kapat

24.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Otoyol kenarında kriz yok
Hiçbir şanslarının olmadığını bilen mahalle halkı en azından dezenformasyon virüslerine karşı süper güvenilir bir korumaya sahipti.

Bir zamanlar sürekli kafalarını karıştıran piyasalar, kriz, likidite ve benzeri sözcükler çoktan hayatlarından çıkmıştı...

Otoyolun kenarındaki mahallede hiç sönmeyen ateşin başında oturan ihtiyar, uzaklardaki şehre bakarak aslen edebiyatın; sefil doğup, sefil yaşayıp ve nihayetinde sefil ölenler için bir dezenformasyon aracı olarak doğduğunu anlatıyordu. "Bakınız" diyordu ihtiyar, "kitaplarda hep adaletli olanlar, iyi olanlar kazanır." Ateşin başındakiler, dezenformasyonun ne olduğunu bilmedikleri için ihtiyar ayrıca onu da anlattı.

Gerçi zaman zaman otoyolda ellerine geçen arabalardan televizyon seyretme fırsatı buluyorlardı (piller bitene kadar) ancak yine de ihtiyarların öğütlerini dinleyip onları da yok ediyorlardı. Bu açıdan dezenformasyon olayına karşı son derece yabancıydılar. Ateşin başındaki ihtiyar, aslen mevcut olmayan adaletin, eski zamanda sadece kitaplarda anlatılan ve er ya da geç gerçekleşecek bir durum olarak tasvir edildiğini, bunun da çeşitli değişikliklerle otoyol kenarındaki mahallenin mevcudiyetinden önceki zamana kadar geldiğini anlattı... Ardından henüz tellerin dikilmediği ve durumların kristal netliğine ulaşmadığı eski zamanlarda yazılmış makaleyi onlara nakletti.

PROZAC HAPI GİBİ BİR DİL
"Memleketimizde şayet vaziyet düzelirse, ilerki yıllarda gelecek nesillerin başucu kitabı kesinlikle eminiz ki 'Three Stigmata of Palmer Eldrich' olacaktır. Tabii bu durum 'yedi yıllık kıtlığın ardından yedi yıllık bolluk gelir' özlü sözünün gelecek yıllarda memleket sathında doğrulanması öngörüsüne gerçekleşecektir... Öte yandan her türlü özlü sözün, her türlü sosyal vaziyet teorisinin ve binlerce çeşit batı kaynaklı mantıklı izah sürecinin bu topraklar üstünde hiçbir kıymetinin kalmaması durumu; binlerce yıllık özlü sözlerin bile paçavraya dönmesi ihtimalini oldukça yüksek tutmaktadır. Dezenformasyonun, hakikatleri reklam filmlerine benzetmesi başarısı o denli yüksek bir mertebeye ulaştı ki bir gün insanların toplu halde 'biz duvarların bile içinden geçebiliriz' diyerek, betona toslama ihtimali belirdi. Hatta çarptıktan sonra bunun yanılsama olduğunu düşünüp ikinci kez aynı girişimde bulunmamız söz konusu. İçinde bulunduğumuz acayip vaziyeti hatırlatan bir başka edebi eser ise Neal Stephenson'ın 'Snow Crash' isimli kitabı. Bu kitapta insanlara bilgisayar ve televizyon ekranları ile bulaşan bir virüsten söz ediliyor. Aslında bulaşan şey, binlerce yıldır konuşulmayan, hatta konuşulması yasaklanmış bir dil. Daha da acayibi ise bu bir çeşit iletişim virüsü. Bulaştığı insanları köleleştiren, ilahi bir sesin peşinden koşturan bu virüs, kitaba göre dünya yüzündeki ilk dil. Sanki antik çağların prozac hapı benzeri özellikler taşıyan bu dil ve dili konuşanlar, binlerce yıl önce cereyan eden bir dizi savaş sonucu yok edilmişler. Bu kitabın bizim için belki de en ilginç yönü, sözü edilen virüsün Mezopotamya çıkışlı olduğununun belirtilmesi. Neal Stephenson kitabının konusunu eski bir Babil efsanesinden almış. Virüsün doğum yeri Mezopotamya. Aslen bize yabancı bir durum değil yani."

KRİZ SÖZCÜĞÜ LUGATTAN ÇIKTI
İhtiyar okumayı bitirdiğinde etrafında oturanların sayısının azaldığını farketti. Mahalleye elektrikli tellerle çevrilmesinden bu yana iletişim hadiselerinden uzak kaldıkları için kendi vaziyetlerini kristalleşmiş bir netlikle idrak edebilme şansına sahiplerdi. Başka bir deyişle, hiçbir şanslarının olmadığını bilen mahalle halkı en azından dezenformasyon virüslerine karşı süper güvenilir bir korumaya sahipti. Bir zamanlar sürekli kafalarını karıştıran piyasalar, kriz, likidite ve benzeri sözcükler çoktan hayatlarından çıkmıştı. Gerçi eski zamanda da bu sözcüklerin onları neden ilgilendirdiği bilememişlerdi, ancak sonuçları itibarıyla bu sözcüklerin telaffuz edildiği günlerin ertesi hep karanlık olmuştu.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır