kapat

28.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Ne kadar zayıf o kadar gazeteci
Nurseli İdiz, 22 kilo verdi ve hayat tarzını tümden değiştirdi. Artık TV'nin karşısına geçip eleştiren de kendisi: "Öyle bir dönem ki ne kadar zayıfsan o kadar gazetecilik yapıyorsun!"

"Herkesin altına "ünlü sanatçı" yazılan bir basında sonunda olacağı buydu. Yıllarca Harika Avcı'nın fotoğrafının altına ünlü sanatçı yazdılar, hâlâ da yazılıyor. Şimdi o kesim basının içine girdi. O zaman her şey iyiydi de şimdi mi kötü oldu?"

Nurseli İdiz ile görüşmeye giderken yıllar önce yayınlanan bir röportajını hatırladım. Aklımda iki başlık kalmıştı. Bunlardan birincisi ölçüleriydi: 98-105-110. İkincisi, hayatının "beyaz atlı prens"ini aradığını söylemesiydi.

Evinden içeriye adım attığımda onu neredeyse tanıyamadım. Neden mi? Çünkü Nurseli İdiz iki yılda toplam 22 kilo vererek resmen tığ gibi olmuştu. Yanındaysa 'prens'i Kazım Akşar duruyordu.

"Saklambaç" sayesinde ünlendiniz. Bugünlerde yeniden moda olan yarışma programlarını nasıl buluyorsunuz?

Hepsini izlemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim. Hiçbir şeyin taklidi iyi olmuyor, tutmuyor. Kenan Işık'ın sunduğu yarışma programı başarılı oldu ama diğerleri aynı başarıyı yakalayamadı. Şimdi Saklambaç benzeri bir şeyler yapmaya da çalışıyorlar ama başarılı olmaları mümkün değil.

Tiyatrodan sinemaya, oradan televizyona sıçradınız. Herkes gazetecilik yapabilir mi?

Televizyonun karşısında oturup da sinirlenmemek elde değil. Herkes bu söylediğiniz işleri yapamaz, ama öyle bir dönemdeyiz ki sanki ne kadar ince olursanız, o kadar gazetecilik yapıyorsunuz.

Mankenler bu işi yapmasın diyorsunuz.

Acaba o bahsettiğimiz kişilerin gerçekten mesleği var mı? Mesleği olmayanların altına da manken diye yazılıyor. Sonra manken oldukları için bir yerlere geliyorlar.

Siz Saklambaç'ı sunduğunuz, aynı zamanda güzel bir kadın olduğunuz için ekranlarda değil miydiniz?

Ben onlar gibi olmadım. Yurtdışında da tiyatro oyuncuları benim gibi bu işleri yapabilirler. Ben TRT'de belgesel sunarak bu işe başladım. Politikayı hep iyi takip ederdim. Ama her gazetecinin de televizyona çıkması doğru değil. Galiba esas sorun, mesleği olmayan kişilerin meslekleri varmış gibi televizyon karşısına geçmeleri. Basın aslında iğneyi kendisine batırdı.

Peki bunu nasıl yaptı?

Herkesin altına "ünlü sanatçı" yazılan bir basında sonunda olacağı buydu. Yıllarca Harika Avcı'nın fotoğrafının altına ünlü sanatçı yazdılar, hâlâ da yazılıyor. Şimdi o kesim basının içine girdi. O zaman her şey iyiydi de şimdi mi kötü oldu? Herkes isyan ediyor, Deniz Akkaya gazetecilik yapmaya çalışıyor diye. Örnekleri çok çevremizde. Yalnızca sizin iş kolunuzda değil. Savaş Ay da yönetmenlik yapıyor.

Dekolte giyersen bir yere gelirsin
Dizilerde rol alıyorsunuz. Bahsettiğiniz kişilerle çalışmak zorunda kalmıyor musunuz?

Ben fazla ödün vermeden bu yere geldim. Ama ödün verdiğim de olmuştur. Şimdi örneğin Seren Serengil'in rol aldığı bir dizide Ayla Algan da oynuyor. Bunu görünce düşüp kalırsınız ama oluyor işte.

Programdı, filmdi derken ortadan yok oldunuz. Hakkınızda çok şey yazıldı.

O ortalıklarda olmadığımın iddia edildiği dönemde beş ayrı iş yaptım. Basına antipatik geldiğimi düşünüyorum.

Neden size karşı olsun basın?

Her şeyi ortalığa söylüyorum ondan olabilir. Benim de istemediğim şeyler oldu.

Tırmalayan bir yanınız var gibi?

Evet öyle. Biraz da boşandıktan sonra böyle görüldü. Bazı yönlerim de görmezlikten gelindi.

Bu tırmalayışlarınız haber programı yaptığınız dönemde de ekrana yansıyordu...

Haksızlıklar ve lüzumsuzluklar karşısında öyle bir tavrım var. Didiklerim. Tırmalayıcı yanım, haksızlık ortamlarında ön plana çıkıyor. Televizyonda da öyle ortamlar olmuştur. Haber programını çok benimsemiştim ve en iyi şekilde olması için özen gösterdim. Ayrıca iyi bir talk-show'cu olduğumu söylerler.

Neden bu alanda çok az kadın var?

Kadınlara az yer veriliyor de ondan. Beyniyle, üretimiyle bir yerlerde olan çok az kadın var. Dekolte giyiniyorsanız bir yerlerdesiniz kadınlar olarak. Dekolte giyinen ve ne söylediği anlaşılmayan kadınlar ortalıkta ve onlar program yapıyor televizyonlarda.

Basının içindeydiniz, yazı yazmayı düşünmediniz mi?

Ayşegül Aldinç, Nilüfer Açıkalın, Aylin Livaneli var... Kalemim iyidir ama böyle bir isteğim olmadı. Herkesin işini en iyi şekilde yapması gerekiyor.

HÜLYA'YA PES DOĞRUSU
"Televizyonda açmadan bir yerlere gelen bir Ayşe Özgün var galiba. O da nasıl yaptı bilemiyorum. 23 yaşında göğüslerimi açmazdım. Çünkü 23 yaşındaki bir genç kızın buna ihtiyacı yoktur. Ama şimdi çok daha küçük yaştakiler açıyor. Bana da 'açılmam' için teklifler gelmişti ama yapmadım."

"Güzel kadın aradıkları için böyle yaptıklarını söylüyorlar. Eli yüzü düzgün kadın yok mu tiyatro çevresinde? Var, hem de çok örnek var. Hem güzel, hem de işini iyi yapan birini neden aramıyorlar?"

"Hülya Avşar'a pes doğrusu. Gerçekten de öyle. Son röportajında söylediklerini okuyunca gerçekten inanamadım. Ne bu? Her gün ayna karşısına geçip, çok güzelim dermiş. Kocasıyla şöyleymiş, böyleymiş. Yakında yatak odalarına kamera takıp, yayın yapacaklar. Hülya artık insanları isyan ettirecek noktaya geldi."

İDEAL KADIN ÇOK SIKICI
Boşandınız, şimdi yeni bir aşk yaşıyorsunuz. Size göre, ideal erkek, ideal koca var mı?

Yok. İdeal bir koca bilmiyorum. Olacağını da sanmıyorum.

Sizin böyle bir arayışınız oldu mu?

Yok öyle bir arayışım. Zaten ideal kadın var mı? O da yok. İdeal olsaydı hayat çok sıkıcı olurdu diye düşünüyorum. Katlanılmaz olurdu.

ELİF ERGU


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır