kapat

06.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )


Yolsuzluk mu sivillik mi?

Anayasa hukukçusu Mustafa Erdoğan, Neşe Düzel'e verdiği röportaja şu sözlerle başlamış:

"Talat Şalk'ın IMF, Dünya Bankası ve AB'den bilgi istemesi, ben bağımsız yargı adına bunları yapıyorum, kimse bu işe karışamaz demesi doğru değil. Bunun yargı bağımsızlığıyla bir ilgisi yok. Uygar ülkelerde bu bilgiler siyasi kanallardan talep edilir..."

Bu bir görüş...

Başka türlü düşünenler de var. Şalk'a hak verenler, hatta tavrını demokrasiyle özdeş kılanlar, hükümetin yolsuzlukların üzerini örtmek için Şalk'ı yıpratmaya çalıştığını söyleyenler de var.

Bir diğer grup ise, askeri otoritenin jandarma ve Ankara DGM üzerinden yolsuzlukların üzerine giderken, aynı zamanda bir tasfiye girişimi başlattığını da iddia ediyor ve bu yönü öne çıkarıyor. DGM ve Şalk'ın asker adına hükümete, hatta siyasete yönelik bir girişim başlatmasının yasa yoluyla hukuk dışı mantığı devreye soktuğunu, bunun faturasının otoriterleşme olduğunu ifade ediyorlar.

Hangisi doğru?

"Hangisi doğru" sorusu, "kim haklı" sorusunun başka türlü sorulmasıdır.

"Kim haklı" diye sormak ise sadece esastan yola çıkarak görece bir karşılaştırma yapmak demektir. Her meseleyi kompartımanlara ayırarak düşünmek, yani tarafların içinden konuşmak, hatta ilkeyi gözardı ederek taraflaşmak demektir.

Evet, sorunun tehlikesi açıktır: Salt yolsuzluklara bakarak otoriterleşmeyi görmezden gelmek, hatta meşrulaştırmak ya da tersine salt otoriterleşmeye bakıp yolsuzlukları hafifsemek, hatta üstlerini örtmek...

Türkiye'nin bu günlerdeki sıcak siyasetinin sıcak sorunu da işte budur.

Sadece Talat Şalk olayında değil, Anayasa Mahkemesi'nin çıkışında da, Dışişleri Bakanlığı'nın yüksek yargıya gördeği mektupta da, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu'nun kullanılma biçiminde de karşımıza aynı tablo çıkıyor.

Adını koyalım:

Tablo aslında 28 Şubat müdahalesinin yarattığı, "kim daha tehlikeli, hangisi bizim çıkarımıza..." mantığının yeni ve "depolitize sivil türevleri"ni ifade ediyor. Hatta, muhalifleri kuşattığı, demokrasi fikrini araç hale getirdiği oranda zihniyet açısından 28 Şubat'tan da vahim bir duruma işaret ediyor.

Örneğin Talat Şalk olayında, savcının kişilerin ötesinde devletin diğer kurumlarına yönelik güvensizliğini ya da Anayasa Mahkemesi'nin çıkışında yargıcın siyasileştirilmesine tepki verirken yasamaya müdahale edecek diğer bir siyasileşmeye tâbi olmasını kimse dikkate almıyor. Devlet organlarının küçük birer siyasi parti gibi kamuoyuna konuşması, tartışması, çatışması, her birinin elindeki yetkiyi aşarak hareket etmesinin demokrasi eksikliğinden doğan "yönetim krizi"ne gönderme yaptığı fikri ilgi çekmiyor. Vahimi; yönetim krizinin yol açabileceği, silahlı eylemlerden, aşırı gerginliklere kadar topluma da yansıyabilecek yeni tahribatlar, siyasi analizlere konu bile olmuyor...

İlkelerin, erdemlerin iyice marjinalize olduğu, demokrasi pusulasının iyice kaybolduğu kaba bir iktidar kavgası yaşıyor ülke. İstisnasız herkes ana çatışmanın, "asker-sivil çatışması"nın arkasına gizleniyor.

Evet, görünüşte "yolsuzluk- sivillik kıskacı" var. Ama bu "kurgusal" bir kıskaç...

Aslında çeşitli aktörlerden hareketle tavır alınmazsa, örneğin taraflara muhalif oldukları için mutlak demokrat, merkezci oldukları için mutlak antidemokrat muamelesi yapılmazsa, demokrasi işlevselleştirilmezse ortada kıskaç filan kalmaz. Şalk örneğine dönecek olursak ve malum soruyu yanıtlayacak olursak; ortada "haklı" yoktur. Doğru ise tek "şık"lı değildir. Her üç iddianın da doğruluk payı vardır.

Yolsuzların üzerine gitmek gerekli koşudur ama yeterli koşul değildir.

Yeterli koşul hukuk ve hukuk mantığıdır.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır