düşürdü. İspanya Franco'dan çıktı, siyasal sistemini kurdu ve sorunlarını çözdü. Ekonomilerini düzelttiler. Üstüne bir de en istikrarlı demokrasiyi yarattılar.

Yeni bir 'aktör' mü bekleyeceğiz?

Yeniler çıkmalı. Halkın sistemin içine girmesi için yeni aktörlere ihtiyaç var. Bakın, Meclis'te çok iyi insanlar var. Ama bir şey yapamıyorlar.

Ya da bazı değişiklikleri Avrupa Birliği için yapıyoruz?

Avrupa Birliği'nin, Dünya Bankası'nın söylediği için değil; denizi kuruttuğumuz için düzeleceğiz.

Umut ışığı var mı?

Bana göre dibe batmaya başladığınızda kötülükler artar. Sıkıntılar büyür, ama tak diye vurup yukarı çıkarsınız. Siyasal sistem açısından Türkiye bu noktada.

Siyasete girersem ben de onlar gibi olurum

1955 doğumlu Süheyl Batum, 1975'te Galatasaray Lisesi'nden mezun olmuş. Paris Paultieon-Sorbonne Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku kürsüsünde, asistanlıktan profesörlüğe dek görev yapmış. Daha sonra Galatasaray Üniversitesi'ne Hukuk Fakültesi Dekanı olan Prof. Batum, şu anda Bahçeşehir Üniversitesi'nin Hukuk Dekanı.

Sistemin değişmesi için 'taşın altına elini sokup sokmayacağını' sorduğumuzda kaçamak yanıt veriyor: "Şu aşamada ben düşünmem. Onlar gibi olurum, kaynayıp giderim. Hasan Denizkurdu 'İdam cezasını kaldıralım' dedi ve çok komik şeylerle karşılaştı. Türkiye benim için henüz o noktaya gelmedi, ama gelmesi konusunda umudum var."

ELİF ERGU


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır