kapat

24.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Ben bilmem Demet bilir
Ebru Şallı-Demet Şener işbirliği her alanda geçerli. Şallı, Şener'in gözüne bakmadan soru bile yanıtlamıyor

Sorunlarının güzelliğinden kaynaklanması, Ebru Şallı'ya moral veriyor. Ya güzel olmasaydı? Demet Şener 'Bir bok olamazdık' diyor ama, o ilk kez farklı düşünüyor: 'Öğretmen olurdum'

Ebru Şallı ile buluşmaya giderken aklımda hiçbir şey yoktu. Ne bir önyargı, ne bir pozitif etki. Hiçbir şey. İşin garibi yanından ayrılırken de aynı haldeydim. Yalnızca kendimi bir hayli yorgun hissediyordum. Bunun nedeninin bir saat boyunca onu 'açmaya' çalışmak olduğunu, sonradan fark ettim... Şimdiye kadar hiç kullanmadığım bir yöntemi bile denedim. Ne mi yaptık? Ebru Şallı bana sorular sordu. Ben cevapladıktan sonra da kendi düşüncelerini söyledi. Demet Şener'in röportaj sırasındaki varlığı içinse, iyi miydi yoksa kötü mü; karar veremedim. Şallı Şener'e bakmadan hiçbir soruya tam olarak cevap vermedi. "Sakin biri misiniz?" diye soruyorum, şöyle bir etrafına bakıyor, cevap: "Bilmem, sakin miyim? Demet sence ben sakin miyim?"

KÜÇÜK KARDEŞ SENDROMU
Ebru Şallı kibar, güler yüzlü bir insan. Meyvalar, minik pastalar, çaylar gittiğimizde bizi bekliyordu. Bize vakit ayırarak işlerini aksatmıştı. Beni uyarma gereği duydu: Lütfen, her şey yorumsuz ve tek harf aksatmadan yazılsındı. Çünkü gazeteyi açıp da söylediklerinden farklı laflar gördüğünde çok kırılıyordu. Şallı'ya bu konuda hak verdik. Zira kendisi kırılgan bir yapıya sahip. Bu her halinden belli oluyor. Belki de Demet Şener'in 'daha yırtıcı' kişiliğinin arkasına sığınması bu yüzden...

"Demet Hanım'ın küçük kardeşi gibisiniz, size kol kanat germiş gibi. Ondan daha kırılgan görünüyorsunuz" deyince, Şallı'nın bir başka özelliğini daha öğreniyoruz: Aşırı şüphecilik. "Ne demek istiyorsun şimdi?" diye atılıyor Şallı. Neyse ki Şener imdada yetişip, "Canım kötü bir şey demiyor, yani ben biraz daha asiyim, sen daha kırılgansın ya..." Şallı cevap vermeye karar verince; "Esasında öyleyim, ama tabii dışarıya yansıması çok farklı. Ben hiç kendim gibi yansıtılmadığıma inanıyorum. O televolelerdeki kız ben değilim."

SİNİRİNDEN AĞLIYOR
Ebru Şallı mesleğinin yorucu olduğunu söylüyor. Fiziki yorgunluktan çok ruhsal bir yorgunlukmuş onunkisi. İnsanların onunla uğraşmasından bıkmış usanmış: "Kompleksli insanlar hep bizi aşağılamak istiyor" diyor. Kırılganlığı da genellikle böyle zamanlarda ortaya çıkıyor. Hattâ sinirinden ağladığı zamanlar bile varmış. Bütün bu sorunların 'güzelliğinden kaynaklanıyor' olduğunu bilmek, Şallı'ya moral veriyor. Ya güzel olmasaydı? Bu hayatta ne yapardı acaba? Bu soruyu sorduğumda önce Demet Şener atlıyor: "Hiç bir bok yapamazdık." Ebru Şallı'nın bu konudaki düşüncesi ilk kez olarak Şener'inkinden farklı. O böyle bir durumda ilkokul öğretmenliği yapabileceğini düşünüyor. Küçükken ilkokul öğretmenini çok severmiş de...

HARUN EDİZ, BEN TÜRKAN
Anladığım kadarıyla Demet Şener ile Ebru Şallı günün 15 saati falan beraberler. Şener, Şallı'nın saat saat neler yaptığını, ne yediğini, ne içtiğini; hepsini biliyor. Yine de arada bir yalnız kalmayı sevdiği zamanlar varmış. Bazen herkesten uzaklaşır, tek başına eve çekilirmiş. "Demet'in tersine" diyor, "o hiç yalnız kalamaz, ben severim, Oğlak burcu özelliği galiba."

Yalnız kaldığı zamanlarda yaptığı şey benim çok hoşuma gitti. Türk filmleri seyrediyor Ebru Şallı. Hemen hemen hepsini biliyormuş, fakat bıkmadan tekrar tekrar seyrediyormuş. En çok Türkan Şoray Ğ Ediz Hun filmlerine hayran. Birbirlerine çok yakıştıklarını düşünüyor. Tıpkı Harun Tan ile kendisi gibi: "Birbirimize yakışıyoruz galiba" diyor ve tabii ki Şener'e dönüyor: "Ne dersin?" Şener: "Çok yakışıyorsunuz, maaşallah."

EVLİLİK VE AŞKI SORGULUYOR
Ebru Şallı'nın 'bana soru yöneltmesine!' geçmeden önce ona hayatının fırsatını verdim: "Size en çok sorulmasını istediğiniz soru nedir" dedim. Verdiği cevabı nasıl bulursam bulayım, çok reklamvari olsa bile yazacaktım. Fakat böyle bir şeyi hiç düşünmediğini ve o anda da aklına gelmediğini söyledi. Bunun üzerine ikinci 'şansa' geçtik. O bana soruyor, cevaplıyorum, sonra aynen dönüp ona soruyorum, o cevap veriyor...

ANALİZ ZAMANI
Soru bir: "Neden evlendiniz? Tek eşliliğe inanıyor musunuz?" Şallı'nın cevabı şöyle: "Evlenirken hiç öyle hesaplar yapmadım. Hissettim ve evlendim. Öyle aynı anda birkaç kişiyle birlikte olmaktan hoşlanmıyorum. Bu çok mutsuzluk verici bir şey. Ben tek eşliliği seven bir insanım. Zaten bu yüzden yine evlilik yolunda bir beraberliğim var."

Soru iki: "Evlilik aşkı öldürüyor mu?" Şallı'nın cevabı: "Böyle bir şeye inanmıyorum. Yoksa evlenmeyi düşünmezdim. Bilakis. Ben Harun'la tanıştığımda deli gibi vurulmadım. Daha sonra gelişti her şey. Şimdi her gün daha fazla seviyorum. Zaten hiçbir zaman öyle ilk gördüğümde aşık olmadım." Tabii bu cevaplardan, nihayet anlayacağımız üzere Şallı bu aralar belli ki aşkı, evliliği sorguluyor. Eh, evlilik yolunda ilerlerken böyle olması çok doğal...

Biz böyle konuştukça, ben kendimi psikanalist gibi hissetmeye başladım. Sürekli "Bana öyle geliyor ki..." diye başlayan cümleler kuruyordum. İşi 'çocukluğunuza dönelim'e kadar götürdüm. Şallı, "Bruce Willis'in filmindeki gibi" dedi, "İçimdeki Çocuk. Dün gittim. Çok beğendim. Ama ben aslında Richard Gere'i çok beğenirim. Önceki gün de onun yeni filmine gittim, onu da çok beğendim." Ben Şallı hazır konuşmuşken pür dikkat dinleyip onun dikkatini dağıtmamaya çalıştım. Böylece onun vizyona giren her filme gittiğini ve sinemada kendini bambaşka bir dünyada hissettiğini öğrenme fırsatını bulduk...

EBRU ŞALLI DA VEJETARYEN ÇIKTI
Ceset yemiyoruz yani!..

Şu Nişantaşı Kız Lisesi neresi? Anladığım kadarıyla bütün güzeller oradan çıkıyor. Manken Ajansı gibi okul. Ebru Şallı da Demet Şener de oradan mezunmuş.

Ebru Şallı gerçekten çalışkan biri. İşine bağlı ve dakik. "Zaten ben de çalışma hırsı vardır" diyor. Şöyle bir sahne düşünün. Bir yanda ben, bir yanda fotoğrafları çeken arkadaşımız Sinan, Şallı'nın bir yandan saçları yapılıyor, bir yandan elbise provası için bekleyen biri ve önünde ezberlemesi gereken metinler. Ve o hâlâ güleryüzlü.

Ebru Şallı'nın meslektaşlarından gözü bir hayli korkmuş. "Şu çalışma hırsınız en iyi ben olmalıyım gibi bir şey mi?" diye soruyorum. Hemen "Yok yok, bu meslekte çok iyi olanlar var, çok iyi mankenler var. Kim diyor yok diye" diyor. Sahi, kim diyor?

Yemek yapmaktan çok hoşlanıyormuş. 9 yaşından beri istediği her yemeği hiç zorlanmadan pişirebiliyormuş. Bunun çok iyi bir terapi yolu olduğunu ve yemek yaparken her sıkıntısını unuttuğunu söylüyor. En güzel yaptığı yemek bezelyeli tavuk. Demet Şener'e göre tabii... Şallı bir vejetaryen ve şöyle diyor: "Ceset yemiyoruz yani."

Hayatına giren insanları değiştirip değiştiremeyeceğini merak ettim. Bana daha çok kendisi değişirmiş gibi geldi. Ancak Şallı'ya soracak olursanız Harun Tan'ı, Demet Şener'i ve daha pek çok kişiyi değiştirmeyi başarmış.

ASLI E. PERKER


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır