kapat

04.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Suya hasret tarla gibiyiz
Yara soğudukça acı artar... Gaffar Okkan'ın hazin ölümünün ardından Diyarbakır'a gidip, onu sokakta tanıyanlarla konuştum. Ciğercisinden tatlıcısına, hepsi derin bir özlem içerisinde. Onlara sorarsanız bu ölümü ancak onlar anlar

Meslek yaşamım boyunca halkını kendime en yakın hissettiğim kentler Diyarbakır ve Şanlıurfa'dır. Gaffar Okkan'ın cenazesini izlerken hep bir şey düşündüm.

Yıllar önce Diyarbakırlılara hükümetlerden ne beklediklerini sormuştum. Bir ilkokul öğretmeni çekine çekine: "Omzumuzu sıvazlayıp bizi sevdiklerini belli etmelerini...

Bir de Kürtçe radyo programları; yaşlılarımız anlamıyor Türkçeyi..." demişti. Ondan cesaret alan diğer Diyarbakırlılar koro halinde aynı sözleri tekrarlarken "Sevgi istiyoruz" diye ortalığı çınlatmışlardı.

Gaffar Okkan'dan istedikleri sevgiyi bulan Diyarbakırlıların acısını o gün derinden hissettim. Yara soğudukça acının arttığını bildiğim halde Diyarbakırlılarla buluşup ölümünden on gün sonra Gaffar Okkan hakkında öyküler dinlemek ve onu gözyaşı yerine gülümseyerek anmak istedim.

Onu şimdiden çok özlüyoruz

Mehmet Turgay Canlı (Çiçekçi)
Gaffar Bey dükkânıma her gelişinde Diyarbakırspor'dan bahsederdi. Benim fikrimi de sorardı. Ben hep oyuncu takviyesi gerektiğini söylerdim. Dediğimi yaptıktan sonra her defasında "Nasıl oldu?" diye sorardı. Bir gün, benim tedirginliğimi sezmiş olmalı; "Merak etme; bu takım 2001'de birinci lige çıkacak" demişti. Artık bu takımı şampiyon yapmazsak vasiyetini yerine getirmemiş oluruz. Onu şimdiden o kadar çok özlüyoruz ki... Nasıl onsuzluğa alışacağımızı bilmiyorum. Ruhu şad olsun, yeri cennet olsun..."

Yolda bekleyeni aracına alırdı

Ramazan Çimen (Sürücü kursu sahibi)
"Bir gün minübüs bekliyordum. Çevik Kuvvet minibüsü önümde durdu. Baktım; Gaffar Bey: 'Gel seni de bırakalım kardeşim' dedi ve beni oturttu. Kendisi ayakta. Etrafa bakındım; çok sayıda sivil vardı. Meğer bekleyenleri evlerine teslim ettiriyormuş. Bir grupla polis arasında kalan iki çocuğu bizzat koşup kucaklayıp olay yerinden uzaklaştırdığına tanık oldum. Bizim için nasıl bir kayıp... Bunu ancak biz, Diyarbakırlılar anlayabiliriz."

Tatlılarımdan alıp ikram ederdi

Mehmet Demir (Tatlı Saray'ın sahibi)
"Bir gün yüzünden neşe ve nur akan genç bir müşteri geldi; sade dondurma istedi. Yeni bir sima olduğu için kimliğini sordum; açıkladı. Bu alışılmamış davranışı çok hoşuma gitti. Zaten o geldikten sonra Diyarbakır canlandı; halkın yüzü güldü. Her gelişinde çocuklara, polislere de ikram ederdi. Bir gün 'Sen en çok neye üzülürsün?' diye sormuştu. Ben de 'Tatlılarımın satılmaması ve Diyarbakırspor'un yenilmesine' demiştim. Eğer az satılmışsa bol bol alıp çevreye dağıtırdı."

Vatandaş gibi oturup sohbet ederdi

Salih Kaya (Ciğerci)
"Ekinciler caddesinde kırık dökük arabam üzerinde ciğer ve köfte yapıp satıyordum. Sabaha karşı üç civarında tanımadığım biri yanıma geldi; karnının aç, ama parası olmadığını söyledi. Ayakkabılarının eskiliğinden yakınınca akrabamdan tedarik edeceğimi söyledim. Sohbet ettik; nereden geldiğini, ne iş yaptığını sordum. Lâfı değiştirdikçe ben ısrar ettim: "Yeni Emniyet Müdürüyüm" deyince şoktan kurtulamadım. O geceden sonra sık sık uğrar, sıradan bir vatandaş gibi müşterilerle sohbet ederdi. Bir gün özel olarak yaptırdığı ciğer-köfte arabasıyla geldi. Ömrümün en güzel sürpriziydi. Bir süre sonra da maddi, manevi desteğiyle bu dükkânı açmamı sağladı. Benim gibi nice insandan desteğini hiç esirgemedi. Suya hasret tarla gibiydik; su geldi ama sonra çabuk kesildi."

Bu çocukları iyi yetiştirin!

Dündar Diken (Oğlu Can'ın okulunun sahibi)
"Gaffar Bey sabahlara kadar halkın derdini dinlerdi. Oğluna hasretti; tenefüslerde gelip Can'ı görürdü. Çocuklarla şakalaşmaya, Kürt taklidi yaparak konuşmaya bayılırdı. Bana 'Bu çocukları iyi yetiştirin; her şey eğitimden geçer' derdi. 23 Nisan'da okula tepsi tepsi baklava yollardı. O herkesi seven ve kendisini sevdiren çok özel bir insandı."

Milletvekillerine kırgınız...
Diyarbakırlılar şu mesajı iletmemde ısrarcı oldular: "Diyarbakır'da doğup büyüyen ve burayı terkettikten sonra unutanlara yalnız kırgın değil, kızgınız... Milletvekillerimize gelince, yakınlarını oralara yerleştirmekten başka hiçbir işe yaramayan 12 milletvekilimizi affetmiyoruz. Hepsi Gaffar Okkan'a kurban olsun..."

Sayıları elliyi aşan minik Gaffar'lar isim babalarının efsaneleriyle büyüyecek. İşte, o zaman Okkan'a kıyanlar o kadar rahat edemeyecekler.

LEYLA UMAR


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır