Şubat ayı neyse ki bitti.. Bitti ama, ortalığı savaş alanına çevirdi ve öyle bitti.. Ne cüce aymış ama..
Bu cüce ay süresince olup bitenler bizleri ister istemez dış politika kulvarının dışına taşıdı.. Taşımaz olaydı ama taşıdı.. Şimdi yine o kulvara dönmek istiyoruz..
Mart ayında önemli bir konuk gelecek İstanbul'a.. Adı Prof. Justin McCarthy.. Prof. McCarthy, Demokratik İlkeler Derneği'nin konuğu.. Konuşacağı konunun başlığı "Türk-Ermeni İlişkileri Dünü, Bugünü ve Yarını.."
Bu derneğin Yönetim Kurulu Başkan Vekili ise, emekli büyükelçi dostumuz Nurver Nureş..
Özellikle, bizim bu konuya ilgi duyan uzmanlarımızın, Dışişleri Bakanlığı ilgililerinin, bu ünlü ismi dinlemesinde ve gerçekleri, ki bu gerçekler arasında bizim bu konuda yaptığımız ve yapmaya devam ettiğimiz hatalar da vardır, öğrenmesinde büyük yarar var..
Prof. McCarthy ile birkaç ay önce, Washington'da bir seminerde konuşmacı idik. Ünlü Prof. konuşmasını kürsüde oturarak yapmayı sevmiyor. Dinleyicilerin arasına iniyor ve sanki üniversitede ders verir gibi dolaşarak konuşuyor. Onun için Nureş'in seyyar bir mikrofon hazır etmesinde büyük fayda var..
Büyükelçi Nureş ve ekibini bu ismi getirdikleri için yürekten kutluyoruz..
Yine Mart ayında bizi ilgilendirebilecek ikinci bir önemli etkinlik Silicon Vadisi'nde gerçekleşecek. San Francisco'ya 45 dakika mesafede bu toplantı..
1'inci Türk-Amerikan İş Konseyi toplantısı var ay sonunda.. ABD ile iş yapmak isteyen Türk işadamlarının buna katılmasını bekliyoruz.. Önemli açılımlar yapabilirler, Türkiye'yi anlatabilirler..
Şimdi size bir başka isimden bahsedeceğim.. Türkiye için, dünya çapında akıl almaz işler yapan, herşeyini seferber etmiş bir isim.. Jak Kamhi..
Bu sessiz ve müthiş mütevazi insanı tanımak çok önemlidir.. Onun yaptıklarını Türk milletine anlatmak ise Ankara'nın görevi..
Ve Ankara "Jak Kamhi Türkiye'dir" diyebildiği oranda, uluslararası alanda büyüyecektir..
Kamhi, ilerleyen yaşına rağmen, işini gücünü bırakıp ve de teşekkür dahil hiçbir karşılık beklemeden, Türkiye'nin çıkarlarını her platformda savunmuş, Türkiye'ye çok önemli kazanımlar taşımış bir saygın isimdir..
Dünya çapında ilişkileri vardır.. Ama gerçekten dünya çapında isimler tanır. O kadar çok kapı açmıştır ve hâlâ açabilir ki Türkiye'ye şaşarsınız..
Onun gibi fedakâr insanları tanıyınca, "İyi ki böyle Türkler var" demenin gururunu taşıyorum.
Rahmi Koç, Şarık Tara, Bülent Eczacıbaşı.. Ankara böyle isimlerden neden yararlanmayı düşünmez? Neden bu insanları çağırıp onların görüşlerini almaz? Neden onlardan yardım istemez? Sadece ekonomi değildir bu isimlerin konuları.. Bunu gerçekten anlayamıyorum.. Çünkü bu isimler dünya çapında saygınlığı olan isimlerdir..
Dışişleri veya diğer bakanlıklar, Sakıp Sabancı adını, neden sadece İstanbul'a gelen resmi konuklar onuruna yemek verilmesi gerektiği zaman hatırlar? Söyler misiniz neden?
Alın bir başka isim; Özdem Sanberk.. Şu anda TESEV'in başında.. Ama bütün dünyada saygın olan bir emekli diplomatımız.. Çağırın, danışın, birikimlerinden yararlanın.. Ne gezer..
Şimdi geldik yeni bir aya.. Yeni bir ay, yeni umutlar getirir mi acaba?
Yeni bir ay, yeni sevgi tohumları atar mı insanların kalplerine?
Yeni bir ay, aklı galip getirebilir mi Ankara'da?
