kapat

21.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Superkupon
Coruna kabusu
5 eksikli G.Saray, Hagi ve Jardel'le fırsatları heba ettiği ilk yarıyı 1-0 yenik kapadı. Vedat kendini attırıp, Ahmet penaltı yaptırınca, Coruna zorlanmadan kazandı

Kadrolar elimize geldiğinde, 6 yedekten sadece birinin savunmacı olduğunu görünce, düşündük. Ya elimizde fevkalâde bir hücum takımı vardı, yedekleri bile forvet. Ya da sakatlar dışında savunma oynayacak kim varsa sahadaki onbirdeydi. Gördük ki, ikisinden de birazcık var. Lucescu, 1 puanı düşünerek ve İstanbul'daki zaafları dikkate alarak bazı noktaları çift dikişli yapmıştı. Örneğin sola Vedat ve Ergün'ü koymuştu. İstanbul'da bu kanadı Pablo'nun fazla hırpaladığını unutmamış görünüyordu. Ne var ki, görüntü değişmedi. Ergün'le Vedat'a rağmen, Coruna'nın sağ açığı vızır vızır kullandığını gördük. Buradan gelen gollük ortanın haddi hesabı yoktu.

Haddi hesabı olmayan birşey de onsekizin etrafında ısrarla yaptığımız faullerdi. Allahtan Coruna İstanbul'daki görüntüsünü fazlasıyla değiştirmemişti. Pozisyonların çoğu, tehlike dahi olmadan eridi. Yüreğimizi ilk hoplatan an geldiğinde, maç başlayalı 12 dakika olmuştu. Topu kapışlarında, driplinglerinde, çalımlarında sahanın en iyisi olan Okan, gene akıl almaz düşük pas yüzdesi ile oynayınca Coruna gole çok yaklaştı. Önleyen adam Vedat oldu.

Bu dakikaya dek santranın ötesine hiç geçmedik. Geçmedik mi, geçemedik mi sorusunun yanıtını Lucescu verdi. Çizginin kenarına kadar gelip, ısrarla 'ileri' işaretini verdi. Ve bu işaretin ardından ah Hagi ah! Bomboş kaldığı, kaleciyi üstüne çektiğinde, ters köşeye bir Hagi vuruşu yapacağına, o topu nasıl kalecinin üstüne attı? Kornerden gelen topu da, Capone ezince, kısmetimizin pek açık olmadığı da ortaya çıktı.

Ah Jardel ah!
Ve Corunalılar sahamıza yeniden yerleştiler. Neden? 1. Jardel gene ortalarda yok. Ona atılan toplar Coruna'nın karşı akınını başlatıyor. 2. Hagi bu defa koşuyor ama Bülent Akın takımı eksik de bırakmıyor, adeta rakipten oynuyor. Tüm topları kötü kullanan, oyunun büyük bölümünde de 'Allahtan' görünmeyen Bülent'i, Lucescu niye oyunda tutuyor anlamak mümkün değil.

Ve 36. dakikada yüreğimiz bir kere daha ağzımıza geliyor. Yine sağdan orta, Taffarel'in ters tokadı üst direkten dönüyor. Ve dakika 40. O ana dek gol atma niyetinde görünmeyen Coruna'ya golü zorla attırıyoruz. Capone solbek mevkiinde bomboş yakaladığı topu ileriye atacağına, sağdaki Popescu'ya atmak istiyor. Top Popescu'nun önünden geçip Corunalıların önüne düşünce, adeta bir bilardo oyunu seyrediyoruz.

Bütün defans seyrederken, adamların yakın mesafeli 3 pasında Victor boş kaleye giriyor. Şurası kesin: Kiminle oynarsa oynasın, Galatasaray'ın en büyük rakibi Galatasaray. Vedat ile Popescu sarı kartları zorla yediler. 1-0 mağlup duruma düşünce, gene hücumu düşünmeye başladık ve kalan kısa zamana 2 pozisyon sığdırdık. İkisinde de Jardel vardı. Birinde şutu defansa çarpıp kornere gitti, ötekinde kaleye sırtı dönük kafa şutu yavaş kaldı. Biraz hızlı vursa gol mutlaktı. Ya da yüzü kaleye dönük Okan'a verse gene devreyi berabere bitirebilirdik.

Jardel'in hataları
15 dakikalık aranın Galatasaray'a sükunet ve biraz oyun zekası getireceğini düşünüyorduk. Çünkü Coruna asla yenilmeyecek takım değil. Biraz soğukkanlı, sorumlu, akıllı oynamak ve kanardan biraz akıllı yönetilmek işi bitirirdi. Düşündüklerimizin tam tersi oldu. sakat Suat'ın yerine Ahmet girmiş. Ama Deportivo'nun 12. oyuncusu Bülent sahada kalmıştı. Maçın sonuna kadar da kaldı. Eğer Lucescu'nun yerinde Galatasaray'ın malzemecisi olsa, bu takımı daha iyi yönetirdi. Lucescu, bu maçın bandını izlesin. Bülent'i oyunda tuttuğu için herhalde kıpkırmızı olacak, utanacaktır.

İkinci devreye herşeye rağmen hızlı başladık. Hagi'nin kornerinde Okan kafayı düzgün vursa beraberlik geliyordu. "Bu olmaz, başkası olur" derken, Vedat 58'de kendisini ve takımını bir daha soktu. Bu delikanlının kafasının içinde neler dolaşıyor, bilmek isterim. Sarı kartlı adam o tekmeyi atar, 2. sarıyı yer mi? Ve panik başladı. Daha adamlar topu oyuna sokmadan hakeme saldıran Bülent ve Okan da sarı kart gördüler. Sanki bu takımın Şampiyonlar Ligi'nde başka maçı yok. Lucescu teknik değil, çünkü oyunu okuyamıyor. Ama direktör de değil. Bu kadar sorumsuz adamları yola getiremiyorsa ne işe yarar? Irak'tan Uday'ı getirelim, bunları falakaya yatırsın diye.

Dk. 58. Galatasaray 10 kişi ve 81'e kadar artık iyice tükenen Hagi, sahada dolaşan Jardel ve rakipten oynayan Bülent hâlâ oyunda. Takıma 2 tane koşacak adamı sokmayı dahi düşünmekten aciz bir adam, teknik direktör sıfatıyla kenarda duruyor. Galatasaray ligde şampiyonluğa gidiyormuş, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale gidiyormuş, demek ki Lucescu iyi hocaymış. Elinde Dünya Kupası'nda Avrupa'yı temsil edecek 2 takımdan biri var. Lucescu Lucescu olsa bu takım ligde 5 puan önde olurdu, çeyrek finali garantilemişti. Bunu düşünen yok.

Sanki linç edecekler
62. dakikada Mauro Silva'nın 2. sarı kartı göreceği pozisyon doğdu. Maçın en iyilerinden biri hakem bu kartı göstermeye hazırlanıyor. Ama birden bütün takım neredeyse adamı linç edecek. Alman, Mauro'ya kart göstermeyi unutup, kendini kurtarmaya bakıyor. Kötü niyetli biri olsa bu pozisyonda 3 sarı kart daha çıkması işten değil. Bu kadar kötü oynayan, bu kadar pas hatası yapan, rakibin bütün akınlarını kendi verdiği toplarla başlatan Galatasaray'a karşı Coruna'nın yaptığı birşey yok. Anlayın kime yeniliyoruz! 71'de gene Bülent'in bomboşten rakibe verdiği topla başlayan akın ve Ahmet'in elle oynaması olmasa penaltı da olmayacak, 2. gol de. Nihayet 81'de Lucescu Arif ve Serkan'ı sokmayı akıl ediyor. Takım canlanıyor ama moraller sıfır ve çok geç.

Bu takım hâlâ bu grubun lideri ve en iyisi. Milan'ı da PSG'yi de yenip gruptan birinci çıkacak güçteler. Yeter ki, sorumlu, sakin oynasınlar, aptalca kartlar görmesinler. Ve kenardan birazcık iyi yönetilsinler.

HINCAL ULUÇ


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır