"Kasım deneyiminden sonra hükümet artık ne tür bir oyun oynadığını biliyordur." Bundan birkaç hafta önce yaygın olan bir kanıydı bu.Yanıldığımızı ise pazartesi anladık. Görüldü ki herkes kasımdan gereken dersi çıkarmış, ama hükümet çıkarmamış.
Hazine ve Merkez Bankası iç borçlanma ihalesinin vadesini kısaltarak hem Hazine'nin yüksek faizin maliyetini daha kısa süre taşıması hem de ihaleye yüksek talep gelmesini sağladılar. Doğru bir adımdı. Döviz cinsi bonoyla ise açık pozisyon kapatma telaşındaki bankalar için döviz aktif yaratarak dövize kayışın önüne geçmeye çalıştılar. Böylece Hazine bugünkü itfa için gereken parayı sağladı. Ancak yüksek bir bedel ödedi. Vadenin bir ay olması nedeniyle marttaki iç borç geri ödeme yükünün iki katrilyon artması da ayrı bir dert.
Bundan sonra ne olur? Uzun bir süre herşeyin eskisi gibi olacağını sanmıyoruz. Krizler nedeniyle hisse ve tahvil fiyatları oldukça düştü. Alım için iyi seviyeye gelinmiş olabilir ancak hiçbir yerli ve yabancının gözü kara bir şekilde gireceğini zannetmiyoruz. Çünkü programın siyasi sorumluluğunu taşıyanlara duyulan güven yok oldu. Bu durumdan çıkış için güvenin yeniden tesisi şart. Bunun için ise radikal adımlar gerekiyor. Örneğin kabinede değişiklik yapılarak sürekli engel çıkarıp belirsizlik yaratanların yerine daha reformcu isimler getirilebilir. Ecevit ve Sezer ortak bir açıklama yapabilirler. Ancak bundan da önemlisi faiz artışı nedeniyle mali dengede ortaya çıkan bozulmanın nasıl giderileceğidir. Bundan dört ay önceki noktada değiliz. Hazine artık daha yüksek faizle borçlanabiliyor. Hedeflerin tutturulması için faiz harcamalarındaki artışı telafi edecek gelir artışı ya da harcama kısıntısı ve yeni özelleştirmeler gerekiyor. Yani bundan sonrası zor...
SERVET YILDIRIM