kapat

06.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Yazarlar
Kabadayılar şimdi mafya oldu
Her şey gibi kabadayıların da değiştiğini söyleyen Emekli Emniyet Müdürü Yaşar Danacıoğlu, "Dışarda aslan kesilirlerdi ama mahalle içinde saygılı adamlardı" diyor

Geçtiğimiz günlerde Tarih Vakfı tarafından düzenlenen "Bankalar Caddesi" sergisinin etkinlikleri kapsamındaki bir sohbet toplantısında tanıdık Eski Emniyet Müdürü Yaşar Danacıoğlu'nu... Kriminal vakaların yanı sıra, caddenin kaldırımlarını aşındıran, Sülün Osman'dan Eyüplü Halit'e kadar "ilginç" kişilikleri anlatıyordu.

MESLEĞE 1945'TE GİRDİ
Mesleğinde polisiye kitaplara konu olacak birçok olay yaşayan Danacıoğlu, 1945'te 15 yaşında polis kolejine girmiş. 2'nci Dünya Savaşı'nın çetin günlerini dün gibi hatırlıyor. "Okula girene kadar üzerime giyecek doğru düzgün kıyafetim bile yoktu." 50 yaşında Teşkilat'tan ayrıldığında ise birçok zorlu görevi geride bırakmıştı. Memurluktan Emniyet Müdürlüğü'ne uzanan yolda 1978'de Emniyet Genel Müdürlüğü'nce Ankara'ya Merkez Emniyet Müdürü olarak atanınca bu durumu içine sindirememiş ve emekliliğini istemişti.

Eski emniyet müdürüne "Nasıldı eski İstanbul'un durumu?" diyecek oluyoruz, başlıyor anlatmaya.

"Eskiden beri İstanbul, kabadayılığa hevesli bir şehirdi. Tulumbacı geleneği olarak başlayan kabadayılık mahalle abiliğinden, bitirimhane işletmeciliğine geldi, şimdi ise sokak mafyaları ortada. Zamanın babalarıydı bunlar. Racon keserlerdi. En ağır raconlar kumarda hile yapmamak, başkasının kız arkadaşına göz koymamak ve hırsızlık yapmamaktı" diyen Danacıoğlu, her şey gibi raconların, kabadayıların ve mekanların da değiştiğini söylüyor.

"Bu kabadayılar şimdiki mafya babaları gibi silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti ve çete işleriyle uğraşan adamlar değillerdi. Dışarda ne kadar aslan kesilseler de kendi mahallelerinde eğik başlı saygılı adamlardı. Hatta zamanın külhanbeyleri karakola gitmemeleriyle övünürlerdi. Şimdiki gibi polise yakalanmak, içeri girip nam salmak gibi adetleri yoktu. Yeraltı dünyasıyla da hiç alakaları yoktu."

Danacıoğlu, dönemin en ünlü kabadayıları olarak 33 cinayeti olduğu söylenen Kürt Abbas, Hüseyin Nar, Arap Nasri, Bahriyeli Osman, Hasan Heybetli'nin babası olan "Hüsso" lakaplı Hüseyin Heybetli ve Of'luların yanında staj gören Dündar Kılıç gibi isimleri hatırlıyor.

50'Lİ YILLARIN SUÇ HARİTASI

* Dolapdere:
Esrar satıcılığı, kaçakçılık ve adam vurma.

* Tophane:
Bitirimhane ve rıhtımlarda yankesicilik.

* Unkapanı:
Kabadayılık, yaralama ve cinayet.

* Perşembepazarı:
Kabadayılık.

* Üsküdar'ın bazı bölgeleri:
Yankesicilik ve hırsızlık.

* Sirkeci ve çevresi:
Tırnakçılık, gasp ve bavul hırsızlığı.

* Hacıhüsrev:
Yankesicilik akademisi burasıydı. Buradan aile boyu yankesici çıkardı. Buradaki ailelerin kadınları hırsızlık yaparken kocaları da lacileri çekip pavyonlara eğlenmeye giderdi.

* Beyoğlu:
Kadın yüzünden işlenen suçlar, adam yaralama ve yankesicilik.

* Kasımpaşa:
Bahriyelilerin mekanı olan Kasımpaşa, külhanbeyliğinde başlı başına bir ekoldü.

Kalpazanlığı Ruslar öğretti
O yıllarda suçluların genelde düşük gelirli, eğitimsiz kişiler olduğuna dikkat çeken Danacıoğlu, "şimdi seviye yükseldi" diyor . 50'li yılların suç dosyaları da kabarıkmış epey. "Fuhuş, eroin imalatı, kumarın bazı dalları ve dız dızcılığı yani kalpazanlığı hep Ruslardan öğrendi bizim fakirler" diyor emekli emniyet müdürü. Yine anılar geçiyor gözünün önünden...

MISIR PRENSESİ DE KANDI
"Mısır Kraliyet Ailesi'nden dul bir prenses İstanbul sosyetesinde. Eyüp'lü Halit kaçırır mı? Aramış 'hanımefendi ben Mısır'dan akrabanız sizi ziyarete gelmek istiyorum' demiş. Kadın da kabul etmiş. Halit o biçim kıyak giyinmiş. Prenses tanıyamıyor ama bir şey de demiyor. Ama on gün sonra Halit, prensesin mücevherleriyle ortadan kaybolunca patlıyor bomba!"

İlker AKGÜNGÖR


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır