kapat

03.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Hurley Şeytan kılığına girdi
Servet, nüfuz ve güç, iri yarı ve kaslı beden, herkesin gıpta ettiği bir iş, toplumsal başarı ve güzel bir kadın...

Ama bunların hiçbiri kahramanımıza yetmiyor. Böylece Brendan Fraser, Şeytan Elizabeth Hurley'le anlaşmasını iptal ediyor!

Müzikallerin büyük ustası efsanevi Stanley Donen'in son filmlerinden olan "Bedazzled" (1967) nedense hak ettiği ilgiyi bulamamış bir modern Faust uyarlamasıydı. İntiharın eşiğine gelen başarısız bir adamın birden karşısına çıkan Şeytan'la anlaşması ve yedi isteğinin gerçekleşmesi karşılığı olarak ruhunu ona satması...

Nerdeyse 35 yıl sonra o filmden yapılan bu yeni çevrim, olayları ve esprileri günümüze getiriyor. "Şeytan" bu kez günümüzün kışkırtıcı oyuncusu Elizabeth Hurley kılığında karşımıza geliyor. "Mumya"yla tanıdığımız Brendan Fraser, ilk filmin Dudley Moore'unu aratmayan tam bir şaşkın... Ama cinsellik dozundan özel efektlere, "Ah Mary Vah Mary"-sonrası, belden aşağı esprilerden, postmodern tasarımlara her şey daha modern...

Hikâyenin özü yine de aynı: Büyük servet, nüfuz ve güç, iri yarı ve kaslı beden, herkesin gözünü diktiği bir iş, toplumsal başarı ve sevilen kadınla evlenmek gibi istekler, kahramanımıza hiçbir biçimde doyum getirmiyor. Çünkü

tüm bu olgular tek başlarına mutluluk nedeni olamazlar ki... Hangi koşullarda, nasıl gerçekleştiği önemli bunların... Böylece kahramanımız, altı isteğinin sonunda Şeytan'la anlaşmasını iptal ediyor. Bunu yapabilen ilk modern çağ kahramanı olarak!

Oldukça matrak bir film "Şaşkın". Senaryosu pırıltılarla yüklü, oyunculuğu ise hiç aksamıyor. Bunca dedikodudan sonra Elizabeth Hurley'i ilk kez doya doya seyretmek ve Brandan Fraser'in kişiliğinde yeni ve çağdaş bir komedi ustasını selamlamak da cabası...

Yer yer ilk filme göndermeler de var: Şeytan'ın iki köpeğinin, asıl filmin oyuncu ve senaryo yazarları Dudley Moore ve Peter Cook ikilisinin anısına Dudley ve Peter adlarını taşımaları gibi!..

ŞAŞKIN Bedazzled
Yönetmen: Harold Ramis Senaryo: Peter Tolan, Larry Gelbart

Görüntü: Bill Pope Müzik: David Newman

Oyuncular: Brendan Fraser, Elizabeth Hurley, Frances O'Connor Fox yapımı.

Komünist değiliz ama...

Fransız yönetmen Regis Wargnier'nin Sinema-Tarih buluşmasında gösterilen filmi geç de olsa vizyonda

"Doğu-Batı" ilginç bir öykü anlatıyor. Savaştan hemen sonra, 1946 yılında Sovyetler Birliği, Batı'da yaşayan tüm eski vatandaşlarına seslenerek, onları Yeni Rusya'nın kuruluşunda görev almak üzere ülkeye çağırıyor. Fransa'ya sığınmış olan bir doktor da Stalin'in çağrısına uyarak karısı ve oğluyla birlikte Moskova'ya ayak basıyor.

Ama daha havaalanından başlayarak yaşanan, bir karabasandır. Ülke baskı altında bulunmakta, insan hayatı hiçbir değer taşımamakta, özel yaşama yer olmayan bir komün hayatı insanları ancak yoksulluğun dibinde buluşturmaktadır...

"Doğu-Batı" iyi çekilmiş, iyi oynanan, etkileyici bir film. Ama yine de insanı çok rahatsız ediyor. Sovyetler Birliği'nde olup bitenleri ve Stalin kıyımlarını eleştirmekten kaçınan eski solculardan değilim. Ama bu filmde betimlenen komünizm, insanı inandırmıyor. Her şey öylesine abartılı ki, olayın içerdiği gerçek payı güme gidiyor ve karşımızda bir anti-komünizm anıtı kalıyor.

Senaryo yazımına katılan eski Sovyet vatandaşı yazar-çizerler de göz önüne alındığında, olayların gerçeğe yakın olma olasılığı büyük. Ama, sanat eserinin gerçeği başka türlüdür. Ve o gerçekliğe kendine özgü bir mantık çerçevesiyle ulaşılır. Abartmayla değil... Wargnier'nin filmi bunu yapamadığı için kaybediyor ve insan haysiyetine baskıya karşı bir manifesto olma şansını yitiriyor.

DOĞU BATI East-West
Yönetmen: Regis Wargnier

Senaryo: Rüstem İbrahimbegov, Sergey Bodrov, Louis Gardel, R. Wargnier

Görüntü: Roger Dailland Müzik: Patrick Doyle

Oyuncular: Sandrine Bonnaire, Oleg Mençikov, Catherine Deneuve, Sergey Bodrov

Fransız-Rus ortak-yapımı.

Darbe meyve gibidir!

Cannes 2000'in ilgi gören filmlerinden 'Nisan Devrimi'nde Medeiros, Portekiz devrimini şöyle anlatıyor: Darbeler meyveler gibidir. Olgunlaşınca, daldan düşmeleri için küçük bir silkeleme yeter...

Kimilerine göre ideolojiler öldü, sol tükendi, devrimler bitti. Ama Sabahattin Çetin dostumuz bıkıp usanmadan, nerde bir 'sol film', bir devrimci duyarlılığı yansıması bulursa alıp bize getiriyor. Ne iyi!..

İşte Cannes 2000'in ilgi gören filmlerinden biri... 35 yaşına geldiği halde hep bebek kalan yüzünde belki dünyanın en iri gözlerini taşıyan Portekizli aktris, "Henry ve June" ile "Pulp Fiction" filmlerinden hatırlayabileceğiniz Maria de Medeiros'un ilk yönetmenlik denemesi... Ama bir oyuncu filmi, hele bir kadın filmi değil. Tersine, basbayağı politik bir kitle filmi, bir devrim ve halk destanı...

Medeiros ilk filmi için ülkesinin yakın tarihinin en önemli sayfalarından birini çevirmiş. Portekiz, Yunanistan, daha sonra İspanya gibi ülkelerde faşist yönetimlerin ardı ardına çöktüğü günlerde, bize general Salazar'ın uzun süren diktatörlüğünü yerle bir eden Portekiz darbesini anlatıyor.

KARANFİLLİ DEVRİM
Tuhaf bir darbe bu... Bizim 27 Mayıs'ı andırıyor. Faşizme ve Angola gibi sömürgelerdeki asker kıyımına karşı ayaklanan, ordu. Ama ordunun yüzbaşı kademesi. Yumuşak, kararsız, tereddütlü, otorite boşluğu içinde, adeta matrak bir ayaklanma... Öyle ki, hükümet onları ciddiye bile almıyor. Ama işler ciddileşince, muhatap olarak general arıyor, en az binbaşıya razı oluyorlar!.. Ve darbeyi gerçekleştiren genç subaylar, ortadan kaybolup birer 'meçhul askere' dönüşüyorlar!

Kadın yönetmen, bu erkek konularına elinin hamuruyla dalmış. İyi de etmiş. Böylece, anlattığı darbe gibi biraz gevşek, biraz dağınık, ama sonuç olarak mizah duygusunu sonuna dek koruyan, içten ve yapmacıksız bir film geliyor karşımıza... Yönetmen, bu "karanfilli devrim"in çocuksuluğunu, naifliğini, halkla yavaş yavaş, ama köklü biçimde kaynaşmasını ustaca veriyor. Ve bize bir kez daha şu temel gerçeği hatırlatıyor: Darbeler doğadaki meyveler gibidir. İyice olgunlaştıklarında, daldan düşmeleri için küçük bir silkeleme bile yeter...

Sempatik oyuncularıyla, daracık Lizbon sokaklarından geçmeye çalışan ve 'kırmızı ışıkta bekleyen' tank görüntüleriyle, kalabalık çekimleriyle, görülmeyi hak eden farklı ve sevimli bir film, Portekiz sinemasından küçük ve hoş bir sürpriz...

NİSAN DEVRİMİ Capitaes de Abril
Yönetmen: Maria de Medeiros Senaryo: M. de Medeiros, Eve Deboise

Görüntü: Michel Abramowitz n Müzik: Victorino d'Almedia

Oyuncular: Stefano Accorsi, Maria de Medeiros, Joaquim de Almedia, Frederic Pierrot, Fele Martinez, Portekiz filmi.

ATİLLA DORSAY


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır