Esnaftan Başbakan Ecevit'e mektup

Sayın Başbakan Türk esnaf ve sanatkarları ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz nedeniyle büyük sıkıntı yaşamaktadır. Yaklaşık 4 aydır kefalet kooperatiflerimiz plasman alamamakta hatta kredilerin durdurulması nedeniyle elindeki mevcut plasmanları da kullandırılmamaktadır.

Bunun yanında kredi faiz oranlarımız 01.02.2001 tarihinde 15 puan birden arttırılmış yüzde 55'e, temerrüt faizlerimiz ise 925 puan arttırılarak yüzde 1000'e yükseltilmiştir.

Yine 27.02.2001 tarihli Türkiye Halk Bankası Genel Müdürlüğü mektubunda 12.03.2001 tarihine kadar kullandırılmış kredilerin ödenmesi halinde yüzde 55 faiz uygulanacağı, bu tarihe kadar ödenmeyen kredilerden ise 19.02.2001 tarihinden itibaren kredi taksidinin yüzde 250 faizle tahsil edileceği, yüzde 500 temerrüt faizi uygulanacağı ifade edilmektedir.

1951 yılından 2001 yılına kadar 50 yılda 1 milyon 200 bin esnafa verilen toplam 420 trilyon lira kredinin tutarı bir hafta içinde tahsil edilmek istenmektedir. Oysa esnaf ve sanatkarlarımız piyasa şartları nedeniyle yüzde 55 kredi faizi, yüzde 75 temerrüt faizini dahi ödeyememekte, takipteki alacaklar hızla yükselmektedir.

Merkez Birliğimiz, artırılan faizler ve esnaf sanatkarlarımızın içinde bulunduğu nazik durumu görüşmek üzere yurt genelinde 1 milyon 200 bin esnaf temsilcisi olan 32 Oda başkanı ile olağanüstü olarak Ankara'da toplanmışlardır.

Bu ülkenin belkemiği ve orta direği olan esnaf ve sanatkarlarımızı artık susturabilme, önüne geçebilme imkanımız kalmamıştır.

Bütün esnaf ve sanatkarlarımız infial halindedir.

Biz Merkez Birliği olarak yok olma ile karşı karşıya kalan esnaf ve sanatkarlarımızın feryadını ve bizden bekledikleri mesajı kendilerine vermeden önce zat-ı alinizle acilen görüşme talebinde bulunmak istiyoruz.

SUAT YALKIN ve 32 Bölge Birliği Başkanı'nın imzası

Ürküten tespitler!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tespitlerine göre, kent genelinde toplanan çöpler son kriz döneminde yüzde 30 azaldı... Yine İstanbul'da bunalıp psikiyatra giden hasta sayısı ikiye katlandı... Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ne başvuran tüberkülozlu hasta sayısı ise patladı...

Bu tespitleri ülke geneline yayıp, Türkiye'nin hangi noktaya getirildiğini düşünün...

İnsanlar artık bakkaldan, manavdan, marketten alışveriş yapamadığı için evlerden çöpe atacak yemek artığı, meyve sebze kabuğu, ambalaj kağıdı çıkmıyor..

Çekini, senedini ödeyemeyen, ürettiğini satamayan işadamı, geçim derdi nedeniyle kocasıyla tadı tuzu kalmayan ev kadını psikiyatra koşuyor...

Beslenemeyen, sadece karnını doyuran dar gelirli de tüberküloza yakalanıp göğüs hastalıkları hastanelerine, sanatoryumlara yatıyor...

İşte; "Düze çıkacağız" yalanlarına kanıp kemer sıka sıka geldiğimiz, getirildiğimiz nokta...

Ama yine de sesimizi çıkarmıyoruz.. Sadece dost sohbetlerinde, ev gezmelerinde birbirimize dert yanıyoruz...

Peki neden?

Çünkü biz millet olarak yaşam boyu hep ezildik, hor görüldük, hatta dayak yedik... Evde annemiz, okulda öğretmenimiz, askerde çavuşumuz dövdü... "Vurulan yerde gül biter" yalanıyla avunduk durduk... Tıpkı bugün lokmamızı alanlara, elini cebimize sokanlara, sıkıştıkça vergi koyanlara sessiz ve tepkisiz kaldığımız gibi...

UYARI
Beddua alıyorsunuz!

Halk Bankası insafa(!) gelmiş olacak ki; yüzde 1000'e çıkardığı temerrüt faiz oranını yüzde 500'e indirmiş... Bunun yanında serbest meslek, KOBİ, ürün geliştirme ve kooperatif kredilerinin faiz oranını yüzde 55'ten yüzde 250'ye yükseltmiş...

Açıklanan yeni faiz oranlarına göre, 12 Mart Pazartesi tarihinden itibaren Halk Bankası'ndan 1 milyar lira kredi alan bir esnaf ayda 200 milyon lira faiz ödeyecek...

Ayıptır, günahtır be! Tefeciler bile bu kadar insafsız değil...

Halk Bankası'nın saygıdeğer Genel Müdürü, Yönetim Kurulu üyeleri Türkiye'de 1 milyar liraya ayda 200 milyon lira kazanan bir esnaf göstersin... Bırakın esnafı sektör göstersin...

Anlaşılan beyzadeler maroken koltuklarda oturmaktan, Mercedesler'le tur atmaktan, ayda bir kez toplanıp hakkı huzur paralarını cukkalamaktan zaman bulup esnafın halini görmüyor... İnanıyorum ki; onlar milyonlarca esnafın ettiği bedduayı da duymuyor...

İĞNE
Eğer; sabahları karşı dairenizin kapısına bırakılan gazeteleri

kimse farketmeden alıp öğleye kadar okuyorsanız

ADAM OLAMAZSINIZ

Sorular
* Yerin 20 santim altına lağım borusu döşeyemeyenler, İstanbul Boğazı'nın dibine tüp geçit inşa edebilir mi

* "Kızını dövmeyen, dizini döver" atasözünün düstur edinildiği bir toplumda kadınlara saygı gösterilir mi

* Frene basmayı mertliğine sığdırmayan sürücülerin olduğu kentte trafik terörü biter mi

ELEŞTİRİ
Sühan Özkan yanlış yapıyor!

Yarım milyon kişinin yaşadığı İstanbul'un Pendik ilçesinde eğer araçlar sokakların ortasına park ediliyorsa, trafik günün her saati geçit vermiyorsa, bunun sorumlusu ANAP Milletvekili Sühan Özkan...

Neden mi?

Özkan, 3 yıl önce belediyenin Hazine'den katlı otopark yapmak için satın aldığı, projesini ve ihalesini yaptığı arazideki pazarcı tezgahlarını kaldırılmasını siyasi gücünü kullanıp engelliyor... Kaymakam'a baskı yapıp, tezgahları kaldıracak zabıtaya polis gücü verdirtmiyor...

Kısacası; 20 pazarcı için yarım milyon Pendikli'yi yok farzediyor...

Olanları seyreden çok sayıda Pendikli, "Biz de Sayın milletvekilimizi ilk seçimde yok farzedeceğiz" diyor...

Benden uyarması...