kapat

25.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Beverly'de Türk turizmci
Otel yöneticileri, devlet başkanı gibidir.

Ama otelciliğe Mühih'te başlayan Ali Kaşıkçı gibisi az bulunur. Etrafındaki herkese sorumluluğu aşılayan Kaşıkçı, bugün Beverly Hills'in en gözde oteli Peninsula B.H.'in başında. Keşke arada bizim beş yıldızlı otellere de gelip sırlarını ifşa etse

Dünyada, özellikle Türkiye'de 5 yıldız almak için savaş veren otellerin pek az yöneticisi ile tanışma imkânı yakalayabildim. Tabii çok yakın birkaç yönetici dostumu bunun dışında tutuyorum.

Hele New York, Washington, Miami ve Los Angeles'de 5 yıldızlı otellerin yöneticilerinin sadece adlarını, önemli kişilere yolladıkları meyve veya çiçek üzerindeki kartvizitlerinde görebilirseniz şanslısınız. Sanki bu genel müdürler birer devlet başkanıdır. Kendilerine ulaşmak için çok ünlü olmanız gerekir...

Bu yüzden, Türkiye dahil, hiçbir yöneticiye ulaşmayı denemedim. Hele Los Angeles gibi çoğunluğu zengin ve tanınmış yıldızların dadandıkları otellere ancak bir dostla buluşmak ve şöhretinin doğruluğunu görmek için giderim.

Dört yıl önce Los Angeles'dayken Ahmet Ertegün Peninsula Beverly Hills otelinde buluşmayı önerip "Orası bence dünyanın en iyi oteli, ama onun genel müdürü Ali Kaşıkçı olduğu için" demişti.

Ertegün'nün sözlerinin anlamını Ali Kaşıkçı'yı tanıdıktan ve o yıldan beri otelinde kalmaya başladıktan sonra anladım.

14 yaşında öğrendi şimdi öğretiyor
Beverly Hills Ticaret Odası Başkanlığı'nı belediyenin ekonomik danışmanılğı ile yürüten Kaşıkçı'ya, kanserli çocuklar yararına yaptığı çalışmalar nedeniyle Eden Garden'da düzenlenen gecede plaket sunuldu

Ali Kaşıkçı bir doktorun oğlu. Yaramaz bir öğrenci olduğu için babası onu 14 yaşındayken Almanya'da bir turizm okuluna teslim etmiş. Alman disiplininden aşırı sorumluluğu alırken kendi sıcak kişiliğinden hiç ödün vermemiş. Otelciliğe Münih'te başlarken Oxford'da İngilizce'yi öğrenmiş. İlk teklifi Güney Afrika'daki Durban Four Seasons otelinden almış ve o zincirin dünyadaki en genç genel direktörü olmuş. Sonra California'daki Four Seasons'lardan gelen teklifleri kabul etmiş.

Beverly Hills'in en saygın, en gözde oteli Peninsula B.H.'in sahipleri Ali Kaşıkçı'yı oradan kapmışlar, kaptırmaya da niyetleri yok.

Peninsula B.H.'de kalırken Ali'yi sabah 8'den evine gidinceye dek izlemeye ve boş olan her dakikasında onunla konuşmaya çalıştım.

Ömrümde işini bu kadar severek yaparken, birlikte çalıştığı herkese aynı sorumluluğu ve sıcaklığı aşılayan hiçbir yöneticiye rastlamadım. Beni hayrete düşüren, Türkler'den oluşturduğu yakın çevresinin Ali'nin dostça yaklaşımını istismar etmemesiydi.

Ali, özellikle Oscar geceleri, otelini dolduran dünya ünlüleri ile samimi olmakla birlikte saygılı bir mesafeyi koymayı biliyor. Onlar hayranlıklarını defalarca belirttikleri halde o hiç değişmeyen nezaketi ile onlara Türkiye'den bahsediyor. Ertegün'e hafif Amerikan aksanlı Türkçesi'yle askerlik günlerini anlatırken hepimizi kahkahaya boğuyor.

YARDIMSEVER ÇİFT
Dünyanın en iyi otelcilik okulu sayılan Cornell Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Ali Kaşıkçı, teklif gelirse Türkiye'de de seminerlere katılmaktan mutluluk duyacağını söylüyor.

Beverly Hills Ticaret Odası Başkanlığını, belediyenin ekonomik başkan danışmanlığı ile birlikte yürüten Ali Kaşıkçı 13 yıl önce evinin dekorunu yapan güzel Donanne'le tanışmış ve altı ay sonra evlenmiş. Beverly Hillsliler, bir süre önce kanserli çocuklar için özverili çalışmalarına teşekkürlerini belirtmek üzere Eden Garden'da "1001 gece masalı" adını verdikleri efsanevi bir gece tertiplediler. Osmanlı yemeklerinin sunulduğu gecede "onur" plâketini alan Kaşıkçı çiftini salondaki yüzlerce insan ayakta alkışladı.

Ali'nin "Yüzü nur gibi parladığı için ona 'Nur' adını verdim" dediği eşi, alkışlar dinince herkesi yardıma çağırdı ve 2700 üyesi olan bu vakıfta neler yaptığını şöyle özetledi:

"Amie Karen, bir çocuğun kansere yenilmesi üzerine sevdikleri tarafından kuruldu. Adını taşıyan bu vakfa halktan gelen paralarla kanserli çocukların (takma saç dahil) her türlü ihtiyaçlarını, psikiyatr ücretlerini, yiyecek, taşıma ve bütçe açıklarına katkıyı sağlıyoruz. Sponsorlarımızın kurdurduğu kamplarda yaz aylarını doktorlarıyla birlikte geçiren en ümitsiz kanserli çocukların bile morali düzeliyor. Bir hafta kaldığım bu kampta halkın parasının boşuna gitmediğini gördüm. Mutluluklarını paylaşmak bütün yorgunluğumu unutturdu."

Tanıdığımdan bu yana tıpkı Ali gibi "Nur" diye hitap ettiğim Donanne müthiş bir Türkiye hayranı. Ali iş seyahatleri için uzaklaşınca Nur soluğu Türkiye'de almaya can atıyor. Arzusu hiç olmazsa bir süre burada yaşamak.

Keşke... Keşke Ali Kaşıkçı gelip her 5 yıldızlı otelimizde birer ay kalıp yöneticiliğinin sırlarını ifşa etse... Ve keşke Nur, Türkân Saylan ve arkadaşlarının inanılmaz özverili çalışmalarını yakından izlerken Amerika'daki sivil toplum faaliyetlerini bize de anlatsa... Belki de diyalogun harika bir şey olduğunu, siyasetçilerimiz onlardan esinlenir ve belki de birbirlerini saymaya, hattâ sevmeye başlarlar...

LEYLA UMAR


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır